♧ 9. Bölüm. FİNAL! ♧

329 28 39
                                    

Bir süre boyunca yalnızca ağladı. Önünde, ilk başta yalanlarını yazdığı ardındansa onları itiraf etmekten kendini alamadığı kağıtları; elinde, o kağıtları kan damlalarıyla süsleyen kalemi vardı.

Evet, kan damlalarıyla süslenmişti tüm eski, sararmış ve yıpranmış kağıtlar. Bir de gözyaşlarıyla. Ve kaleminin acı dolu mürekkebine karışmıştı o ıslaklıklar.

Derin bir nefes aldı. Kalemi masanın üzerine, kağıtların yanına bıraktı.

Ellerine baktı. Kırmızı mürekkebin, -ona göre kalbinin çatlaklarından fışkıran kandı tabii bu- avucunda bıraktığı izleri umursamadan ellerini suratına kapattı. Yeniden ağlamaya başladı. Ancak bu sefer hıçkırıkları daha bir farklı dökülüyordu sanki dudaklarından. 

Küçük bir çocuk gibi.

Kocaman bir hayal kırıklığı kazanına düşmüş, minik ayakları yere değmeyen bir çocuk gibi. 

Kulağına ninni niyetine; kimsenin duymak istemeyeceği hakaretler fısıldanan, merhametli bağıra baş koymak yerine; uçları zehirli dikenli koyunlara hapsedilen bir çocuk gibi. 

İçinde boğulabileceğinden korktuğu deniz kadar ağladı, yine. İçinde kaybolabileceğinden korktuğu bir okyanus kadar ağladı, yine. On iki, tamı tamına on iki salıdan beri yaptığı gibi ağladı, yine. 

Avuçlarındaki mürekkep izleriyle birleşen gözyaşları onların suratında silik izler bırakmasına neden olurken alarmı çaldı. Gülümsemelerinde çiçekler açan biriciğine veda etmek için geç kalmak istemediğinden olsa gerek, saatini kurmuş, ona herkesle birlikte gülümseyip alkışlayarak veda etme düşüncesi nedense bir yanını mutlu etmişti. 

Çirkin bir veda olmayacağından olsa gerekti. 

Ya da bu vedanın Luhan için çirkin bir şey olmayacağından olsa gerekti. Evet. Bu olmalıydı. Tüm nedenler siktir edilirse, ki bu rahatlıkla yapılabilirdi, o, sevgilisine elveda derken her vedada olduğu gibi gözyaşları görmeyecekti. Aksine, hayran olduğu çiçekler karşısında olacaktı. Zihninin duvarlarını süsleyen çiçeklerin manzarası, apaçık bir şekilde ortaya çıkacaktı ve Sehun onları doyasıya izleyebilecekti. Belki bu, o çiçekleri uzun uzun seyredebileceği bir ilk olacaktı. 

"Luhan..." diye mırıldandı ve bir süre daha ağladı. 

Saatin alarmı sustu, Sehun'un dudaklarından dökülen, küçük bir çocuğunkileri andıran hıçkırıkları durmadı. Saatin alarmı beş dakika sonra yeniden kapıyı çaldı, Sehun'un hıçkırıkları onun o kapıyı açmasına izin vermedi. Bu üç beş kere, bu şekilde devam etti. En sonunda, ıslak suratına bastırdığı avuçlarını geriye çekti, onları masaya yasladı ve hızlıca, sandalyesinin zeminde tok bir ses çıkmasına neden olarak ayağa kalktı. 

"Hey!" diye çıkıştı kendi kendine. 

"Bu çirkin bir veda olmayacak. Sevimsiz, acı dolu bir veda olmayacak. Hem, hem onun çiçeklerini rahatça seyredebileceksin!" 

Yeniden kendisine hatırlattığı bu gerçekle birlikte banyoya gitti, aynaya baktı. Karşılaştığı şeyle şok oldu. Bembeyaz, vampirler kadar beyaz olan suratı, kırmızının neredeyse en koyu tonuyla sevişiyordu. Gözleri; kahverengi, coşkulu bir kırmızı ve sönük bir beyazla garip bir renk cümbüşü oluşturmuştu. Ayrıca cildinde, gözyaşlarıyla birleşen mürekkebin silik izleri vardı. Bir de kocaman bir burnu vardı. Titreyen, ısırmaktan kızarmış ve zedelenmiş dudaklarını da unutmamak gerekirdi. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 04, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Üçüncü Şahsın Şiiri.Where stories live. Discover now