"Tabiki seni dinliyorum "

Utancımdan parmaklarım ile oynarken kafamı önüme eğdim.

"Ş-şey ... yani ... S-sehun iy-iyi mi ? "

Korkarak kafamı kaldırdığım da çocuğun iki elinin de yumruk olduğunu farkettim. O kadar sert sıkıyordu ki parmak boğumları beyazlamıştı.Gözlerim benden izinsiz mükemmel yüze odaklandığında istemsizce geriye doğru kaymıştım.

Yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. Neden bu kadar sinirlendiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu

"Sen akıllanmayacak mısın ?!"

Aniden bağırınca korkup geriye kaçtım. Gözlerim benden izinsiz dolmaya başlamıştı bile. Kolumu tutup sarstığında gözlerime dolan yaşlar akmaya başlamıştı. Deli gibi sarmaya devam ederken aynı zamanda asla akıllanmayacagım, çok saf olduğum ,Sehun'un bana daha çok şey yapacağı ... ve buna benzer şeylerle ilgili bağırıyordu. Akan yaşlara eş olarak hıçkırıklarım ve tıkanan nefesim eklenirken aniden beni sarsan çocuğun ellerinden çekilmiştim. Buğulu gözlerim arkasından Yixing'i gördüğümde kollarımı hızla ona sarıp ağlamaya göğsünde devam etmiştim. Arkamdan az önce mutfağa gelen çocuğun sesini duysamda kafamı kaldırmadım. Nefesim kesilirken ayaklarımın beni daha fazla taşıyacagından emin değildim .Ve kısa , çok kısa bir süre sonra dizlerim üzerine çökmüştüm. Yixing benimle birlikte çökerken saçlarımı okşayıp sakinleştirmeye çalışıyordu .

"Wufan! Ona bir şey oluyor yardım edin! Luhan? Lanet olsun Luhan?! "

Buna benzer bir kriz sadece bir kez Tao'nun yanında olmuştu. O zaman hastaneye gitmek için çok fazla zorlamıştı ama onu dinleyip gitmemiştim. Pişmanmıyım? Evet deli gibi.

Yanıma sertçe çöken bedene dönüp bakmak istemiştim ama bedenim felç olmuş gibi hareket etmiyordu. Kesik kesik ve hırıltılı bir şekilde almaya çalıştığım nefeslerim ise bedenimi ve kalbimi parçalıyormuş gibi bir acı vermeye başlayınca artık nefes almak için uğraşmayı bırakmıştım. Yüzüme yerleşen gülümseme ile içimden fısıldadım.

' Seni seviyorum sehun '

◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇
~ Sehun ~

Ben Sehun.

Oh sehun.

Her zaman olduğu gibi yine Luhan'ın gelmesini bekliyordum. 4 yıldır olduğu gibi zilin çalmasına 7 dakika kala gelmişti. Gözleri hızla bahçede gezerken beni gördüğü anda korku tüm yüzüne yayılmıştı. Hızla kalabalığın arasına girmişti 0. Kendi kendime sırıtıp onun olduğu yere doğru yürüdüm. Tam arkasında durduğumda beni farketmemişti. Gözleri kapalıyken başı öne eğikti. Kimsenin bakmadığına emin olduğumda ensesine yaklaşıp kokusunu içime çektim. Sıcak nefesimi özellikle ensesine üflediğimde ürpermişti. Dönüp bakmasını beklemeden hızla bileğinden tutup peşimden sürüklemeye başladım. Her zaman olan şeyler bu günde olacaktı.

Arka bahçeye geldiğimizde kolunu bırakıp sertçe duvara ittim. Kafasını duvara çarpmıştı. Beklemeden yüzüne sertçe yumruk attığımda yere düşmüştü. Sert tekmelerimi atmaya başlarken masum geyiğim kendini korumak için uğraşmıyordu bile. Hızla yanına diz çöküp yakalarından tutup tekrar vurdum.

"Benden kaçamayacağını ögrenmen için seni öldürmem mi gerek piç?! "

Cevap vermeyince tekrar yumruk atmak için elimi kaldırmıştım ama bileğimi tutan sert ve sıcak el ile yarım kalmıştı .

Jongin bana sertçe vurmaya başlarken öylece tepki vermeden durdum. Olması gereken buydu. Birinin beni durdurması gerekiyordu ve bunu yapanın abim olması önemli değildi.

Luhan'ın yanındaki yerimi alırken gözlerimi kapatıp gülümsedim. Tekrar gözlerimi açtığımda titreyen elleri ve bacakları ile Luhan'ın önümde durduğunu farkettim. O minik bedeni ile beni korumaya çalışıyordu.

"O senin canını yakarken sen kendini ona siper ediyorsun! O seni haketmiyor 0! Lanet olsun Luhan neden bunu yapıyorsun ?!"

Evet ben onun gibi bir meleği haketmiyordum.

Yavaşca ayağıya kalkarken ağzındaki kanı tükürmüştü. O an orada ölmeyi dilemiştim.

"O-onu ... Onu se-seviyorum "

Gözlerimi sıkıca kapatırken akmaya hazır yaşlardan birisi yanağımdan yuvarlanmıştı .

Luhan tökezlediğinde Jongin hızla belinden tutmuştu.

"Onun sevgisini haketmiyorsun Oh Sehun"

Luhan Jongin'in kolları arasına yığıldığında dişlerimi sıkmıştım.

"Umarım seni çok hırpalamamışımdır"

Bir elimle anlımdan akan kanı diğeri ilede dudağımdaki kanı silmiş ve ayağıya kalkmıştım.Luhan'ı Jongin'in kucağından alırken cevap verdim.

"Hakettim... hatta azdı bile yaptın  bir kaç kemiğimi kırmalıydın"

Jongin'in yüzündeki piç gülüşünü görmezden gelerek kucağımdaki minik beden ile arka kapıda bizi bekleyen Kris'in yanına gittim.Açık kapıdan arka koltuğa binip Luhan'ı göğsüme yasladım. Bedeni kucağıma yerleşirken ağzından acı dolu bir inleme çıkmıştı. Gözlerimi
kapatıp kendime lanetler okurken araba hareket etmişti bile.

"Sehun buna bir son vermelisin"

Kris'in sesi ile gözlerimi aralayıp derince iç çektim. Evet, buna bir son vermeliydim .

"Biliyorum Wu. Vereceğim ama şimdi değil "

"Sana güveniyorum "

Hafif bir şekilde gülümseyip dudaklarımı Luhan'ın anlına bastırdım ve tekrar gözlerimi kapattım . Huzurun ta kendisiydi Luhan ve ben meleğimi ne olursa olursun bundan sonra incitmeyecektim...

Devamı gelecek ...♡

I'm your'sWhere stories live. Discover now