9. Bölüm

486 32 4
                                    

 ***

Pencerenin camına vuran şiddetli yağmur sessiz odanın içinde değişik yankılara neden oluyordu. Küçük kız yattığı yatağın içinde biraz daha büzüldü,sıkıca sarındığı battaniyeye rağmen üşümesi geçmemiş,korkusununda etkisiyle titremesi çoğalmıştı.

Her gökgürültüsünün ardından korkusu biraz daha artıyor,yatağın içinde daha da küçülüyordu. Kulaklarını kapatan elleri gökgürültüsünün dehşet veren sesini kısmaya yetmeyince yavaşça doğrulup yataktan çıktı. Yatağın içinde dönüp dururken yukarı toplanan geceliğini düzelterek çıplak ayakla kapıya yaklaştı ve ses çıkarmadan açtı. Kapıyı açmak için kaldırması dışında elleri hala kulaklarının üzerindeydi…

Kendi odasının bitişiğinde ki odanın önünde durup yavaşça tıklattı kapıyı,içeriden bir cevap gelmesi için yalvaran gözlerle iyice kapıya yaklaşmış kulağını kapının soğuk yüzeyine yaslamıştı. Birkaç dakika boyunca o şekilde bekledi,ama hiçbir ses gelmemişti içerden. Tekrar çaldı kapıyı ama yine karşılık yoktu,tüm evi titreten bir gökgürültüsünün verdiği korkuyla cesaretini toplayıp kapının koluna asıldı. Yavaşça aralanan kapıdan içeri süzülürken azar işeteceğini biliyordu ama yinede buna mecburdu. Gökgürültüsü ve şimşekten korkuyordu küçük kız,üstelik evin ısısı normalden daha düşüktü bu gece ve o üşüyordu…

Büyük odanın baş köşesinde ki yatağa yaklaşıp “Anne” diyerek uyuyan annesinin koluna dokundu. Kadın birkaç mırıldanmanın ardında gözlerini açtığında yüzünde kızgın bir ifade belirmişti.

“Ne istiyorsun bu saatte” diye çıkıştı. Küçük kız korkuyla elini geri çekerken titrek sesiyle “Üşüyorum” diyebildi sadece. Gökgürültüsünden korktuğunu söylemeye bile korkmuştu.

“Dolabında battaniye var onu al” dedi kadın ve sırtını kızına dönerek uyumaya devam etti. Ayaklarını sürüyerek odadan çıkarken son bir kez dönüp annesine baktı küçük kız,battaniyeyi zaten aldığını buna rağmen üşüdüğünü söylerse annesi kesinlikle daha çok sinirlenecekti. Odanın kapısını ses yapmadan açtı ve dışarı çıktıktan sonra aynı sessizlikle kapattı.

Odasına gitmek istemiyordu. Bunun yerine alt kata inip bakıcısının odasının bulunduğu koridora geçti,onunla yatabilirim diye düşünüyordu. Bertha her zaman sıcaktı,hem bedeni hem de içi. Annesinin aksine hep sıcacık bir gülümsemeyle bakıyordu kendisine.

Bakıcının odasının kapısını çalmadan aralayıp içeri girdi ama o an hatırlamıştı kadının evde olmadığını. İzin günüydü bugün ve Bertha yarın sabah dönecekti.

Sızlayan burun direğine meydan okuyarak gözyaşlarının akmasını engelledi. Daha yedisinde olan bu küçük kız kendinden beklenmeyecek kadar büyük bir gurur taşıyordu içinde. Odadan çıkıp salona geçti ve büyük şömineye yaklaştı. Üşüyordu ve korkuyordu. Korkusunu geçirmek için elinden bir şey gelmiyordu belki ama en azından üşemesini geçirebilirdi. Parmak uçlarına basıp şöminenin üst tarafına uzandı,biraz zorlamayla aldığı kibrit kutusuyla yere inerken ayakları acımıştı.

Kutudan bir kibrit çıkarıp dikkatlice yaktı ve şöminede ki odunların üzerine attı. Küçük kibrit alevi kalın odunları tutuşturamamış ve birkaç saniye içinde sönmüştü. Başka bir kibrit daha yaktı ama sonuç yine aynı olunca direnci kırılmıştı.

Birden aklına gelen şeyle şöminenin yanında duran küçük şişeye çevirdi bakışlarını. Annesinin şömineyi yakarken onu odunların üzerine döktüğünü ve daha çabuk yandıklarını görmüştü. Şişeyi eline alıp kapağını açtı ve odunların üzerine biraz döküp şişeyi yere bıraktı. Kutudan bir kibrit daha çıkarıp tekrar yaktı ve odunların üzerine attı. Bu sefer odunlar birden bire alev almış ve yanmaya başlamışlardı.

Don't Sleep / Sakın Uyuma !Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang