&1&

25.1K 882 48
                                    

*Düzenlendi* 

Alexandra McLean

Ben Alexandra Cassandra McLean, 17 yaşındayım. Aslında bu günden itibaren artık 17 yaşında olmayacağım. Bugün benim doğum günüm. Pek bir kimsenin hatırlayacağını sanmıyorum. Ailem, benimle en son 7 yaşında okula başlarken ilgilenmişlerdi, o günden sonra benimle konuşmamaya başladılar, arkadaşlarımsa çok fazla değil. Sadece birkaç tane var ki onların da umurunda olmadığıma neredeyse eminim. Ailemin tek işi, kardeşim Alice. Ben hiç evde olmamışım gibi davranıyorlar ve sanırım Alice benden nefret ediyor. Onunla daha önce defalarca konuşmaya çalıştım ama her seferinde beni kovuyor. Kız kardeşim olmasına ve aynı evde yaşamamıza rağmen, onun hakkında bildiğim tek şey 14 yaşında olduğu. Ailem zengin ama benimle ilgilenmedikten sonra bunun çok önemi yok.

Derin bir nefes aldım ve kalkmadan önce kafamdaki düşüncelerimi kovdum. Okul saati gelmişti. Okulum özel okul olduğu için serbest kıyafetle gitmek gibi bir ayrıcalığımız vardı. Dolabımın karşısına geçtim. Altıma pembe şortumu ve üzerinde bir şeyler yazan t-şortumu giydim. Genelde makyaj yapmazdım. Bu tür şeylere aşırı önem veren birisi değilim. Ama bu gün öylesine bir gün değil. Bu gün benim doğum günüm. Onun için makyaj yapacağım. Aynanın başına geçtim, gözüme basit bir makyaj yaptıktan sonra, çilekli rujumdan sürdüm. Evet, bu kadar, doğal olmayı seviyorum.

Çantamı aldım ve beni takmayan aileme bir şey söyleme ihtiyacı hissetmeden okula gittim. Okula girer girmez tüm gözler bana dönmedi tabi ki. Gerçek dünyada yaşıyoruz, basit bir lise dizisinde değil. Bizim grubun yani olan 3-5 arkadaşımın yanına gittim. Lucy, arkasında bir şey saklıyordu. Hatırlamadığına eminim, ama sakladığı şey ne olabilir ki? Heyecanla konuşmaya başladı,

"Unuttum sandın değil mi? Sence ben unutur muyum hiç? Al bakalım küçük bir şey ama idare et, artık." Dedi. Şaşkınlıkla,

"Hatırladığına inanamıyorum."dedim ve ona sarıldım. Kocaman gülümsedi. Bu kızı gerçekten seviyorum. Bu olay, okulda yaşadığım en heyecan verici olaydı. Bütün bir okul günü boyunca başka hiç bir şey olmadı. Eve geldim ve televizyon izlemeye başladım. Bir saat geçmemişti ki annem, babam ve Alice eve geldiler. Tabi ki her yıl olduğu gibi hiç biri doğum günümü takmamış, hatta yüzüme bile bakmadan yanımdan geçip gitmişlerdi. Alışkın olduğum bir görüntü olduğu için bunu hiç umursamadım.

Hiç kimsenin konuşmadığı sakin ve aşırı sıkıcı bir akşam yemeğinden sonra odama çıkmaya karar verdim. Köşede duran müzik setinden sevdiğim radyo kanallarından birini açtım ve çalışma masamın başına geçtim. Genel olarak sınıfım gürültülü olduğu için, müzik ve ya herhangi bir ses olmadan çalışmama adapte olamazdım. Bu yüzden ne zaman bir şeyler üzerinde çalışacak olsam, müzik setim açık olurdu. Verilen ödevlerden başladım ve canım sıkılıp dersten bunalıncaya kadar ders çalıştım. En sonunda sıkıldığımda ve Lucy'nin hediyesi aklıma geldiğinde test kitabımı kapattım. Birkaç saniye olduğum yerde boş bir noktaya bakarak zihnimi dinlendirdim. Bu en etkili yöntemlerden biriydi. Ardından kalktım ve çantamdan Lucy'nin bana verdiği hediyeyi aldım.

Kendisinin de dediği gibi küçük bir kutuydu ama benim için kutunun büyüklüğünden çok beni düşünmesi önemliydi. Bu yüzden bunu önemsemeden kutuyu açtım ve içindeki hediyeyi çıkardım. Basit ama aynı zamanda çok zarif bir kolyeydi hediyesi. Bir melek elinde küçük bir kalp tutuyordu. Melek küçüklüğümden beri sevdiğim figürlerden biriydi, bu yüzden bu hediyeyi çok sevmiştim. Yarın bunun için tekrar teşekkür etmem gerekecekti, kolyeyi boynuma taktım. Telefonumun ön kamerasından nasıl olduğuna bakarken gözüm saate çarptı. Fark etmemiştim ama biraz geç bir saat olmuştu ve eğer biraz daha oturursam, okula geç kalacaktım. Bu yüzden vakit kaybetmeden etrafı topladım ve müzik setini kapatarak uykuya daldım. 

Kehanet; Melez Prenses (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin