Gülümseyerek geri çekildi küçük kız ve şöminenin karşısında ki koltuğa oturdu. Salon biranda sıcacık olmuş,dışardan gelen gökgürültüleri bile daha az duyulur olmuştu sanki.

Kafasını koltuğun kenarına yaslayıp gözlerini kapattı. Şömineden yükselen alevler üşümesini tamamen geçirmiş ve uykusunu getirmişti…

***

Boğazına dolan dumanla aniden açtı gözlerini Melinda. Öksürük nöbeti yine tutmuştu ama bu sefer ciğerlerini yaka yaka çoğalıyordu. Dumanla sarılı etrafını görünce korkuyla irkildi,nefes almakta zorlanıyor ama öksürmeyi de durduramıyordu. Kalkmak için biryerlerden tutunmaya çalıştı. Elini attığı ilk şey sandalyenin arkalığı olmuştu. Sıkıca tutunup yerden de destek alarak ayağa kalktı. Her geçen saniye genzine dolan dumanla birlikte öksürmesi daha da artıyordu.

Birden nerede olduğunu hatırladı. Üst katta ki daireye çıkmıştı küçük kızla beraber. Sonra onunla içeri girmiş ardından kapıyı kapatmıştı. Evin içi çok tanıdık gelmişti nedense,hem küçük kız hemde ev sanki çok tanıdığı şeylerdi.

Küçük kız telefonu getirmek için diğer odaya geçince şöminenin karşısında ki koltuğa oturduğunu hatırlıyordu. Peki ama sonra ne olmuştu,neden yerde yatıyordu gözlerini açtığında ve neden her yer dumanla kaplıydı ?

“Eloise” diye seslendi öksürüklerinin arasında. Küçük kızın sesi hiçbir yerden gelmiyordu ve bu içini tarifi imkansız bir korkunun kaplamasına neden olmuştu. Belki de dumandan etkilenmiş ve bayılmıştı,belkide ölmüştü.

Elini ağzına kapatıp hızla diğer odaya doğru gitmeye başladı. Dumandan yolu tam olarak göremiyor bacakları önüne çıkan şeylere takılıyordu. Öksürük nöbeti yavaşlayınca ileriye doğru daha dikkatli bakmaya başladı. Diğer odaya girdiği halde Eloise yoktu ortalıklarda. Birden salondan yükselen alevleri farketti,biranda tüm salon alev almıştı. Daha birkaç dakika önce tutunduğu sandalye şimdi alevden bir topa dönüşmüştü. Alevler onun bulunduğu odaya doğru yayılmaya başlayınca korkuyla geriledi Melinda. Küçük kızı bulamıyordu ve çıkış diğer tarafta kalmıştı…

Odanın camlarını açmayı denedi ama sıkışan camlar bir milim bile kıpırdamamıştı. İyice yoğunlaşan dumanlar arasında birden arkasında gördüğü silüetle o tarafa döndü.

“Eloise sen misin ?” diye sordu ve ileri doğru bir adım attı. Aynı anda arkasından bir el boynuna dolanmış ve şiddetle sıkmaya başlamıştı. Yine rüya gördüğünü düşündü,boynuna dolanan elleri daha öncede hissetmişti. Bu seferde kesinlikle rüya olmalı diye düşündü ama boynunda ki eller onu geriye doğru çekmeye başlayınca öyle olmadığını anladı. Topukları yere sürte sürte geri giderken “Bırak beni” diye bağırdı Melinda. Zaten duman yüzünden zor nefes alırken şimdi sürüklenmenin verdiği acı dahada katlanılmaz hale gelmişti. Ayak diretip geri çekilmeyi engelleyince ellerini boynuna götürüp pençe gibi etine geçen parmakları gevşetmeye çalıştı. O çekmeye çalıştıkça eller daha da sıkı kavrıyordu boynunu.

Nefessiz kalınca birden kendini kaybeder gibi oldu ama hızla toparlanıp ileri doğru atıldı. Şimdi ölecek olsa bile en azından ona bu kabusu yaşatanın kim olduğunu öğrenecekti.

O ileri gidince boynuna dolanan ellerin sahibi de onunla birlikte ileri gelmişti. Zor açık tuttuğu gözlerini etrafta gezdirerek birşeyler aradı Melinda. Duvarda ki ayna dikkatini çekince gözlerini kısıp dikkatle oraya baktı. Sisler arasında aynada ki aksini görebiliyordu ve arkasındaki karaltıyı. Karaltının sahibinin yüzünü görebilmek için daha dikkatle baktı ona ve durdu Melinda.

Salonda ki alevler odaya sıçramış ve tüm ev alevlere teslim olmuştu. Bu manzarayı birkez daha görmüştü. Yedi yaşlarındayken yağmurlu bir gecede aynı şeyleri yaşamıştı. Gözlerini yakan dumanlar ve tenine değen ateş kıvılcımları.

Don't Sleep / Sakın Uyuma !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin