Zoraki Evlilik -23

Start from the beginning
                                    

Meriç in arabası okulun içinde park halini alırken

"Artık bana da bir araba alsak ya."

"Neden?"

"Nasıl neden?"

"Basbaya, neden işte?"

"Ya işte ne bileyim arabam yok da o yüzden."

"Maşallah ayağını bastığın her araba sonunda hurdaya dönüyor."

"A-a benim ne suçum var?"

"Tamam ya.. Haftasonu ayarlarım bir araba. Da ben pazartesiye kadar ne yapacağım?"

"Oley be! Emm.. sende artık o pis kuzenini yanına git."

"Pis mis ayıp oluyo bak."

"Hiçte ayıp değil. Hıh!"

"Azra sakin olsan diyorum."

"Off tamam ya.. Neyse hadi inelim." Kapıyı açmış inecekken kolumu tutunca tekrar ona döndüm.

"Azra."

"Hı?"

"Şu çocuk varya, hani geçen üstüne düşen.."

"Burak mı?"

"Bak bak adını da biliyoruz!"

"Off Meriç! Söyle ne olmuş?"

"Yaklaşma yanına onun."

"Niye ki?"

"Bilmiyorum. Gözü hep üzerinde. Kıl oldum biraz."

"Tamam"

Arabadan indim ve kapıyı kapatıp yürümeye başladım. Kantinde bir masaya oturduk tan beş dakika sonra Meriç te önüme elinde iki tostla oturdu. Gülümseyip bana uzattığı Tostu alıp yemeye başladım. Biraz erken gelmiştik. Okul yeni yeni doluyordu.

Tostumu yerken düşünüyordum. Mesela Caner... Bu hafta çok az görmüştüm. Benim bildiğim Caner bu kadar çabuk pes etmezdi. Bilmiyorum. Onu o kadar iyi tanımıyorum aslında. Onun hakkında aklımda tek bir cümle vardı. Caner, bana takık olan çocuk... Sonra Ebru vardı. Her zamanki gibi yaptığını yapıp geri çekilmişti. Ama ona öyle birşey yapacağım ki... Ne Yapacağım dan ben bile bihaberim ama onu da kızlarla düşünürdük. Onun hafızamdaki cümlesi ise, Ebru, insanları mutsuz etmek için yaratılmış bir canlı. Ardından Burak... Gerçekten Meriç in dediği gibi beni mi izliyordu sürekli? Bilmiyorum ama iyi biri olduğunu düşünüyorum. Onu yeni tanıyorum ama yine onun için aklımda cümle, Burak, zor bulunan yardım sever bir çocuk. Bu cümleyi değiştirir veya değiştirmez. Ona kalmış...

Sabahtan beri olduğu gibi yine düşüncelere dalmıştım. Ta ki zil beni canlandırana kadar. Kafamı iki yana sallayıp tostun çöpüyle birlikte ayağa kalktım. Meriçe kalkmıştı. Çöpü çöp kutusuna attıktan sonra Meriçe döndüm.

"Hadisene.." Diye mırıldandığım da hafif güldü ve elimi tutup okula doğru yürümeye başladı. Gözlerimi devirip ona ayak uydurdum. Onun hakkında hala anlayamadığım şey ise, neden bu kadar sessiz oluşuydu. Gerçekten neden bu kadar sessizsin sen Meriç ya? Toplandığımızda falan da en sessiz oydu. Fikirlerini ara sıra söylüyordu. Ah cidden anlamıyorum.

Ne ara bizim sınıfın önüne geldik biz ya?

Meriç hafif eğilip dudaklarımdan öpünce, hafif gülümseyerek karşılık verdim. Seviyordum ya.. Bu gerçekti, soyut bir duygu olsa bile gerçekti işte.

Dudaklarımızı ayırıp, anlını anlıma dayadı ve

"Üç gece, sana sarıamayacağım, kokunla uyuyamayacağım, sabah gözlerimi açtığımda uyurken ki halini görmeyeceğim... Çok tohaf geliyor bana artık bunlar. Sanki olmazsa eksikmiş gibi. Ne yaptın sen bana ya?"

"Imm.. Seni sevdim desem."

"Ah Be Azra... İnsanda akıl bırakmıyorsun." Kafasını kaldırdı ve beni kollarıyla sarıp göğsüne yasladı. Gülümsedim. İkinci zil çalınca ondan ayrıldım ve

"Zil çaldı. Gitmemiz gerek."

"Malesef."

Gülerek "Git sene." Dediğimde güldü ve "Kovuyorsun yani.." Dedi.

"Aynen öyle."

"Gidiyorum bak."

"Git artık. Hoca geliyor."

"Tamam."

Gülerek sınıfa girdim ve sırama oturdum.

°•○●□■♤♡♢♧

Bitti canlar djxjx.

Bölüm biraz kısa olabilir. Bir önceki bölüme göre en azından. 1032 kelime civarı işte...

Bölüm Hakkında yorumlarınızı bekliyorum.

Sizi seviyorum... bye bye :D



+×÷=%_€£¥₩!@#$/^&*()-'":;,?

Zoraki EvlilikWhere stories live. Discover now