13

12.3K 757 644
                                    

"Amına koyayım böyle işin! Amına koyayım!" Darmadağın olmuş evde eşyaları ordan oraya savururken biraz olsun sinirinin geçmesini diliyordu ama hayır!

Sehpanın üstündeki cam vazoyu eline alıp duvara fırlattı.

"Styles sakin ol." Dedi yanındaki çocuk. Bu onu daha da sinirlendiriyordu.

"Ona kaçamazsın demiştim! Ona zarar vermeyeceğimi söylemiştim! Ama o ne yaptı? Ortada bir şey yokken kaçtı! Şimdi söyle bana onu bulunca ne yapayım?"

"Çocuğa zarar verme Harry, durumunu biliyorsun." Sonunda kanepeye oturup derin nefes aldı. Fazla sinirliydi.

"Sen nereden biliyorsun lan nasıl davrandığımı! O gerizekalı angut kaçtım sanarken kucağıma düştü yine, haberi yok! Kaçma demiştim ona. Kaçarsan bulurum seni demiştim. O ne yaptı peki? Fırsatını bulduğu ilk an o iki göt deliğinin yanına sığındı. Sanki bana kafa tutabileceklermiş gibi! Size onların icabına bakın dedim Josh!" Sözünün dinlenmemesi onu delirtiyordu.

O böyle şeylere alışık değildi. Bir şey söylüyorsa anında yapılmalıydı yoksa karşısındaki bunu hesabını verirdi. Belki o mavi gözlü çocuğa da diğerlerine davrandığı gibi davransaydı o da nasıl hareket etmesi gerektiğini bilirdi.

"Neden bu kadar üstüne düşüyorsun onun? Senin için sıradan biri değil mi? Neden birisinde böyle takılıp kaldın?"

Josh anlamıyordu, yakın arkadaşı kız erkek farketmez herkese istediği gibi davranırdı ama bu çocuğa gelince takılı kalmıştı. Kendisini aramış ve mavi gözlü oğlanı bulmasını istemişti. Şans ondan yana olmuş ve çocuğu otostop çekerken bulmuştu. Onu Harry'e geri götürmek yerine kendi yoluna götürmüştü. Üzülmüştü, kaybolmuş gibiydi oğlan.

Belki de diye düşündü, Styles bu çocuğa karşı bir şey hissediyordu. Sonuçta hayatı boyunca kimseyle romantik bir ilişki içersinde girmemişti. Konumları gereği böyle bir şeye ayıracak bir hayatları da yoktu üstelik. Bir sevgiliye ihtiyaç duymamış, tüm ihtiyaçlarını sevgisiz karşılamıştı. Harry sevmezdi, işi ve konumu onu öyle bir pozisyona sokmuştu ki, ona tapınıp aşkı için intihar bile edenlere tiksintiyle bakardı. Şimdi okyanus gözlü çocuğun ona bağlanmasını neden bu kadar istiyordu anlamıyordu Josh.

"Sana ne? Sen ne karışıyorsun benim işlerime? Amacın dikkat çekmek mi? Birdenbire iyilik meleğine mi döndün piç?!" Kumral saçlısı ağzı açık en yakın arkadaşına bakıyordu.

"Çüş! Oha amına koyayım. Lan ben senin arkadaşınım, arkadaşın! Yarım saat bile görmediğim çocuğa hemen aşık olup onu yatağa mı atacağım yani? Bu mudur?"

"Düzgün konuş göt! Sana ne oluyor? Ne zamandan beri bu kadar rahat oldunuz lan karşımda?" Ayağa kalkmış parmağını Josh'a doğrultmuştu. "Ben sana onu buraya getirmeni söyledim. Sen ne yaptın? Ona sokuk kartını verip iş bulacağını söylemiş, buraya getirmek yerine, ortalıkta dolaşan o iki piçin, icabına bak dediğim iki çocuğun yanına bırakmışsın! Derdin ne senin pezevenk?!" İçinde bir sıkıntı vardı ve mavili gittiğinden beri geçmiyordu.

Burada, yanında istiyordu. Ona iyi davranmıştı, hiçkimseye davranmadığı şekilde hem de. O siktiğinin polisleri gelmeyene kadar şu an iki uzak noktada duran minderde öpüşüyorlardı. Tanrı aşkına zoru bile kullanmamıştı ki kendisi de karşılık vermişti.

"Ben sadece yapmam gerekeni yaptım. Belki umrunda değil ama çocuk iyi değil, ayrıca o iki piç dediğin çocuklar gece gündüz onu arıyorlardı." Sakince konuşuyordu kumralı, çünkü biliyordu karşısındaki Harry gözühiçbirşeygörmeyen Styles ise bağırıp çağırmanın bir faydası olmuyordu.

Come Here Boy Onde as histórias ganham vida. Descobre agora