"Teknoloji ile aram çok iyidir, bu konuda birşey istersen emin ol sana yardımım dokunur." dedi.

"İyi, aklımda bulundururum." dedim.

Çocuk odamı incelemye başlamıştı, her tarafına bakıyordu. Bende bu süre zarfında çocuğa baktım. Yaşı en fazla 13 olabilirdi. Siyah saçlı, gözlüklü ve baktığın zaman aklına ilk bilgisayar kelimesini geleceği bir tipe sahipti.

Çocuk dönüp bana bakarak, "Neden odan tek kişilik? Ben Akademide her öğrencinin ikişerli odalarda kaldığını duymuştum." dedi merakla.

"Seni ilgilendirmez," dedim sertçe.

"Yoksa katil gibi birşey misin?" dedi heyecan dolu gözlerle.

"Öğrenmek ister misin?!" dedim, tehtikat bir bakış eşliğinde. Çocuk sözüm üzerine duraksadı.

Yaklaşık iki dakikanın ardından "Süren doldu," dedim duygusuzca.

"Biraz daha kalsam?" diye sordu.

"Hayır, işim var." dedi ve ayağı kalktım ve gidip kapıyı açtım.

Çocuk daha fazla diretmeden kapıdan çıktı ve bana bakarak "Dediğim gibi, teknoloji ile aram iyidir." dedi ve uzaklaştı.

Kapıyı kapatır kapatmaz dolabıma koştum ama daha kapağını açar açmaz kapı tekrar çalındı.

Cidden sonunda delireceğim, bırakmıyorlar ki kağıdı okuyayım. Dolabı tekrar kilitleyip kapıya yöneldim.

Kapıyı açıp kimin geldiğine baktım. "Amanda?!" cidden onu hiç beklemiyordum.

"Senle bir konu hakkında konuşmam gerekiyor, içeri girebilir miyim?" diye sordu.

"Elbette, içeri gel." dedim geriye çekilerek.

İçeri girer girmez "Neden burası tek kişilik?" diye sordu.

"Bayan Cassei istedi." dedim.

"Neden?" dedi ve sandalyeme oturdu.

"Biraz özel," dedim.

"Peki, eğer sonra anlatmak istersen dinlerim. Neyse konumuza dönelim. Austin ile ne zamandır birliktesiniz?" diye sordu.

"Ne?! O benim öğretmenim o kadar." dedim doğal bir tavırla.

"Austini tanırım, kesinlikle birliktesiniz. Benden çekinmene gerek yok. Şimdi bu konu benim için çok önemli, ne zamandır berabersiniz?" dedi ciddi bir tavırla.

"Aslına bakarsan sadece bir kez öpüştük, o kadar." dedim.

"Ne zaman oldu?" dedi ciddiyetini koruyarak.

Hafifçe gülümseyerek "Sen kapıyı çalmadan önce," dedim.

"İyi, demekki geç kalmamışım." dedi kendi kendine.

"Neye?" diye sordum.

"Bak Buria, Buria'ydı değil mi?" diye sordu, başımı evet dercesine sallayınca devam etti, "Austin duygularını her zaman mantığından önde tutan biridir. Eğer onu gerçekten sevmiyorsan hazır yol yakınken kendinden uzaklaştır, çünkü sana bir kez bağlanırsa bırakmaz. Sen bıraksan bile o her zaman peşinde olur. Bu yüzden iyi düşün, ya tam seveceksin ya da kendi yoluna gideceksin. Ortası yok." dedi ve ayağı kalktı.

"Nereye?" diye sordum kapıya yöneldiğini görünce.

"Austin annemlerin yanındaydı ama tahminimde yanılmıyorsam ki asla yanılmam, birazadan buraya gelir. Beni görmesini istemiyorum ve sen de söylemezsen sevinirim." dedi ve kapıyı açtı. Bende yolculamak için yanına gittim. Kapıyı kapatmak üzereyken "İyi düşün, tek seçim hakkın var." dedi ve gitti. Bir süre arkasından baktıktan sonra kapıyı kapattım ve birkaç dakika kendime gelmek için kapıya yaslanarak bekledim.

Kendimi toparlayınca gidip masanın üzerindeki diğer kitapları da gardolaba kilitledim, Austin gelecek olursa hangi kitapları okuduğumu bilmesini istemiyordum. Ardından kendimi yatağa atıp bu günümü düşündüm.

Ne kadar çok şey yaşamıştım. Gerçek ailemin kimler olduğunu öğrenmiştim, Druidler denen bir toplumun varlığını öğrenmiştim, daha bu sabah tanıştığım biriyle öpüşmüştüm, bir kitabın içine gizlenmiş bir kağıt bulmuştum ve bunların hepsini geldiğim geceyi saymazsak Akademide geçirdiğim ilk günümde yaşamıştım. Acaba bugün bitebilecek miydi?

Gözlerimi kapatım günün yorgunluğunu üstünden atmaya çalıştım, ama kapıdaki her kimse izin vermedi.

Bıkkınlıkla gidip kapıyı açtım. Gelen Austindi. Birşey söylemeden içeri girdi. Bende kapıyı kilitleyip yanına gittim.

Bana o can alıcı gülümsemesiyle bakarak, "Nasılsın?" dedi.

Omuz silkerek, "Galiba iyi," dedim. "Sen?" diye sordum.

"Harika," dedi ve gidip yatağımın kenarına oturdu. "Gelsene," dedi eliyle hafifçe yatağın üstüne vurarak.

Ama bu haksızlık, bir karar vermem gerekiyordu fakat bana zaman tanınmamıştı.

Ne kadar tereddüt etsemde Austin bana o kadar güzel bakarken onu kıramazdım, bu yüzden gidip yanına oturdum tabii araya mesafe koyarak.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra Austin, "Sana birşey söylemem gerek," dedi.

"Evet?" dedim teşvik etmek için.

"Seni ilk gördüğümde içimde anlayamadığım birşeyin uyandığını hissettim. Tüm gün gözümün önünden gitmedin. Biliyorum daha bu sabah tanıştık ama ben galiba seni seviyorum." dedi ve beklentiyle gözlerime baktı.

İşte elime bir fırsat vermişti, "Austin sevginin 'galiba' sı olmaz. Daha bugün seni ilk defa gördüm ki toplasan yarım saati geçmez. Bence bir süre bekleyelim ve duygularımızdan emin olalım." dedim kararlı bir sesle.

Bir süre gözlerimin içine baktı, içlerindeki kararlılığı görünce "Tamam," dedi ve ayağı kalktı. Kapıya yönelince ben de kalktım. Austin odadan çıkar çıkmaz kapıyı kilitledim.

Bir süre kapının önünde hiçbir şey düşünmeden dikildim. Ama birden aklıma gizlenmiş kağıt geldi.

Hemen gardolabıma koşup kağıdı çıkardım. Ve heyacanla kağıdı açtım...

Druid AkademisiKde žijí příběhy. Začni objevovat