35.Bölüm 1.Part

3.7K 315 26
                                    


Bölüm Şarkısı: Baby Blue - Bump

Alex'in ne söyleyeceğini merakla beklerken O bana daha çok yaklaşıp alnını alnıma yasladı. Sadece dudaklarından çıkacak cümleye odaklanmıştım. Alex gözlerini iki saniye kapatıp açtı ve yutkundu.


''Sonsuzum ol.'' Söylediği şeyi zihnim tekrarlayıp dururken bir şey söylemeden Alex'e bakmaya devam ettim. Konuşması gerekiyordu. Benim konuşmayacağımı fark ettiğinde öyle de yaptı.


''Benimle ol, benim ol. Kimse yaklaşamasın artık sana. Ne kadar göstermesem de kıskanıyorum işte. Sana benden daha yakın olmaya çalışanları gördüğümde deliriyorum ama seni üzmemek için bir şey yapmıyorum. Biliyorum üzülürsün.''


Alnını alnından çekip yüzümü avuçlarının içine aldı. Gözlerini gözlerine hapsetti. ''Evlen benimle.''


O konuşmasından sonra elbette bunu tahmin etmiştim sadece böyle bir şey imkansızdı. İkimizde lise öğrencisiydik, her ne kadar savaştan sonra gitmesekde. Sahi acaba lise ne olmuştu?


Dudaklarımı ıslatıp Alex'in ellerinin üzerine ellerimi yerleştirdim. ''Alex biliyorsun bizim okulumuz var. Ayrıca bunun için çok erken. Ayrı eve çıkmamız beraber bir şeylere başlamak için genciz.''


Dişlerini göstererek gülümsedi. ''Ah benim şapşal sevgilim. Sana resmi yollardan evlenelim aynı evde yaşayalım demiyorum. Bizim neyimiz normal ki evliliğimiz normal olsun. Hem dediğin gibi ona daha çok var. Biz kurtlara özgü evleneceğiz.''


İki kaşım istemsizce havaya kalktı. ''Kurtlara özgü?''


''Bir tür bağlılık yemini. Kurtlara özgü bir törenle ruhlarımız birbirine bağlanır. Bağlanmak mecaz anlamda değil. Mesela sen ne hissedersen aynısını hissederim. Canım acırsa canım acır. İzin verdiğimiz taktirde birbirimizin düşüncelerini anlayabiliriz. İki beden tek ruh.''


Alex gözlerini gözlerimden kaçırıp yutkunduğunda söylemek istediği başka bir şey daha olduğunu anlamıştım. ''Başka bir şey var mı? Bilmediğim.''


Kafasını aşağı yukarı salladı. ''Her şeyi kabul etsen bile bu söyleyeceğimden sonra ertmeyeceğine neredeyse eminim.'' Elinin üzerindeki elimi çekip çenesini kavradım. Şimdi tamamen gözlerine bakabiliyordum.


''Söyle Alex.''


''Birimiz ölürse diğerimiz de ölür.'' Çenesindeki elim düşünce onunda yanaklarımdaki eli aşağıya sarktı. Gözlerindeki az önce olan pırıltıların sönmesine an ve an şahit oldum.


Onu seviyordum. Peki ne düşünüyordum? Neden bu kadar şaşırmıştım? Alex sessizliğimden cevabımın olumsuz olduğunu çıkarmış olacak ki arkasını dönüp az önceki koltuğa ilerledi. Masanın üzerine koyduğu cep telefonunu alıp arka cebine yerleştirdiğinde ben hala olduğum yerde duruyordum.


Önümde iki seçenek vardı. Bu kadar zor olmaması lazımdı. Evet veya hayır. Tek kelime. Birbirimizi seviyorduk. Bunda yanlış bir şey yoktu ki ama birimiz ölürse diğerimiz de ölecekti. Kafamı karıştıran tek nokta buydu.


''Hadi gidelim.'' Alex kapıya yaklaşırken bir cevap vermem gerektiğinin farkındaydım. Ya evet diyecek ve onunla sonsuza kadar beraber olacaktım. Ya da hayır diyecektim ve eskisi gibi yaşamımıza geri dönecektik. Elbette Alex'in kırgınlığı olurdu ama atlatırdık sanırım.


Alex'in çıkışa iyice yaklaştığını fark ettiğimde ona doğru bir adım atıp bağırdım. ''Alex!''


Başını bana çevirip soran gözlerle baktığında gülümseyip ona doğru koştum. Cevabını biliyordum. Çoktan karar vermiştim sadece bunu kendime kanıtlamam gerekiyordu. Sarılmamı beklemediği için bir adım gerilerken kollarımı ona daha çok sarıp kulağına eğildim.


KIRIK BEYAZ  2Donde viven las historias. Descúbrelo ahora