23.BÖLÜM İNTİKAM

91 4 0
                                    

-'Ne hissediyorsun?'

Ebru hanımın sorduğu bu soruyla kendimi bulunduğum boşluktan zorlukla çıkarabilmiştim.

-'Bilmiyorum. Adını koyamadığım kadar derin ve yorucu..' dedim.

-'Bazen boğulur gibiyim.' diye ekledim.

-'Bazen umutsuz.. Çoğu zaman yarım.. bazende hiç olmamışım gibi... Sanki o hastanedeki ilk günki Sevda gibi... Ne yana gideceğini bilmeyen.. Her tarafı boşluklarla dolu bir yol gibi..'

-'Peki Ömer'in eski eşini görünce ne oldu? Ne hissettin Sevda?'

-'Ne hissettiğimden çok neyi öğrendiğimi biliyorum aslında' Esra hanımın yüz ifadesi ciddileşti. Pür dikkat beni dinliyordu.

-'Neyi öğrendin?' dedi. Yüzümde kırık dökük bir gülümseme oluştu

-'Haddimi!' Esra hanım bu sözüm karşısında daha çok ciddileşti.

-'Haddini mi?'

-'Evet. Sevmek yeniden başlamak haddim değilmiş. Artık bunu biliyorum'dedim. Odadaki saatin sesi bölüyordu sessizliği. Gözüm duvarda duran saate takılı kaldı. Seansın bitmesine 10 dakika olmasına vardı. Esra hanımın ağzından çıkacak sözü beklemeden elimi masanın kenarına koyduğum çantama götürdüm.

_'Artık gitsem iyi olur. Kendimi yorgun hissediyorum' dedim ve vedalaşmak için elimi uzattım.

-'Tamam öyle olsun 2 hafta sonra bekliyorum o zaman Sevda'cım'

-'Görüşürüz'diyip odadan çıktım.

Hastaneden çıkar çıkmaz derine bir nefes aldım. Basamkaları yavaş yavaş inerken önümde duran siyah arabanın camı açıldı.

-'Sevda!' bakışlarımı sesin olduğu yöne çevirdiğimde o adamı gördüm. Murat'ın babasını...

-'Arabaya bin!'

Söylediği bu söz nezaketten çok emir cümlesiydi. Bakışlarımı sertleştirip yüzüne baksamda onun ifadesi daha sertti. Ön koltukta oturan adamın omzuna yavaşça dokundu. Adam hızla arabadan inip koluma yapıştı. Ben daha ne olduğunu anlamaya çalışırken beni çoktan arabaya bindirmişti. Şaşkınlıkla Murat'ın babasına bakıyordum.

-'Şimdi de adam mı kaçıyorsunuz? Katil olduğunuz yetmiyor mu? ' dedim. Bu cümleler hangi ara ağzımda çıktı söyleyen gerçekten ben miydim bilmiyorum. Ama adamın yüz ifadesi bir an olsun değişmedi. Bakışlarını yoldan ayırmadan şoföre

-'Çiftliğe sür' dedi. Elim bir an telefonuma gitti. Ömer'den yardım istemeyi düşündüm ama Alicia Ömer'i öpüşü gözlerimin önümdeydi. Kendi başımın çaresine bakmalıydım. Hem en fazla ne olabilirdi ki? Ölüm mü? Zaten yaşıyormuydum ben? Ne yani bu yaşamak mıydı?

-'Kendi kendine gülecek misin yoksa arabadan zorla mı indireyim?'

Söylediği bu söz bende soğuk duş etkisi yapmıştı. Hızla kapıyı açıp indim. Ne olduğu belli olmayan adamları eşliğinde çiftliğe girdik. Korku filmelerinden farksızdı. Evi çok ürkütücü bir görüntüsü vardı yada ben korkuyordum bilemiyorum. Kapı büyük bir salona açılıyor ve iki yandan üst kata merdivenler çıkıyordu. Genel olarak kahverengilerin hakim olduğu bir yerdi.

-'Sen şimdi benim kim olduğumu hatırlamıyorsun öyle mi?'

-'Ömer bahset...'

-'Hadi Sevda bana yutturamazsın.' Şaşkınlıkla adamın yüzüne baktım.

-'Niyetin Murat ölünce Ömer'le yurt dışına gitmek değil mi?' Duyduğum bu sözler karşısında daha fazla yerimde duramadım

-'Siz ne dediğinizi sanıyorsunuz? Kendinize gelin!'

-'Peki nasıl olduda sen o arabadan sağ çıktın benim oğlum biricik oğlum öldü. Nasıl oldu?' Sesi görüntüsü dahada sertleşmişti koluma tutup tartaklayarak

-'Herşeyi sen yaptın. Senin yüzünden öldü oğlum. Ne vardı sana aşık olacak. Oysa plan basitti.'

-'Ne planı ? ' dedim bir anda. Sakladığı bir şeyler vardı bir an panikleyip benden uzaklaştı.

-'Kes sesini. Gelelim karnındakine gerçekten oğlumdan mı bu çocuk' Artık daha fazla dayanamamıştım.

-' Ne dediğinizin farkında mısınız? Ben gidiyorum bu kadarıda fazla.' daha bir adım bile atamadan önüme iri cüsseli iki adam geçip yolumu kapadı.

-'Gerçekten ben gidebilirsin demeden gidebileceğini mi sandın? Komik kızsın doğrusu.' Söylediği her söz beni çileden çıkarmaya yetiyordu.

-'Ne istiyorsun?' dedim dişlerimi sıkarak. Yüzünde alaycı bir ifade belirdi

-'Oğlum gibi seninde ölmeni.'

TUTUN BANA #WATTYS2017Where stories live. Discover now