BÖLÜM 2 - İlk Ders : Jasmine

334 80 31
                                    

Bir fısıltı olmak nasıldı? Fısıltı olmak insanlara ölümü tattıran ilk kişi olmaktı. O acıyı onlara verdiğinizde, vücudunuzdaki tüm eklemlerin şevkle çarpışması idi. Onların yüzündeki her acı çığlıkta varolmak, her ölümde yeni bir güç kazanmaktı.
***
Gözlerim hafifçe aralandığında,hayatım boyunca duyabileceğim en iğrenç kokuyu da burnumun dibinde hissettim. Etraf karanlıktı fakat minicik bir ışık kümesi gözlerimi kamaştırıyordu. Ellerimle etrafı yokladım. Bulunduğum yer demir gibi ses çıkartıyordu ayrıca oldukça soğuktu. Yapış yapış birşeyler ellerime bulandı fakat çıkmak için bir delik aramaya devam ettim. Ellerimle artık birşey bulamayacağımı anladığımda aklıma ayaklarımla demiri itmek geldi. Güçsüz,çelimsiz olabilirdim ama pes etmeyecek kadar sabırlı biriydim. İlk hamlem oldukça hafifti ,ikinci, üçüncü derken iyice yorulmuştum. Sonunda var gücümle yüklendiğimde en sonunda bulunduğum şeyin kapağı açıldı. O kapağın aslında hayat döngümün başlangıç noktası olduğunu şimdi anlıyorum.

Neredeydim? Tabutumsu bir kutunun içindeydim. Gözlerim tabutun üstündeki ismime takıldı; "Sally" . Ölmüş müydüm ? Kesinlikle hayır,kanlı canlı hatta baya bir kanlı şekilde hayattaydım.Ölmemiş miydim? İşte bu soruma cevap veremiyorum. Emin olmamakla birlikte durumumu yadırgamıyorum bile.Bulunduğum yere de daha önce geldiğimi hatırlamıyorum .Ama fısıltı olarak ilk nereye gideceğimi biliyorum.Ayaklarım beni ilk kurbanıma doğru götürürken ellerimde oluşan dövmelerim dikkatimi çekti.Hayat ağacımın dalları şimdilik boştu ama ilk dalımı çok geçmeden ekleyecektim.Kimbilir belki de 1 haftaya kalmaz elimde başlayan dövmem tüm vücudumu kaplardı ?

İlk kurbanım uzun saçlı ,bal renginde saçları olan ,gözleri adeta sessizliğiyle çığlıklar atan bir kızdı.Onu bir pizzacının arka kapısına çıkan ara sokakta ,sigara içerken yakaladım.Üzerinde pizzacı şapkası ve yakasında rozeti vardı.İsmi "Jasmine" olan bu kız sessiz,bir o kadar da hararetli düşünceler içinde idi.Aslında ne dokunaklı, ne derin, ne acılarla dolu bir ruhu ve ruhunun yüzüne ne hazin bir yansıması vardı.Onu sevebilirdim aslında .O da benim gibi hayata başkaları tarafından küstürülmüş ama o pes etmemeyi tercih etmiş.Bu yüzden şimdi hayatta farklı yönlere sürüklenen iki yaprak gibi savrulacağız yada ben onu savuracağım.

Rüzgar ölümü severdi,bilirdi ki her ölümde gözlerimizin bıraktığı kırıntılar ona miras kalacak.Ben de rüzgarı sevdim,ona fısıldadım.Rüzgârın kollarıyla beni sarmalayışı sessizce,hissettirmeden yanı başına gitmem için bana yol gösterici oldu.Jasmine sessizce oturmaya devam ediyordu,içten içe orada olduğumu biliyordu çünkü fısıldıyordu kendine "biri var diyordu" .Aniden ayağa kalkmasıyla kendime geldim.
"Bu halinde ne!Uzaklaş çabuk benden !" dedi Jasmine ve benden uzaklaştı.
Nasıl yüzümün halini unutabiliyordum?Neyse sorun değildi.
"Boya bu ,gerçek değil ,korkma.Sadece sana yardım edebileceğimi düşünmüştüm" dedim ve adım adım ona doğru sürüklendim.Korkuyordu hissediyordum,aklı burdan gitmesini söylese de kalbi meraka yenik düşmüştü bir kere.
"Ben yardım filan istemedim senden."
"Oyuna evet dedin ve yardım istedin,sen de biliyorsun.Vakti geldi."
"Bee-been evet dedim ama kurtulmak içindi o ,istemiyorum hayır git.Yoksa polis çağırıcam." Kaçamıyordu,olduğu yere adeta çakılı kalmıştı Jasmine.Sadece sudan çıkmış balık gibi çırpınıyordu tüm bedeni.
"İstemediğini biliyorum ,bedelini biliyorsun .Onun için geldim"dedim ve rüzgar beni yanıbaşına doğru savurdu.Dövmelerim heyecandan karıncalanırken,elimi kulağına götürdüm ve fısıldadım.
***
İnsanlara karşı fısıltı olmak,ava karşı avcı,kuzuya karşı kurt olmak kadar acımasızdı ama kaçınılmaz gerçekti .Kurt nasıl kuzudan beslenmezse eğer açlıktan öleceğini biliyorsa fısıltı da bilirdi ,öldürmezse git gide kaybolup gideceğini.
***
Fısıldadığım cümleler arasındaki kelimelere bürünürken güzelliği karşısında büyülendim.Jasmine artık benim diğer insanlara fısıldayacağım sözcüklerden ilki olmuştu.

Hiç tanımadığım bir insanın son nefesinden kurtarılıp , can simidi misali tutunduğu bizler tarafından katledilişini görmüştüm.Ben başrolü oynamıştım bu katliamda.Ele geçirilen ruhum bu kadar gaddar mıydı? Ben ne zaman bu kadar karanlık biri olmuştum? Gözlerimde akmamak için duran gözyaşlarım esir etmişti onları,hiçbirşey için akmıyorlardı.Sadece durup bekliyorlardı .Birinin çıkıp gelmesini bekler gibi gözyaşlarımı beklerken ,ellerim karıncalanmıştı.Beklediğim gerçekleşiyordu,hayat ağacımın ilk dalı çıkmıştı bile.

Aniden arkamda kopan bir fırtına dalgası , şimşekleriyle üstüme gelirken, kendimi koruma iç güdüsüyle ileriye doğru savruldum.Şimşek sesiyle kulaklarımı sağır ederken ,ışıkları gözlerimi kanatıyordu.Ellerim adeta bedenimden bağımsız, kalbim başkasınınmış gibi atmaktaydı.Şimşek sesini bastıran bir topuk sesi duyduğumda bedenimi yerden kaldırma zahmetinde bulundum.Topukluların sahibi söze hiç vakit kaybetmeden girdi;
"Ben Nana.İlk fısıltılardan biri, senin de danışmanın.İlk dersimiz şimdilik bitti..."


Fısıltı | Benimle Oynar Mısın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin