KİLİTLİ ODA

81.5K 2.5K 300
                                    

        ELİF'TEN

   En sonki otel kavgamızdan sonra bizi apar topar odalarımıza yerleştirdiler. Hayır anlamıyordum ki sanki kaçacaktık. Hadi kaçtık diyelim sanki bulamayacaklardı. Koskoca aşiret bizim gibi zararsız küçük bir aileyi mi yakalayamayacaktı. Hıh işte ben buna gülerim.

      Çıkış yolu olmadığını anladığımda yatağın yanında duran sırt çantamı aldım. İçinden pijamalarımı diş fırçamı ve yüzümü yıkamak için kullandığım sabunu çıkardım. E ben şimdi banyoyu nasıl bulacaktım ki? Neyse diye düşündüm kendi kendime. Elbet birine sorarım. Kimse olmasa da kendim geze geze bulurum artık. Çantadan çıkarttıklarımı da alarak tam dışarı bir adım atmıştım ki birine -hatta bu insan olmazdı- çarpmamla nefesim kesildi.

      Şaşkınlıkla kafamı kaldırıp baktığımda koyu kahve gözlerle karşılaşmam bir oldu. Oha diye bağırdı resmen  iç sesim. Evet bu gerçekten de insan olamaz diye düşündüm. Çoook yakışıklıydı. Gözleri gibi dağınık koyu kahve saçları vardı. Küçük burnu ve dolgun pespembe dudakları da onlara eşlik ediyordu. Üstünde beyaz tişört ve siyah bir eşofman altı vardı.  Ağzımdan kekelememe engel olmadığım bir şekilde

    " pa - pardon "
 
    Sözcükleri çıktı. Artık yukarı bakmaktan boynum ağrıdığı için kafamı usulca göğüslerine indirdim. Beyaz tişörtünden görünen  kaslara baktım .  Ohh mübarek tatlıcı dükkanı dedi yine geveze iç sesim. Baklavalarda yanii ufff. Ne diyorum ben ya kendine gel Elif. Ee  böyle de kaslarını dikizliyorum sanar. Napayım ama 1.70 lik boyumla onun ancak göğüsüne geliyordum. Yukarı bakmaktan da boynum ağrımıştı.

     " Dikkat et  biraz."
 
    Dedi içimi üşüten buz gibi bir sesle.
Sinirle kafamı kaldırdım ve tam gözlerinin içine bakarak dişlerimin arasından konuştum. Sinirlenmiştim.

    " Sen bana çarptım!"

    " Neyse ne çekil önümden de geçeyim."

    Sakin ol Elif sakin. Sakin. Kızacak bir şey yok. Sakin. Derin derin nefesler aldım ve sakinleştikten sonra ifadesiz bir sesle

     " Banyonun yerini söyle bari. " dedim.

    O da aynı umursamaz sesle

    " Koridorun sonunda  . "  dedi.

   Teşekkür etme gereği duymadan onun gittiğin yönün tersine doğru hareket etmeye başladım. Ne yani bir de teşekkür mü edecektim. O bana çarpıp bir özür bile dilememişti. Üstüne hatam olmadığı halde ben  Özür dilemiştim. Salak Elif salak.

      Banyoyu bulup işimi hallettikten sonra odama geri geldim ve kendimi yatağa bıraktım. Acaba evleneceğim adam bu olabilir miydi? Belki de. Bilmiyordum. Ama  böyle bir öküzle hayatımı birleştirmek istemiyordum. Düşünmekten sıkılan beynim bana uyumam için baskı yapıyorduve ben de onu dinleyip gözlerimi kapattım.

*

    Sabah uyandığımda saat yedi buçuktu. Tabi ki alarmla uyanmıştım. Annem bana buraların insanlarının erken kalktığını ve herkesin de erken kalkmasını istediklerini söyledi.  Ben de bu yüzden erken kalktım. Bana verdikleri odada banyo olmadığı için --ki zaten benim odamda da olmadığı için sorun yoktu -  altımda siyah eşofmanlarım Üstümde de yanımda çok fazla kıyafet olmadığı için dün giydiğim tişört vardı. Böyle banyoya kadar gitsem sorun olmazdı heralde. Çantamdan dar paça bir kot pantolon üstüne de yine beyaz üstüne inglizce  yazılar bulunan bir tişört almıştım . Ayağına beyaz konverslerimi giyecektim. Elimde yine kıyafetlerim , diş fırçam ve sabunumla banyoya giderken bilin bakalım kiminle karşılaştım. Dünkü hanzoyla. O da odasından çıkıyordu. Ama benim aksime jilet gibiydi. Doğrusu siyah takım elbisesi ve beyaz gömleğiyle çok yakışıklı olmuştu. Saçlarını da güzelce taramıştı. Saçlarındaki hafif dalga ona çok hoş bir hava katıyordu.

İZMİRLİ ( TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin