1

175 21 2
                                    

Sıkıcı bir okul gününde sıkıcı bir matematik dersindeydik. Gece boyunca barda çalışmıştım ve şimdi çok uykum vardı ve şansa bakın ki bu derste uyumayı planlerken arka taraflarda yer yoktu ve ben en önde oturuyordum. O sırada kapıda siyah bir siluet farkettiğimde kafamı çevirdim. Okulun son sınıfındaki Louis Tomlinson sınıf kapısından direkt bana bakıyordu. Kafamı başka tarafa çevirip fark etmemiş gibi yaptım çünkü korkuyordum. Okulun klasik belalı tiplerindendi ve ona bulaşmak son isteğimdi. 9 kişilik bir grupları vardı ve kesinlikle okulun tamamı onlardan korkmalıydı. Zengin züppe tiplerindendi ama kimse onlara bunu söyleyebilecek cesarete sahip değildi tabi. Sonunda silüet gittiğinde derin bir nefes aldım. O sırada okul gazetesinden sorumlu Abigail yanıma oturdu.
"Louis Tomlinson neden sana baktı? Aranızda birşeyler mi geçti? Onlara ters birşey mi söyledin? Yoksa başka birşey mi?" diye soruları sıraladığında kafamda bi sıcaklık hissettim. Sanırım az önce beyin devrelerim yandı.
"Abigail saçmalama lütfen. Onlara laf atacak kadar gerzek değilim."
"Ama uzun uzun sana baktı!" dedi Abigail direterek. Sonra yavaşça kulağıma eğildi ve kimse duymasın diye elleriyle ağzını kapattı. "Sanki yüzünü ezberlemeye çalışır gibiydi Penelope." dedi kulağımdan çekilirken.
"Saçmalama Abigail." dedim tekrar fakat söylediği şeyi kafamda tartmaya çalışıyordum. Abigail birkaç şey daha zırvaladıktan sonra gitti ve biz derse girdik. Okul çıkışında direkt eve gittim. Annem yine evde değildi tabi. İşleri vardı. Kendisi genel ev işletiyordu ve yıllardır işlettiği bir de barı vardı. Yani tam bir fahişeydi ve beni de kendine benzetmeye çalışıyordu. Yüksek miktarda para verseler beni bile yıllarca bir herife pazarlayabilirdi. Babam ise... Ah o adamdan nefret ediyordum. Annem ve babam evli değildi ve ben bir hata sonucu doğmuştum. Babam da annemin genel ev işlettiğini öğrenince beni kurtarmak yerine başka bir kadınla evlenip gitmişti. Tabi 2 yıl önce karısı tarafından bıçaklanıp öldürülmüştü. Açıkçası üzülmemiştim bile. Mezarına da gitmemiştim. Umurumda değildi. Ama mirasının bir kısmını almıştım tabi. Annemin fahişe pazarlayarak kazandığı paradan daha iyiydi. Evin kapısı açılınca kafamı o tarafa çevirdim annem gelmişti.
"Üzerini giyin çabuk. Barı toparla." dedi sert bir dille. Her zamanki gibi. Kendisi de yukarı çıkıp 'Fantazi Odası' isimli salak odadan sex oyuncaklarını çıkardı. Arkasından ilerledim.
"Ödevlerim var. Hiçbir yere gitmiyorum."
"Ah, Penelope! Okul aptallar içindir. Babana çekmediysen okula gitmene gerek yok. Aslında seni okuldan alacaktım fakat arkadaşlarından ayrılma istedim. Değerimi bilmelisin." Gözlerimi devirdim.
"Benim arkadaşım yok." Koca bir kahkaha patlattı.
"Gördün mü? Okulda arkadaş bile edinilmiyor. Herkes çok sahte. Şimdi doğru bara!" İtiraz etmeme izin vermedi ve beni sürükleyerek arabaya götürdü. Akşam ise bar her zamanki gibiydi. Ben burada barmen Jackie'ye yardım ediyordum. Yani insanların içkilerini doldurup dertlerini dinliyormuş gibi yapıyordum. Çünkü eğer bir bara geliyorsanız ya canınızı birisi sıkmıştır yada abazalık/fahişelik yapmaya gelmişsinizdir. Eğlence için gelen kısım ise genellikle zenginlerdi. Klasik bir bardı işte.Ben tam işe konsantre olmuşken karşıma oturan kişi tüm dikkatimi dağıttı. Bu Louis Tomlinson'ın grubundaki Leeda Johnson'dı. Beni tanıyıp tanımadığını merak ettim ama umurunda değilmiş gibi gözüküyordu.
"3 Tekila." dedi beni incelerken. Sonradan farketmiş olacak ki nefesini dışarı doğru üfledi.
"Hey burada mı çalışıyorsun Pelenoda?" Yalnış telefazuna sıkılsamda birşey demedim.
"Şey... Evet." dedim yalandan bir gülümseme gönderirken. Umarım bunu kimseye söylemezdi.
"İsmin buydu değil mi? Pelenoda?" diye sorduğunda ben çaktırmadan kollarındaki jilet izlerine bakmaya çalışıyordum. Ve açıkçası biraz korktum.
"Aslında Penelope ama Pelenoda da derler." dedim. Hayır demezlerdi. İsmim Penelope'du. Pelenoda da neydi? Sadece bozuntuya vermek istememiştim ve şu an bir aptal gibi görünüyordum. İsmim babamın Yunan Mitolojisine olan takıntısından geliyordu. Penelope... Sadakat timsali... Kafamı salladım ve içkileri Leeda'ya uzattım. Birşey demeden kalktı ve ileride oturan kendi grubundaki Andrea ve Ed'e doğru ilerledi. Ve tüm gece boş geçti. Her zamanki gibi.

My KryptoniteOnde histórias criam vida. Descubra agora