☂Tumblr Hikayeleri-2☂

172 16 4
                                    

Yine ağlanacak bir hikaye. Böyle şeyler mutlu bitsin ya :(

-
Seni ilk defa balkonda gördüm. Yeni taşınmıştınız evinize. Annem bir defa bahsetmişti sizden, yeni komşularımızdan ama kulak asmamıştım.

Elinde sigaranla gökyüzünü izliyordun. Karanlıkta yüzünü gölgelendiren ay bile saklayamamıştı yakışıklılığını. Kirpiklerinin yüzüne düşen gölgesi nefesimi kesmeye yetecek kadar vardı. Uzun ince parmaklarının sigarayı tutuşu bile bir farklı gelmişti o gece.

Yaz tatilinde hangi ayda olduğumuzu bile karıştıran ben seni gördüğüm ilk günü saati saatine ezbere biliyorum. Haziranın 28′i gece 3′ü 18 geçe.

O günden sonra seni hep izledim. O kısacık zamanda olaylara karşı mimiklerinle vereceğin tepkileri bile tahmin edebilecek kadar iyi tanıdım.

Bir gün yine sen balkonda ben seni izlerken aklıma bende hiç fotoğrafın olmadığı geldi, başkaları tarafından değil benim tarafımdan çekilmiş hiç fotoğrafın olmadığı.
Bir anda yıllardır gelmeyen deli cesaretim geldi. Fotoğrafını çekecektim! Kararım kesindi.

Koymuştum aklıma bu fikri yapacaktım. Çıkardım telefonumu, açtım kamerayı. Balkonlarımız ne çok uzak, ne çok yakındı.

Normal bi ses tonu ile konuşsak duyardık birbirimizi. Karanlıktı, flash açık değildi eminim fark edemezdin fotoğrafını çektiğimi.

Kaldırdım telefonumu tam çekicem pat diye düştü telefon elimden. Ben alışmıştım artık kendi sakarlıklarıma, Allah'tan telefon ayaklarımın ucuna düşmüştü.

Ses dikkatini çekmiş olmalı ki bana doğru döndün, bakmaya başladın. Sana hiç bakmadan eğildim aldım telefonu, kapağının kenarı kırılmıştı.

Kırılan yere bakarken bi yandan da söyleniyodum "Stiles'in beyzbol sopası bile benim telefonumdan daha az kırılıyodur yemin ederim." Cümlemi bitirir bitirmez kahkahanı duydum. Gülmüştün!
Ne gülmesi bildiğin kahkaha atmıştın. Sesin yavaş yavaş ulaşırmışcasına geldi kulaklarıma. Dudaklarım da aptal bi gülümseme ile baktım sana.
Güldüğün için oluşan gamzelerin tapılırcasına bi güzelliğe sahipti. Kahkahan yavaşça biterken bana döndün iyice. Gözlerinin içi parlarken "Teen Wolf ha?" dedin sesinin muhteşemliğine kapılırken yavaşça kafa salladım. "Kırıldı mı?" diye sordun. Aptal aptal sana bakarken ağzımdan sadece "Ne" kelimesi döküldü. "Telefonun diyorum. Kırıldı mı?" hemen toparlayıp "Ha, evet. Kapağı kırıldı, ama alıştım ben sakarlıklarıma." dedim "Bi de sakarsın ha çok işimiz var seninle." dedin ve içeri girdin.

Ben yaşadığım şokla o gece uykuya dalarken bin bir tane düşünce geçti aklımdan.

Ertesi gün markete giderken pat diye çıktın karşıma. Elinde küçük bi poşet, gözlerinde her zaman ki ışık, yüzün de kocaman bi gülümseme. Poşeti bana uzatırken "Al, bu senin." dedin. Sorarcasına baktığım da "Aç görürsün." dedin ve poşeti biraz daha yakınlaştırdın bana. Açıp içine baktığım da bi telefon kapağı gördüm. "Bu ne?" "Bu telefon kapağı, işlevini de anlatıyım mı?" "Telefon kapağı olduğunu biliyorum. Bu neden benimmiş?" "Ee senin ki dün kırıldı. Kırık bi kapakla beni nasıl izleyip fotoğrafımı çekiceksin?" demiştin.

Şok oldum. Fark etmiştin ve bunu bana hiç çaktırmamıştın. Sadece kafamı sallayıp "Haklısın." demiştim. "Hadi takalım." dedin. Yüzünde ki gülümseme ukalalığın yanından geçmiyordu. Aksine sıcak ve samimiydi. Benim de yüzümde ki aptal gülümseme ile taktık kapağı.

O günden sonra hep konuştuk. Ne sevgiliydik ne de arkadaş. Seninle birlikte kitap okuduk, d&n'ra gittik, kahveler içtik, sahil de sabahladık, omuzların da gezdim, sokaklar da bağırarak şarkılar söyledik. Teen Wolf'u tekrar tekrar izledik. Allison öldüğünde ben hep ağlarken sen hep bana sarıldın. Anadolu Kartalların da gözlerimizden kalpler çıkarak izledik f 16′ları, f 4′leri. Maçlarda boğazımız yırtılana kadar tezahürat yaptık. Aynı kulaklıktan şarkılar dinledik.

Muhteşem geçen 2 yılın ardından gittin. Hiç bir iz bırakmadan. Veda etmeden. Numaranı bile değiştirmiştin.
Çok ağladım. Hiç ağlamadığım kadar ağladım sen gittiğinde. Benden bu kadar kurtulmak istediğini benimle bir daha görüşmek istemediğini annenden öğrendiğim de bıraktım seni aramayı, annene sormayı.

Sonra tam 4 yıl. 4 yıl sonra döndün. Yanın da dünyalar güzeli bir kızla, elini tuttuğun dünyalar güzeli bir kızla. Beni görünce yüzünde ki gülümseme durdu ama yemin ederim gözlerin de ki ışık aynı kaldı, hiç değişmeyen ışık. Yüzümde tebessümle geçtim gittim yanından.

Acı geçmemişti, zaman geçirmemiş uyuşturmuştu. Acı olgunlaştırmıştı, ama tırnaklarımın avucuma battığı zamanki acı değil, bileklerimi kestiğim zaman ki acı değil, kalbimde ki beynimde ki acı, hıçkırarak ağlarken boğazımın ve gözlerimin acısı değil bedenime ağır gelen ruhumun acısı olgunlaştırmıştı.

Yanından geçerken parfümünün kokusunu aldım aynıydı. Değiştirmemişsin sana aldığım parfümü. Bizim hikayemiz de böyleydi balkonda ki aptal bi tebessümle başladı, dudaklarım kıvrılırken kalbimin acıdığı bir tebessümle bitti..

TUMBLR QUEENWhere stories live. Discover now