12. Bölüm - Hediye

Start from the beginning
                                    

"Sence buna ihtiyacım mı var?" Yağız önündeki perdeyi çekti, pencerenin kenarına yaslandı. "Sadece seni fazla iyi tanıyorum."

"Korkmalı mıyım?" Zümrüt yan tarafına doğru döndü ve tamamen battaniyenin içerisine gömüldü. Gözlerini kapattı ve genç adamı yanında hayal etmeye çalıştı. Yağız'ı evinde olduğu kadar, yatağında görmeye de alışmıştı.

"Bence hayır," dedi Yağız. "Sence evet." Bir nebze soluklanma payı kattı aralarındaki konuşmaya. "Neden uyumadın?"

"Uyuyamadım."

"Bir şeyler anlatmamı ister misin?"

"Bilmem," dedi Zümrüt. "Gevezeliğin bu sefer işime yarayabilir aslında."

Yağız genç kızın cevabı üzerine gülümsedi. "Bana ihtiyacın varken bile huysuzluk ediyorsun."

"Tamam, sus hadi." Zümrüt dizlerini kendisine doğru çekti ve boştaki eliyle etraflarını sardı. "Anlat."

Bir müddet düşündü. Yitip giden saniyelerin ardından ne anlatması gerektiğine karar vermiş olacak ki "Tamam," dedi. Adımlarını yönlendirdi ve yatağa oturup sırtını başlığa dayadı. "Yıllar yıllar evvel," dedi ve duraksadı. Adamın ismi neydi?

"Tahmin ettiğim şeyi mi anlatacaksın?" diye sordu Zümrüt. Gülümsemesinden ve yatağın içerisine sinmiş olmasından ötürü sesi boğuk çıkmıştı.

"Öyle bir düşüncem vardı fakat gel gör ki adamın ismini unuttum."

"Yüzbaşı Yorgaki Efendi." Göz kapaklarını indirip kaşlarını serbest bıraktı.

"Evet, tamam. Yıllar yıllar evvel Yüzbaşı Yorgaki Efendinin bir kızı olmuş: Eftelya. Bu Yorgaki Efendi müziksever bir adammış, Eftelya da öyle. Böylece Eftelya babasının yanında şarkı söylemeye başlamış, sonra evlenmiş, eşiyle beraber nice plaklar doldurmuş." Nefes aldı. "Eftelya yaz aylarında babasıyla ya da kendi başına denize açılırmış. Sandal turları olurmuş o zamanlar. Sandal turları ile beraber denizin içinden gelen Eftelya'nın sesi," dedi ve devamını anlatmaya devam etti. Anlatacakları bittiği vakit sustu ve genç kızdan bir yanıt gelmesi için bekledi.

Gelmedi.

Yağız bu sonuçsuz bekleyişin ardından gülümsedi. "İyi geceler, huysuz," diye mırıldandı. "İyi uykular."

۵

07.15

Kısık gözlerinin ardından görebildiği kadarıyla komodinin üzerindeki telefonunu buldu ve eline aldı, alarmı kapattı. Başı gerisin geri yastığa düştüğünde gözleri istemsizce kapandı. Uyumak istiyordu, başı çatlıyordu.

Beş dakika boyunca zihnini uyandırmak için çaba sarf etti, üzerindeki battaniyeyi güç bela kenara fırlattı. Bedeni ile yatak arasındaki bağlantıyı kopardı; şimdi işler biraz daha kolaylaşmıştı.

Uzun bir hazırlanma sürecinden sonra telefonunu alıp odasından ayrıldı. Merdivenlerden inerken aklına dün gece geldi. Son dakikaların silik görüntüleri üşüşünce aklına, adımını attığı basamakta duraksadı. Uyumuştu. Geceyi yaşamamış gibiydi, hayal olma ihtimali daha ağır basıyordu zihninde. Lakin gerçekti, adı gibi emindi. Merdivenleri kat ettiğinde yüreğinin ferahlamışlığını hissetti en kuytu yerlerinde. Uykudan yeni uyandığı haliyle şu anki hali arasında dağlar kadar fark vardı.

Mutfağa girdiğinde annesiyle babasını gülüşerek konuşurken buldu. Onların bu halini izlemek geldi içinden. Etraflarına yaydıkları enerji o kadar... farklıydı ki kendisi için. Ansızın düşündü: Acaba Yağız ile kendisi dışarıdan nasıl gözüküyordu?

ZOR KADIN : DÜĞÜMWhere stories live. Discover now