15. Bölüm ''Araf''

En başından başla
                                    

Beni korkutan, daha açık olmak gerekirse üzen kısmı ise Aren'in annesi ile olan durumunu öğrendikten sonra böyle hissetmeye başlamış olmamdı. Bana zarar verdiğini neden şu ana kadar düşünmediğimi bilmiyordum, bildiğim tek şey yaralı olduğu ve benden önce, kendisini iyileştirmesi gerektiğiydi.

Evet, yaralarını bir şekilde sarmış olduğunu kabul edebilirdim. Benden çok daha güçlüydü ama içinde bir yerlerde en az benimki kadar derin bir yarası vardı.

Üstelik beni yaralayan hiç tanımadığım bir adamken o annesinden darbe yemişti. Onun kanayan her noktası bir şekilde annesine bağlanıyordu. En azından Aren'in kendince öyle düşündüğüne emindim.

Bu da üzücüydü belki ama onu kendi yaralarını temizleyip iyileştirmesi için yalnız bırakmalı, kendime de ilacımı vermeliydim. Hayatımdan çıkacağını söylemişti ve ben daha fazla uzatmak istemiyordum. Gitmek zorundaydı. Bir şekilde günlerimin içine dahil oldu ama artık bu kadardı, duygularımın kapısını kapatmıştım. Açması için kararlı olmadığım bir anımı yakalaması gerekiyordu fakat isteklerime bağlıydım. Bu sefer Aren, benden gidecekti.

Gitmek zorundaydı!

''Kayra?''

Odamın kapısından annemin sesi ilişince gözlerimi diktiğim duvar boşluğundan sıyırıp yerimden kalktım. Aniden bir ses olunca biraz irkilmiştim. Hem düşüncelerimin tamamı Aren'e yoğunlaştığı zamanlarda sanki annem içimden geçen her bir kelimeyi duyabiliyormuş gibi hissediyordum.

''Kardeşlerini parka götüreceğim. Sen de gelsene.''

Bir süre düşünüp sonrasında gitmeye karar verince hafiften gülümsedim ve başımla annemi onayladıktan sonra çantama attığım kıyafetleri çıkartmaya başladım.

Okul da birkaç gün tatil ilan edilince annemin yanına kalmaya gelmiştim fakat yarın dönecektim. Üstelik bu süreçte Aren'den uzak kalabileceğime inanmıştım fakat sürekli mesaj atarak hayatıma dahil olmayı becerebiliyordu. Hayır, verdiğim cevaplardan tavrımı da anlayamıyordu çünkü ben zaten normal hayatta da ters bir tavır takınıyordum. Açık açık ona hayatımdan çıkması gerektiğini söylemediğim sürece o hep orada kalmaya devam edecekti.

Ve ben gerçekten nedenini bilmiyordum.

Aren Çağılcı'nın, ben de ilgi çekici bulduğu ne vardı? Adlandıramıyordum.

Ruhu yaralı olan küçük bir kız çocuğu olduğumu düşündüğüne emindim. Aksini söylese de inanmazdım. Ama anlayamadığım nokta şuydu; Eğer yaralı olduğumu düşünüyorsa en başından benimle uğraşmaması gerekmez miydi?

''Kayra?''

Tam olarak kapımı açtığım sırada annemde bana seslenince hareketlerimi daha da hızlandırdım ve hemen üzerime kapüşonlu hırkamı alıp yanına iliştim.

Annem yine Koray ve Yağız'ı kat kat giydirmişti. Tamam, hava soğuktu anlıyordum ama çocukları bu kadar sıkmaya ne gerek vardı? Böyle yaptığında sinir oluyordum çünkü beni de her zaman elinden geldiğince sarardı. Sanırım sadece bu yüzden sıcağa karşı antipatim oluşmuştu.

''Hazır mısın, kızım?''

Annemin sorusu ile çocukların montunu üzerlerinden çıkartma isteğimi bastırıp apartmana doğru yöneldim. O sırada telefonumda ufak bir titreşim olmuştu, tabii ki de kim olduğunu az çok tahmin edebiliyordum.

Kayra? yazmıştı sadece.

O sonda duran soru işareti çok daha şiddetli ifadeleri temsil ediyordu fakat sadece orada toplanmışlardı işte. Dahası yoktu ve büyük ihtimalle olmayacaktı. Aren'deki tüm o fırtınalar annesi ile yaşadığı ana şahitlik yaptığımdan beri dinmişti. Utanıyordu belki de. Bence utanması saçmaydı ama başka bir şekilde isimlendiremiyordum bunu. Hala benimleydi fakat bana karşı olan davranışlarını kısıtlamıştı. Neyse ki benim işime gelen bir durumdu çünkü birkaç gün içinde bu iş bitecekti.

BATAKLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin