3-cü bölüm

75 10 8
                                        

Hikayemin 3 cü bölümü ile karşınızdayım! Umarım beğenirsiniz! Lütfen fikirlerini eleştirilerini yazmayı, bol yorum yapmayı, beğenirseniz de yıldıza basmayı unutmayın! Seviliyorsunuzzz!!!!
💜

Yaklaşık iki saat süren uçuşun ardından Mardin Havalimanı'na iniş yaptım. Uçağın camından dışarı baktığımda gördüğüm manzara, içimi hem ürküttü hem de merakla doldurdu. Sarı, kahverengi ve toprak tonlarının hâkim olduğu bu şehir, bana yabancı ama bir o kadar da büyüleyici gelmişti.

Telefonumu açtığımda babamdan gelen mesajı gördüm:
"İndiğinde mutlaka mesaj at. Merak ederim."
Gülümsedim. Babam, her zaman olduğu gibi yine beni en çok düşünen kişiydi.

Valizimi alıp dışarı çıktım. Hastane yönetimi, daha önce bana lojmanın açık adresini ve konum bilgisini WhatsApp üzerinden göndermişti. Hemen bir taksiye yöneldim. Sıradaki taksinin camını tıklattım.
"Sürücü Bey, bu adrese gidebilir miyiz?" diyerek telefonu uzattım.

Taksici başını salladı. "Tabii ki, hemşire hanım. Hastanenin lojmanları buraya biraz uzak ama adresi biliyorum," dedi.

Aklına doğup büyüdüğü, arkasında bıraktığı şehir geldi... İzmir. Orada bıraktığı hatıralar, babasının vedadaki duygusal bakışı.
Ah, evet! Babasını aramalıydı. Uçaktan inince arayacağına dair söz vermişti.

Hemen rehbere girip "Babam🤍" kişisini aradı. İkinci çalışta telefon hemen açıldı. Babasının sesini duyduğu anda gözleri doldu. Onu şimdiden özlemişti.

- Prensesim, nasılsın? Neredesin? - dedi babası.

- Babam, iyiyim, sen nasılsın? Yoldayım. - diye bir çırpıda söyledim
- Tamam kızım, anladım. Şu an nereye gidiyorsun peki?

- Şu an, hastane çalışanlarının kalması için ayrılan özel lojmanlara gidiyorum. Ama orada kalmayı düşünmüyorum. Yarın kendime uygun bir ev bakacağım. Sonra da gidip hastaneye evraklarımı teslim edeceğim. İlk önce şu yorgunluğu üstümden atmam lazım ama...

- Anladım, prensesim. O zaman kap-
- Babam... Annem bir şey dedi mi? Hiç sordu mu beni? - diye sözünü kestim.

Babamın sıkıntılı nefesini duydum.

- Sormaz olur mu, babam? Tabii ki sordu. Konuşup konuşmadığımızı merak etti. Şimdi hatta senin uçaktan indiğini haber vereceğim. Şimdi sen lojmana git, dinlen. Akşam konuşuruz, prensesim.

- Peki, - diyerek telefonu kapattım.

"Annem beni merak etmiş..."
Babamın bu sözleri kalbime ince bir sızı gibi dokundu.
Ama sonra düşündüm... Gerçekten merak etmiş miydi?
Beni yıllardır görmezden gelen, sevgisinden bir damla bile göstermeyen o kadının merakı...
Hayır, pek mümkün değildi.
Babam, sadece üzülmeyeyim diye söyledi bunu.
Beyaz bir yalan...
Ama ben, o yalana bile tutunmaya çalışıyordum.

Mahru'yu düşüncelerinden ayıran, sürücünün sesi oldu:

" Lojmana geldik, inebilirsiniz."

"Teşekkür ederim."

Arabanın kapısını açıp dışarı adım attım. Şoför çok genç sayılmazdı; 35'in üzerinde olduğu belliydi. Sakin, ağırbaşlı bir hali vardı. Konuşma tarzı güven vericiydi.

Yaklaşık kırk dakikalık bir yolculuktan sonra lojmanlara ulaştık. Sade ama düzenli yapılardı. Taksi ücretini ödeyip teşekkür ettim. Elimdeki valizle binaya yöneldim. Daha önce verilen daire numarasını hatırlayıp asansöre bindim.

Kapının üzerindeki numarayı görünce derinden nefes aldım: 13B.
Zili çaldım.

Kapı açılır açılmaz, esmer, dağınık topuzlu bir kızla göz göze geldim.

Barut ve GülWhere stories live. Discover now