1.Bölüm

108 4 2
                                    

| Norveç 27 Nisan 2015 |

"Demek artık burada da rahat rahat dolaşamayacağız" sadece başını salladı.
"Hadi ama böyle yapma bunca yıl kaçtık, bir çok ülke değiştirmiş olabiliriz ama yinede birlikteyiz. Kendini böyle şeyler için üzme." dedim yüzünü ellerim arasına alarak. Gözlerinin yeşili en koyu tonuna bürünmüş bana bakıyordu. Onu böyle görmek cidden en kötü şeydi.
"Seni kaybetmek istemiyorum. Tekrar seni başkasının kolları arasında görmek istemiyorum. Mutsuz ol istemiyorum" dedi yüzünü tutan ellerimi elleri arasına alarak.
"Böyle düşünme. Ben buradayım ve seni asla bırakmayacağım"
"Bir daha söyle ses kaydına alacağım. Eğer bir gün olurda beni bırakırsan bunu sana dinletip bana dönmeni sağlayacağım" dedi telefonunu eline alıp,küçük bir çocuk gibi seviniyordu.
"O zaman tekrar ediyorum" dedim gülerek.
"Ben Gece Ertuğ her şeyimin üzerine yemin ediyorum, Mert Ertuğ'u asla ve asla bırakmayacağım ve her zaman yanında olacağım" dedim gülmemeye özen göstererek. Ben bunları söylerken dudağını ısırmış beni dinliyor bir yandanda ses kaydına alıp almadığını kontrol ediyordu.
"Dudağını ısırma. Daha sonra dudağın patlarsa canın çok acıyacaktır " dedim işaret parmağımla dudağını işaret ederek. Sanki ben annesiyimde ona kızıyormuşum gibi davrandı ama daha sonra ciddileşti ve konuştu.
"Sanane" diyip gülmeye başladı- yüzümün aldığı şekle güldüğüne kalıbımı basarım-
"Komik değildi. Sonuçta senin için endişelenmişim niye böyle yapıyosun ki."
"Özür dilerim. Kırılacağını düşünmemiştim." dedi ve beni kendine doğru çekip sıkıca sarıldı. Başımı boyun boşluğuna gömdüm ve kokusunu soludum. Her zamanki gibi harika kokuyordu. Kulağıma doğru eğildi ve
"Seni seviyorum" diye fısıldadı.
"Bende seni" dedim fakat bunun sonsuza kadar böyle gitmeyeceğini biliyordum. Aslan ne olursa olsun bizi bulacaktı. Zaten kız kardeşimi öldürmüştü. Yapmayacağı ya da yapamayacağı hiçbir şey yoktu. Beni bulacaktı ve o hapishaneye geri götürecekti fakat ben kendi cennetimle kalmak istiyordum. Kollarından ayrıldıktan sonra saati gösterdim.
"İşe gitmen gerekiyor. Yine geç kalman kötü olabilir biliyorsun."
"Ah, cidden gitsem iyi olacak" dedi ve yanağıma küçük bir öpücük bıraktıktan sonra hızla kapıya yöneldi.
"Dikkatli ol."
"Sende" dedi ve kapıyı kapattı. Mutfağa yöneldim ve yaklaşık yarım saat sonra eksikleri listeleyip markete gitmek üzere evden çıktım. Asansörü çağırdım fakat gelmeyince merdivenlere yöneldim ve en alt kata geldiğimde kapıyı itip dışarı çıktım.Evimize en yakın market 7 sokak üstte. Biraz kafa dinlemek istediğimden dolayı araba ile gitmek yerine yürümeyi tercih ettim. Markete 2 sokak kala köşede daha önce görmediğim bir araba fark ettim. Arabadan ineni görünce ise şok olmuştum. Bu Aslandı. Hızlı adımlarla ara sokaklardan birine sapıp koşmaya başladım. Çantamın içindeki bereyi alıp hemen kafama geçirdim ve gözlüklerimi taktım. Boynumdaki atkıyı ise ağzımı ve burnumu içine alacak şekilde ayarladım ve yürümeye devam ettim. Sonunda markete geldim ve cebimdeki listeyi elime aldım ve tek tek hepsini aramaya başladım. İlk madde de kakao yazıyordu market arabasını en son reyona sürdüm ve kakao yu aramaya başladım ki marketin kapısından içeri giren kişi dikkatimi çekmişti. Kafamı çevirmemle tekrar önüme dönmem bir oldu. Hemen reyonların arkasına saklandım ve en yakın çıkışı aradım.
"Yengenin onu böyle bırakması çok kötü oldu adam çıldırdı resmen. Şu ana kadar dünya turu yaptık sayılır. Hâlâ bulamadık vazgeçse iyi olacak."
"Haklısın, bıktım." Serdar ve Adil'in sesleri bir ön reyondan geliyordu. Nefesimi tutup olduğum yerde kaldım. Her adımda daha da yakınlaşıyorlardı.
"Serdal, Adil gelin buraya bir bayan gelmemiş." dedi Aslan. Bir adım daha atsalar göz göze gelecektik. Kalbimi kulaklarımda hissediyordum. Kapı tekrar açılıp kapandı ve ayak sesleri kaybolduktan sonra yere çöküp istemsizce ağlamaya başladım. Ne zaman bu hale gelmiştik? Markette yankılanan hıçkırık seslerim yavaş yavaş azalınca raflardan birine tutunup ayağa kalktım ve listedekileri alıp marketten çıktım. Bu sefer eve giden en ücra yolu seçtim ve eve geldiğimde derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açtım ve aldıklarımı mutfağa bırakıp kendimi koltuğa attım. Yattığım yerden kalktım ve etrafın dağınıklığına baktım. Karşımda duran cesedi gördüğümde tepki vermemiştim fakat kim olduğunu merak ettiğimden yaklaşıp baktığımda Mert olduğunu gördüm. Bulmuştu. Beni bulmuştu.
"Tutun" dedi Aslan ve iki kolumdan tutan ellerden kurtulmaya çalıştım fakat sürüklemeye devam ediyorlardı. Bitmişti.

Kill Me Heal MeWhere stories live. Discover now