1.5. Quidquid Erit, Erit

Start from the beginning
                                        

Haplarımı ağzıma atıp sanki ilk kez içiyormuş gibi suyla bile zorlanarak yuttuğum sırada kapı zilini duydum.

Hypatia anında kulaklarını geriye doğru katlayıp kocaman açtığı gözleriyle kapıya doğru baktı. Misafirlerden nefret ederdi.

Verda'yı ve teyzemi çok seviyordu. Muhtemelen Verda ona her geldiğinde benden gizlice ödül maması verdiği için kalbini çabucak kazanmıştı.

Ancak Emir'den nefret ediyordu. Her erkekten delice korkuyordu. Onu eve almadan evvel sokakta başına her ne gelmişse, hiçbir erkeğin yanına iki metreden öte yanaştığına şahit olmamıştım.

Ağzımda biriktirdiğim suyu yutarken kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledim. Rahat, keyifli ve dertsiz bir film gecesi... Daha iyisini isteyemezdim.

"Hoşgeldiniz çiçeklerim." Kenarı çekilip ellerinde poşetlerle içeri girmeleri için bekledim.

"Hoşbulduk. Ay... Hava nasıl soğuk, Bade... Kaba etim dondu."

Verda'nın dediğine takılmadan evvel gözlerim poşetlere kilitlendi. "Bir kez eliniz boş gelseniz ne olur? Gerçekten nefret ediyorum sürekli bir şeyler almanızdan."

"Aman aman." Emir alaycı bir ses çıkarıp mutfak tezgahına doğru ilerledi. "Sevsinler senin nefretini."

"Şu an hiç uğraşamam seninle." Dedi Verda aynı şekilde Emir'i takip ederken.

Kapıyı kapatıp onları takip edeceğim sırada mutfağa bağlı olan oturma alanından, adeta yere yapışmış halde hızla koşarak odama doğru giden Hypatia ile az kalsın çarpışacaktım.

"Bu kedi salak." Dedi Emir poşetlerin içindekileri tezgaha çıkarırken. "Kaç yıldır şu eve girip çıkıyorum, hala bana alışamadı."

"Sanki alışsın diye çaba mı harcadın?" Verda kabanını çıkarırken Emir'e gözlerini kocaman açtı. "Bak, beni seviyor."

"Çünkü seni sevmeyen ölsün." Diye abartılı bir sesle haykırdığım sırada hala tezgahta uğraşan Emir'e doğru yürüdüm. "Yine ne aldınız siz?"

"Bolca bira ve tuzlu fıstık."

"Senin şu içtiğin şeyi bulalım diye üç market gezdik." Yanımıza gelen Verda açık saçlarına yeterince katlanmış olacak ki, bileğindeki tokayla saçlarını bağlamaya koyuldu. "Ve yol boyunca hangi filmi izleyeceğimiz hakkında kavga ettik."

"Kavgayı kim kazandı?"

Verda garip, sahte ve epey tatlı bir kahkaha attı. "Ben."

"Alacakaranlık izleyecekmişiz, Bade." Dedi Emir, dudaklarına gördüğüm en zorlama gülüşü oturttu. "Alacakaranlık."

Kahkaha attım. Dolu dolu, kendimden geçmeli bir kahkaha.

"Bak." Dedi eliyle beni işaret ederek. "Bade bunu yalnızca gülünç buldu. İkiye birsin."

"Gülünç mü buldu?" Verda iki elini iki yana açıp bana doğru döndü. "Ne olduğunu biliyorum, Bade."

Birden ikimiz de ciddileştik. Ne Verda gülüyordu, ne de ben. "Söyle." Dedim sessizce. "Yüksek sesle söyle."

Emir birden ikimizin ciddiyetine zerre anlam verememiş bir şekilde bakakaldı. Gözleri bir Verda'ya, bir bana kayıyordu.

"Vampir." Dedi Verda, hala koruduğu o ciddiyetinden hiçbir şey kaybetmemişti.

Önce ben kıkırdadım. Ardından Verda. Emir'in o şaşkın bakışlarının altında Verda peş peşe, bildiği bütün replikleri sıralamaya başladı.

Yıkım Güncesi Where stories live. Discover now