20.BÖLÜM

8.3K 624 5
                                    

Muğla'dan döneli bir haftayı geçmişti. Uras dediğini yapmış beni de beraberinde getirmişti. Bu epey zor olmuştu ama. Annem kolay ikna olmamıştı. Zaten pek yan yana gelme fırsatımız olmuyordu bu yüzden beni bırakmaya niyetleri de yoktu.

Bin bir dil dökmüştüm anneme. Hatta yaklaşmakta olan yetenek sınavını bahane olarak bile sunmuştum. Ben Muğla'dayken yazılı sınav sonuçları da açıklanmıştı. Epey iyi sayılabilecek bir puan almıştım. Aldığım bu puan İstanbul'da ki üniversitenin ilk şartını karşılıyordu.

Şimdi sıra üniversitenin yapacağı yetenek sınavına odaklanmaktı. Bunun için oldukça vakit geçiriyordum piyano başında. Zaten annemde bu konservatuar hayalimi deli gibi bildiğinden ses etmemiş İstanbul'a dönmeme izin vermişti.

Piyano başındaki parmaklarım telefonun ışığının yanıp sönmesi il durdu. Cihazı elime alıp ekranına baktığımda arayan kişi Hale'ydi. Onu bekletmeden hemen aramasını yanıtladım.

''Merhaba Defne'' dedi neşeli gelen sesiyle.

''Merhaba Hale. Nasılsın?'' dedim yerimden kalkarken. Odadan çıkıp üst kata yöneldim. Sabahtan beri çalışıyordum. Biraz dinlenmem gerekiyordu.

''İyiyim teşekkür ederim. İstanbul'a geldim. Müsaitsen buluşalım diyecektim''

Adımlarım bahçeye yönelirken ''Evet müsaidim. Çok mutlu olurum'' dedim.

''Tamam, o zaman sana konum atarım oraya gelirsin''

''Peki bekliyorum''

Kapanan cihazı kot pantolonumun cebine koydum. İçeri girmeden evvel kısa bir anlığına güneşin keyfini çıkardım. Çok geçmeden de telefonumun mesaj sesi ötmüştü. Cebimden tekrar çıkardığım telefona bakarken Hale'nin attığı mesaja baktım.

Kısa bir süre daha bahçede soluklandıktan sonra içeri girip odama çıktım. Üzerimi değişirken bu arada Uras'a da mesaj atmıştım. Bu ara işleri onunda başından aşkındı.

Saçlarımı toplarken sevdiğim adamın cep telefonumda adı gördündü. Her ne kadar işleri yoğun olsa da beni ihmal etmiyordu. Mesajımın üzerinden geçen bir dakika sonra hemen aramıştı.

''Hale'ye uyup sakın tehlikeli şeyler yapma güzelim'' dedi ciddi sesiyle. Hale'yi benden iyi tanıyordu ve neler yapabileceğini benden iyi biliyordu.

''Merak etme sadece oturup kahve içeriz'' dedim endişesini gidererek.

''Emin ol bir yerde Hale varsa endişe etmemek elde değil'' dedi.

Ona kahkaha attım. Bu kızı neden bu kadar gözlerinde büyütüyorlardı anlamıyordum.

Demir dahi onun adı geçtiğinde illallah çekiyordu.

''Tamam Uras söz tehlikeli aktivitelerden uzak duracağım''

''Aferin benim sevgilime'' diyerek o iç gıdıklayıcı sesini kullandı. İçimde aniden ona koşma isteği uyanmıştı.

''Kapatıyorum çıkmam gerek'' dedim heyecanla. Birkaç dakika daha devam edersek Hale'yi ekebilirdim.

''Dikkat et kendine. Görüşürüz'' dedi ve kapattı. Bende hazırlığımı tamamlayıp Hale'nin attığı adrese gitmek için aşağıda bekleyen taksiye yöneldim.

Taksi verdiğim adreste durduğunda önümdeki kafeden içeri girdim. Küçük bir yerdi. Şirin süslü masaları vardı. Sanki bir tablonun ortasındaymışım gibi hissettirmişti beni burası. Bu küçük dükkânda Hale'yi aramama gerek bile kalmamıştı. Pencere kenarında oturmuş içeceğini yudumluyordu. Beni gördüğünden bardağını bırakıp ayağa kalktı.

SEN ONA AŞIKSINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin