ESİLA

13.7K 679 92
                                    

"Çekil önümden asker!" diye bağırdığımda pes eden çavuş yolumu açtı. Kim olduğumu bilmiyordu, diğer herkes gibi. Bu halde beni tanımasını ondan beklemem yanlış olurdu zaten. Yanındaki iki askere ufak bir bakış atıp düşmeden yürümeye çalıştım. Topuklu ayakkabılarım ve yerde sürünen elbisem umrumda değildi. Taşlı yollar benim önümde duramazdı. 

Hiçbir şey Türk askerinin önünde duramazdı.

Ben Esila. 

Canını bu vatana adamış, uğruna ölmeyi kendisine ödül saymış, cennette yerini ayıran onlarca askerin komutanı: Esila. Babasından vatan aşkını öğrenmiş, vatanın üzerine başka aşk tanımamış olanım ben. Gücünü bu topraklara bastığı sürece kaybetmeyen, defalarca ölümden dönen ve sonunda yine ölüme adım atanım.

Ben bu vatanın şehit olmaya doğmuş askeriyim.

Karakoldan içeri girerken attığım adımların sesi bana hızlı olmamı söylüyordu. Daha hızlı olmamı. Saniyeler sonra buranın havaya uçabileceğini ve benim her şey için geç kalmak üzere olduğumu. Ellerim titriyordu, korkuyordum fakat bu korku kendi canım için değildi. Bu korku, burada her şeyden habersizce uyuyan onlarca askerin felaketi olmamak içindi.

Derin bir nefes alıp komutanın odasına girdim. Albayın söylediği gibi Uğur üsteğmen oradaydı. Camın karşısına geçmiş, kaşlarını çatmış, her an savaşmaya hazır şekilde bekliyor gibiydi.

Gözleri o an beni buldu. Odasının kapalı ışığından olsa gerek, yüzünün bir kısmı parlarken diğer kısmı karanlıklar içindeydi. Önce gözlerime, ardından kıyafetlerime baktı. Gecenin bu saatinde evde uyumak yerine neden bu kılıkta burada olduğumu, dahası içeri nasıl girdiğimi sorgular gibiydi.

"Baskın var." dedim. Bu her şeye yetmişti. O an kim olduğum önemli değildi, o an bu vatanın neresinde olduğumuz önemli değildi. Dahası, o an hayatta kalmak önemli değildi.

İyice çatılan kaşlarının bana silah kuşanmaması için yanına doğru ilerledim. 

"Ben Esila." dedim ardından. Bu kez kaşları eskisi kadar çatık değildi. Beni tanıyordu. Benim kim olduğumu biliyordu. Benim yalan söylemeyeceğimi biliyordu.

"Ne zaman?" dedi ardından. 

Dudaklarımı birbirine bastırıp açarken belki de dakikalar sonra gelecek olan kan kokusu burnuma dolmuştu bile. Bu nedenle tek bir kelime kullandım. 

"Şimdi."

ESİLAWhere stories live. Discover now