2.Bölüm

469 53 7
                                    

Eti ve malzemeleri güzelce buzdolabıma yerleştirdi.Akşama özel birde kırmızı şarap getirtmişti;Clos Des Papes.Fransız asıllı şarap,2 defa dünyanın en iyi şarabı seçilmişti.Hudson şaraplar hakkında çok şey bilirdi.Henüz 8-9 yaşındayken babası eve hergün farklı bir şarap şişesiyle gelirdi.Üstelik bu şaraplar ucuzda değildi.Bruce'nin içtiği en kötü şarabın fiyatı bile 75 sterlinin üzerindeydi.Bu kadar çok parayı nereden bulduğunu hep merak ederdi.Bilmediği birşey varsa oda babasının öldürmek dışında yeteneklerinin de olmasıydı.Bruce,tam bir bilgisayar uzmanıydı.Saniyeler içinde insanların banka hesaplarına giriyor,tek kuruş paraları kalmayana kadar hepsini kendi hesaplarına aktarıyordu.İleride bütün çaldığı paraları Hudson'a bırakacak, ve ortadan kaybolacaktı.

Hudson,bütün bunları düşünürken şarap şişesini dolaba koymayı unutmuştu.Buzdolabını açtı ve değerli Clos Des Papesino dikkatli bir şekilde yerleştirdi.Hemen alt bölmeden bir kendine bir bira çekti ve salondaki rahat koltuğuna oturmak için salonun yolunu tuttu.Paketinden çıkardığı sigarayı zipposuyla yakti,ve derin düşüncelere daldı.Tek dileği içgülerine yenik düşmemekti.Artık kurallarını çiğnemişti.Ama o sadece kötü insanları öldürüyordu.Betsy kadar güzel bir kıza nasıl öldürebilirdi ki zaten.Onu öldüreceğine kendini öldürürdü daha iyi.Bütün bunları kafasından atmaya çalışarak sigarasından son bir fırt çekti ve bitmiş bira şişesinin içine attı.Saatine baktı.Saat 3 olmuştu.Betsy'nin gelmesine sadece 5 saat kalmıştı.Bifteğini hazırlamak için yerinden kalktı ve boş bira şişesinide yanına alarak mutfağın yolunu tuttu.Dolaptan malzemeleri çıkardı ve bifteğin sosunu hazırlamaya başladı.Sosu hazırlamak için 2 saatlik bir zaman gerekiyordu.Yani daha zamanı vardı.Bir kaşık salçayı tavada sıvı hale gelene kadar pişirdi.Salçanın sıvı hale gelmesini beklerken ocağın ateşiyle sigarasını yaktı.Salça sıvı hale geldikten sonra içine bir kaşık sıvı yağ,rendelenmiş biber ve soğan ekledi.Sosun güzel kokusu şimdiden burnuna gelmeye başladı.Arık luicina sosunu(acı sos) eklemenin zamanı gelmişti.Dolaptan küçük sos şişesini çıkartıp tavanın içine döktü ve karıştırdı.Sosun bir saat kadar dinlenmesi gerekiyordu.O bir saatlik zamanda bifteğin etini hazırlamak için kolları sıvadı.Ağzındaki bitmiş sigaranın izmaritini,çöp öğütücüye fırlattı.Mermerin üzerine döktüğü unun içinde eti bir güzel dövdü ve tuzladı.İşin sırrı fazla tuz atmamakta yatıyordu.Çünkü tuzu fazla atarsa et pişerken sertleşirdi.Eti fırına koydu ve sosunun başına döndü.Dinlenmiş sosun üzerine domates sosunuda ekleyip 10 dakika kadar kısık ateşte ısıttı.Sosu artık hazırdı.Şimdi sıra biftekteydi.Bifteği bir kaba koyarak yanını patetesle süsledi ve üzerine sıcak sosu döküp fırına koydu.Betsy'nin gelmesine sadece 1.5 saat kalmıştı.Etin kokusu üzerine sinmişti ve soğan gözlerini yaşartmıştı.Hızlıca banyoya çıktı ve duş almak için kıyafetlerini çıkartıp suyu açtı.David Bowie'den bir şarkı söylererek keyifli bir şekilde duşunu aldı.Üstünü kurulayıp dolabından çıkartıği siyah smokini,beyaz gömleğini üzerine giydi.Smokin ve gömlek,kaslı vücuduna tam oturmuştu.Diesel markalı parfümünden 4-5 damla kadar sıktı ve aşağı indi.

Biftek pişmişti.Bifteği fırından çıkarıp masayı hazırlamaya başladı.Mum ve çiçeklerlerle masasını süsledi.Masa,Betsy'nin aklını başından alacak kadar şahane görünüyordu.Tam o sırada zil çaldı.Hiçbir şeyin eksik olmadığından emin olduktan sonra kapıyı açmak için geniş koridordan geçti ve kapıyı açtı.

Gelen Betsy'den başkası değildi.Kapıyı açtığında daha önce hiç hissetmediği bir şey hissetti vücudunda.Adeta donakalmıştı.Kapının önünde duran sanki Betsy değilde cennetten inmiş bir melekti.Kalbi Formula 1 yarışlarındaki arabalar kadar hızlı atıyordu.Gözünü Betsy'den alamıyordu Hudson.Tüm bunlar birkaç dakika boyunca sürdü.Ta ki Betsy konuşuncaya kadar.

-Beni içeri davet etmiyecek misin Hud?

-Ah özür dilerim Betsy,ama beni mazur gör.Çünkü senin görünce bir an ölüpde cennette uyandığımı sandım.

KATILLERDE AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin