KALBİNE SÜRGÜN BİRİNCİ BÖLÜM

42.7K 1.6K 53
                                    

Adnan, Kandillideki yalının geniş kapısından girdiğinde saat 21:30 du. Canı sıkıldı. Karısı Meral'i akşam yemeğinde yalnız bırakmayı sevmiyordu. Son yıllarda yaşadıklarından sonra Meral çok hassaslaşmıştı.

"Hoş geldiniz efendim"

"Hoş bulduk Keriman, karım nerde?"

"Üst salonda efendim, kahvesini oraya istedi."

Adnan merdivenleri ikişer ikişer atlayarak üst kata çıktı. Karısı omuzları düşmüş bir şekilde boğazı seyrediyordu. Adnan onu bu halde görmekten hiç hoşlanmıyordu. Simsiyah saçları hafif dalgalar halinde omuzlarına dökülmüştü. Yüzü ona dönük olmasa da Adnan biliyordu ki yeşil gözleri kapkara sulara hüzünle bakıyordu. On iki yıldır evliydiler ve Adnan hala karısına ilk günkü gibi aşıktı. Neredeyse evlendiklerinden beri çocuk sahibi olmaya çalışıyorlardı. Meral iki kez düşük yapmış, tüp bebek girişimleri de hüsranla sonuçlanmıştı. Artık ümidi kalmayan Meral yorgun ve yaralı bir kadın olmuştu.

"Ben geldim sevgilim"

Meral başını çevirdi, yüzü güldü, omuzları dikleşti.

"Seni yemeğe bekledim..."

"Hayatım çok yoğundum, işim bitmedi. Hem bugün bir köşk satın aldım."

"Köşk mü?"

"Evet, fiyatı çok uygundu, adam iflas etmiş, adını birkaç kere duyduğumu hatırlıyorum. Hoş neden sonra şirkettekiler adamın intihar ettiğini söyleyince canım sıkılmadı değil."

Meral ayağa fırladı.

"Adnan sen delirdin mi, nasıl olur da canına kıymış bir adamın evini alırsın, ondan bize hayır gelir mi?"

Adnan onun hassasiyetini anlıyordu aslında...

"Hayatım ben bir işadamıyım, bir fırsat gördüm ve değerlendirdim. Bunda büyütecek bir şey yok."

"Sana inanamıyorum Adnan, belki de ah aldığımız için çocuğumuz olmuyor, bunu hiç düşündün mü?"

Adnan bir süredir onun acılarını ruhani sebeplere bağlama eğilimini görüyordu ve kahretsin böyle çaresiz kalmak onu çok üzüyordu.

"Meralcim güzel şeyler konuşalım, küçük bir tatile çıkalım ne dersin?"

Merdivende ayak sesleri duyuldu. İkisi de başlarını o yöne çevirdi. İçeriye uzun boylu, esmer, otuzlu yaşlarının ortalarında bir adam girdi. Meral'in gözleri parladı.

"Selim! Seni çok özledim, nerelerdeydin?" Dikkatli bir göz ikisinin birbirine benzediğini hemen fark ederdi. Evet, Meral minyon bir kadındı ama aynı koyu yeşil gözler, kalemle çizilmiş kadar zarif burun ve belli belirsiz gamzeli gülüşleri kardeş olduklarını ele veriyordu.

Selim rahat ve geniş adımlarla salonun ortasına gelip ablasına sarıldı. Aslında aralarında sadece üç yaş vardı ama Selim ara sıra ona abla demekten hoşlanırdı.

"Amerika'daydım, gidince en az bir ay kalıyorum biliyorsun. İşler yakamı bırakmıyor. Ama seni özleyince dönüyorum." Tebessüm edince hayalet gamzesi belirdi. On yıl kadar önce annelerini kaybettiklerinden beri Meral'e çok düşmüştü. Tabi bunda onun yaşadığı acı şeylerin de payı vardı. Annelerinin bir deniz kazasında ölümüyle başlayan trajediler dizisi bir türlü Meral'in peşini bırakmamıştı. Annelerini kaybedince, Selim, Meral için kardeşten çok ağabey konumuna geçmişti. Ne yazık ki o da Adnan gibi çaresizdi.

Gri renkli geniş koltuğa oturmadan önce dönüp Adnanla tokalaştı.

"Merhaba Adnan, nasılsın?"

KÖRDÜĞÜM(KalbineSürgün)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin