4.Deli Kızlar

En başından başla
                                    

Gülmeye başladı. Bu işte bir terslik vardı? Onun bu söylediğime kızması gerekirdi."Gülünecek ne var acaba? Farkındaysan sana hakaret ettim."

"Farkındayım güzelim... Ben zeki bir adamım her ne kadar sen öyle görmesen de. Neyse kıymetli zamanını harcamak istemiyorum, daha fazla. Bir akşam yemekte senden tam olarak özür dilemek istiyorum." Hah yemekmiş. Bu adam kendini ne sanıyordu acaba? Bu olağanca yakışıklılıkla beni etkileyebileceğini mi? Edemezdi. O kadarda iradesiz bir kadın değildim.

Küçük bir kahkaha atarak,"Sen iyi misin be adam?" dedim. "Ben... " İşaret parmağımla kendimi ve onu gösterdim."Seninle yemek yiyeceğim? Kimse değil de ben. Koca bir hah!" Parmağımı kendi göğsüme koyup hareketimi sonlandırdım."Kardeşime yaptıklarını unutmadım," dedim düz ama asabi bir sesle. Tek benim kardeşime de yapmıyordu, kendi çok sevdiği kardeşini de bu saçmalıkla üzüyordu.

"Unut diyen olmadı. Sadece bir yemek bunda abartılacak ne var? Her yetişkin insan olarak karşılıklı yemek yiyeceğiz."

"Yetişkin?" dedim inanamayarak."Sen yetişkin olduğunu nereden çıkardın? Daha on sekiz yaşına bile girmemiş çocuğu döverken hiç de öyle dediğin gibi yetişkin biri değildin! Bak amacın ne bilmiyorum ama dün de dediğim gibi benden ve kardeşimden uzak dur. Güneş'le aralarında artık hiç bir şey olamaz. O yüzden şimdi git!"

Bana bakıp anlamsızca başını sallayıp arkasını döndü. Sırtı bana dönük bir halde biraz beklese de sonrasında bana bir kez daha bakmadan yürüdü ve gitti. Derdi neydi bu adamın? Gel kardeşimi döv sonra yemek yiyelim de! Bende onunla yemeğe çıkıp kafayı iyice yiyecek göz var mıydı? Yoktu!

Arkasından ne kadar zamandır bakıyordum bilmiyordum ama sonunda silkelenerek kendime geldim. Ay bana da bulaştırdı manyaklığını! Sinirden titremeye bile başladım. Ama derin bir nefesle kendime sahip çıktım. Bu adamdan bundan sonra, mümkün olduğu kadar uzak duracaktım.

Çalan ders ziliyle kendimi iyice toparlayıp öğretmenler odasına geri girdim. Öğretmen arkadaşlarımın çoğu ben girerken kapıdan çıkıyordu. Çağrı bıraktığım yerde telefonu ile uğraşıyordu."Kusura bakma beklenmedik misafirdi," dedim kendimi açıklama ihtiyacıyla. Yüzümü o zorbayı hatırlayınca buruşturdum.

"Sorun değil. Ne istiyormuş tanıdık geldi ama çıkaramadım."

Bende anlasam ne istediği... "Önemli değil. Güneş var ya on ikilerden onun abisi." Güneş'i tanırdı ama abisini bilir miydi, bilemezdim. Ben tanımıyordum bu Erdem Agâh'ı.

"Erdem değil mi adı? Adam biraz karanlık sanırım. Yani öyle duymuştum. Gittiğim gece kulüplerinden ismini sıklıkla duyuyorum." Geceleri pek dışarı çıkmadığım için bilmemem normaldi. Hoş çıksam da hafızamda gereksiz kişileri tutmazdım. Ay, tamam bu adamı görsem unutmazdım. Ama gece kulüplerine giden tiplerden olmadım bundan sonra da olmazdım. İçim bu konuda geçmiş, kokmaya doğru gidiyor bile diyebilirdim. Gürültülü yerleri kaldıramıyordum.

"Ay neyse hadi derse geç kalacağız." Daha fazla onun hakkında konuşmak istemiyordum. Beni ne ilgilendirirdi. Benden uzak Allah'a yakın olsundu.

*****

Bütün gün okulun ardından yorgunluğumun son haddiyle kendimi tatlış evime zor attım. Ayaklarım, ayakta durmaktan resmen şişmişti. Mesleğimden bu durumlardan dolayı soğuma aşamasına geliyordum ama soğumadan kendimi çalkalayıp eski halimi alıyordum.

Üzerimi değiştirip yemek yapmak için mutfağa girdim. Yemek yapmak bana iyi geliyordu. Dolu zihnimi boşaltmak için ev temizliği ve yemek yapmak bire birdi. Çok becerikli olmasam da güzel yaptığım yemekler vardı. Hem çalışıp hem de ev hanımı olmak sonuçta kolay değildi.

Morlar Kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin