Perfect~1.

6K 228 150
                                    

2458 kelime

Bölüm şarkısı:The Wanted-Warzone.

Biliyorum ki son asla çabuk gelmeyecek
Benim için çok açık
Söylediğin yalanlar:
Beni öldüren ama seni incitmeyen


Selena elindeki karton kahve kupasını sol eline aldı ve sağ elini de kalem eteğinin cebindeki telefonunu almak için kullandı. 10 dakika boyunca tam 3 mesaj gelmişti ve hepsinin de eşi Zayn'den geldiğini biliyordu. Guya saat 2'de öğlen yemeği için buluşacaklardı. Halbuki, saat 2'yi 5 geçiyordu. Eşi oldukça sabırsız biri olduğu için daha şimdiden ona mesaj atmaya başlamıştı bile. Henüz 5 dakika geç kalmıştı. Bu ne sabırsızlık? Ama bu duruma şaşırmamalıydı, çünkü bu zaten tam da ondan beklenilen hareketti. Asıl beklenmedik olan onu yemeğe çıkaracak olmasıydı.

Selena eşinin ismine tıklayarak arama butonuna bastı ve telefonu kulağına yaklaştırdı. Diğer yandan da hızla arabasına ilerliyordu. Açmasını beklerken vücudu çoktan stresten dolayı kasılmıştı. İlk çalışta karşı taraf aramayı cevapladı. Ve bu da Zayn'den beklenmeyen bir hareketti.

"7 dakika geç kaldın, Selena. Senin işin olduğu gibi benim de işim var."

Eşinin keskin ve öfke barındıran sesine Selena sadece iç çekmekle yetindi ve sinirinin geçmesini bekledi. Zayn, fazla asabi biri değildi, ama son zamanlar biraz öfke kontrol sorunları vardı. Selena bunun nedeni neydi bilmiyordu, ama geçici bir şey olduğunu düşünüyordu.
Birkaç saniyelik sessizliğin sonunda Selena eşinin öfkesinin dindiğinden emin oldu ve konuştu.

"Üzgünüm, hayatım, ama ben gelemeyeceğim. Bir ha..."

"Her zamanki gibi!"

Zayn, cümlesini bitirmesine izin vermeden kabaca onun lafını böldü, ardından da aramayı sonlandırdı. Bu tavrı Selena'nın endişeyle alt dudağını kemirmesine neden oldu. Son bir aydır Zayn'le kavga etmedikleri tek bir gün dahi yoktu. Aslında kavgalar basit nedenlerden dolayı çıkıyordu. Ama Zayn'in asabi tavırları ve Selena'nın sakin hali tartışmayı tamamen farklı boyuta sürüklüyordu. Selena sadece eşinin derdini anlamaya çalışıyordu, ama Zayn, her seferinde onu terslemekle yetiniyordu. Tartışmayı başlatan genelde Zayn oluyordu. Selena, kavga etmemek için başka bir odaya gittiğinde O da peşinden gidiyor ve onu cevap vermeye zorluyordu. Kavgayı başlatan da bitiren de Zayn oluyordu. Ama özür dileyen taraf hep Selena olmuştu. Tuhaf bir şekilde bu durum onu rahatsız etmiyordu.

Selena derince iç çekti ve beyaz Honda'nın kapısını açarak, şöför koltuğuna yerleşti. Kahve bardağını yan koltuğa koydu ve emniyet kemerini bağladı. Bir süre deri koltuğa sinerek, kafasını toplamaya çalıştı. Müşterisiyle buluşacaktı ve dağınık düşünceleriyle bunu yapamazdı. Bir psikolog olarak bu ona yakışmazdı. İş ahlakına büyük önem veren biri olarak bunu asla yapamazdı.
Biraz hava almak için arabadan inmek istedi, ama sonra bundan vazgeçti. Nisan aynın serin havası onun gibi çabuk üşüyen birine göre değildi. Hem, elbisesi de inceydi. Gözleri kol saatine kaydı ve randevusuna 15 dakika kaldığını farketti. En azından bu randevusuna geç kalmamak için arabayı çalıştırdı. Bir eliyle arabayı kullanırken, diğer eliyle de müzik çalarında istediyi şarkıyı bulmaya çalışıyordu. İstediği şarkıyı bulamayınca rastgele bir şarkıda durdu. 'Chris Brown-All Back'. Hiç fena değil. Zayn'in en sevdiği şarkıydı. Elleriyle direksiyonda ritim tutarken şarkıyı mırıldanmaya başladı. Diğer yandan da Zayn'le olan en son kavgalarını düşünüyordu. Gecenin 4'de gelmesi onu rahatsız etmişti ve bunu dile getirmesi Zayn'i sinirlendirmişti. Ondan gelen içkiyle karışık kadın parfümü kokusunu söylemedi bile. Sadece neden geç kaldığını sordu ve Zayn ona sesini keserek yatmasını söyledi.
Dolan gözlerini eliyle sildi ve iç çekerek şarkının sözlerine odaklandı.

Seance//ZaylenaWhere stories live. Discover now