Özel bölüm 6 "Yorucu gün"

5.2K 291 19
                                    

Verilmesi gereken kararlar tekrar çevremizi kuşatmıştı. Fazla düşünerek kesin bir sonuca mı varmalıydık yoksa ani kararlarımıza güvenip yola devam mı etmeliydik? Bunu kendimize sorarken bile aslında bir karar veremiyorduk. Şu an Yeşim'in içine düştüğü durum da buna benziyordu. Serkan ani kararlara güvenip evlenmeyi kafasına koymuştu. Sevdiği kadının elinden alınmaması için tek çare olarak bunu görmüştü belki de. Yeşim ise hızlı hareket etmek istemeyen taraftı. Onun için evlilik hemen çöpe atılacak bir şey değildi ve buna hazır olmadığını ben de onun kadar iyi biliyordum. Hem ne olursa olsun Yeşim babasına çok bağlıydı onu kıracak bir hareket yapmazdı.

Bütün bu olanların sonucunda günümüz yeniden romantik komedi filminden fırlamış gibi oldu. Sakin sessiz bir gün geçirememek üzerine lanetlenmiş olabileceğimiz konusunda ciddi ciddi düşünmeye başlamıştım. Sanki en yakın arkadaşlarımın tartışmasını değil de futbol programı sunan ama birbirlerine zıt fikirlerle boğuşan iki yorumcuyu seyrediyordum. Böyle saçma bir benzetmenin sebebi Poyraz'la birlikte izlemek zorunda kaldığım spor programlarıydı. Her ailede olduğu gibi bizim de kumanda kavgalarımız vazgeçilmezdi. Yine de neredeyse her akşam Yeşim ve Serkan bizde oldukları için televizyona gerek kalmıyordu.

Yarım saattir nikah dairesinin önünde nöbet tutuyorduk. Yeşim ne kadar ısrar etse de Serkan onu arabaya sırtında taşıyarak zorla bindirmiş ve buraya getirebilmişti. İlk ikisinin arasına girmeyi denesek bile gücümüz yetmemişti. Bunun üzerine Yavuz Dolunay'ı evine götürme bahanesiyle bu delilerin arasından kaçmıştı. İyi yapmıştı valla. Biz de Poyraz'la onların on metre uzağında bir bankta oturmuş olayın çözülmesini bekliyorduk. Karışsak ayrı bir dert, karışmasak ayrı bir dertti sanırım. Poyraz daha fazla sabredemeyip ayağa kalktı.

''Yeter lan yeter. Mahalle karılarına döndüm iyice. Gel Rüyam bu saçma işe bir son vermezsek kafayı sıyıracağım.''

O, hızla yanlarına doğru yürürken bende arkasından onun büyük adımlarına yetişmeye çalışıyordum. Yanlarına gelince bir kaç saniyeliğine de olsa susmayı başarmışlardı. Poyraz'dan önce belki arayı yumuşatabilirim umuduyla konuşmaya başladım.

''Serkan ne oluyor?''

''Yengecim, arkadaşın Yeşim Hanım Berke şerefsizini çok sevmiş sanırım.''

Serkan burnundan soluyordu resmen. Yeşim'se kırgın gözlerle Serkan'a bakıyordu.

''O nasıl söz Serkan saçmalama artık sende.''

''Haksız mıyım? Neden bu kadar zor bir nikah kıymak öyleyse.''

Yeşim bu lafların altında kalır mı? Asla. Biz ağzımızı açmadan o bağırarak konuşmaya başladı.

''Serkan sen nasıl bir odunsun ya. Öyle şak diye nikah mı kıyılır? Ben bu yaşta ev-len-mem.''

Son cümlesini söyledikten sonra bana kaçamak bakışlar atmayı da ihmal etmedi. Bizim durumumuz daha farklı olduğu için alınmamıştım. Ardından Poyraz son sözü söyledi. 

''Yeter! Cidden abarttınız. Serkan sinirle düşünmeden etmeden adım atma. Git evine otur kafanı toparla biraz.''

''Yeşim'i o eve göndermem abi.''

''Tamam Yeşim bizde koçum. Hadi biraz ayrı kalın.''

Poyraz'ın lafının üstüne laf söylemeyip onayladılar. Poyraz'ın şu ağır abi havasını bile bir ayrı seviyordum. Serkan az önce hiç kavga etmemişler gibi kollarını Yeşim'e doladı. Yeşim ne kadar atarlı durmaya çalışsa da oda dayanamayıp sarıldı. Aklı Yeşim'de kalacaktı ama diğer türlü birbirlerini yiyip duracaklardı. Böylesi daha iyiydi onlar için.  Poyraz sıkıntıyla nefesini dışarı verip konuşmaya başladı.

Minik HırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin