Kelebek Etkisi 2 - 21. Bölüm

489 59 19
                                    

ELİF

Karargâh ve evim arasındaki zaman trafiksiz bile olsa bir saati bulması gereken uzaklıktaydı. Fakat seçtiğim gece mavisi Bugatti Veyron ve Demir'in kullanış biçimiyle bu zaman yarı yarıya düşmüştü. Eve girip hazırlanmam ise kazandığımız zamanı fazlasıyla kaybettirmek üzereydi. Amacım sadece bacaklarımı gizleyecek bir kıyafet seçmek ve bedenimden çekilen kan yanaklarıma pompalanmış gibi aldatıcı bir makyaj yapmaktı. İlki kolaydı. Fakat makyaj konusundaki yetersizliğim sürekli silip yeniden başlamama neden oluyordu ve bize asıl zaman kaybettiren bu beceriksizliğimdi.

Makyaj temizleme suyunu elimde ayran çalkalar gibi sallarken odamın kapısının tıklatıldığını duydum. Açık olan kapıyı çalma nezaketinde bulunan birini fazlasıyla bekletmiştim.

"Sadece beş dakika!"

Demir hala başını içeri doğru uzatmamıştı ve açıkçası gözümdeki eyelineri silerken bunu yapmamış olması ikinci bir minnettarlık nedenimdi. Aynadaki pandalaşmaya başlayan göz kapaklarıma bakarken "Kahretsin!" diye fısıldadım. Siyahlığı neredeyse her yerime bulaştırmıştım ve bu sadece gözlerimi değil tüm makyajımı temizlemem anlamına geliyordu. Artık zaman kaybını geçmiştim. Cildim aşırı acımaya başlamıştı ve yüzüm fondötenin bile kapatamadığı bir kırmızılıkla alev alev yanıyordu.

"Sorun ne?"

Elimdeki pamuğu atıp yenisini hazırlarken "Hiçbir şey," dedim. Kendimin bile kendine inanmadığını daha güzel bir ses tonuyla anlatamazdım ama odaklanacağım daha önemli şeyler olduğu için üzerinde durmadım. Temizleme suyunu pamuğa dökmek için hızla ters çevirdiğim sırada nasıl olduysa elimden kaydı ve büyük bir gürültüyle yere düştü.

"Siktir!"

Patlamadığına şükretsem de yuvarlanan şişenin peşinden gidecek olmam sinirimi bozuyordu. Neden bir aksilik peşine alayını sürüklerdi ki. Bıkkınlıkla ayaklandım ama adım atamadım. Kapı eşiğinde, elinde makyaj temizleme suyunun şişesiyle dikilen Demir'le göz göze gelmiş olmak, utancın ayaklarıma görünmez bir külçe olarak bağlanmasından farksızdı. Üstelik yüzündeki şaşkınlığın küfrümden mi yoksa türü tükenmekte olan bir hayvana dönüşmeme ramak kalmasından mı kaynaklandığını kestiremiyordum.

"Teşekkür ederim."

Demir'in gözleri yüzümü tararken elindeki şişeye odaklanmak kolayıma gelmişti. Teşekkürümü yanıma geliş bileti olarak düşünmüş olacak ki şişe birkaç saniye sonra burnumun ucuna kadar girdi. Almaya çalışmam ise başarısızlıkla sonuçlandı. Odaya girdiği andan itibaren ilk kez Demir'in gözlerine baktım ve garip bir şekilde kendimi sandalyeye otururken buldum. Şişeyi ellerimizin arasından kurtaran adam gördüğünden hoşnut değildi. Dağınık ve pis duran makyaj masamın üzerinde gözleri bir şeyler aradı. Bense yanan cildimin ihtiyacı varmışçasına daha da kızardığımı hissettim. Bu adam her açıdan nasıl bu kadar kusursuz görünebiliyordu?

"Gerek var mıydı?"

Sorusunu neredeyse burnumun ucundaki âdem elmasının hareketinden dolayı idrak etmem birkaç saniyemi aldı. Küfrüme mi pisliğime mi bu soruyu sormuştu? Elinde pamukla bana dönen Demir'in kahverengilikleri öfkeliydi ve anlamsız bir özür dileme ihtiyacı hissettiriyordu. Yine de onun gibi sessizliğimi koruyarak ne yaptığını izledim.

Makyaj temizleme suyunu pamuğa döktü. Ardından yüzümü daha net görebilmek için başımı alnımın üzerinden geriye, sandalyenin baş kısmına yasladı. Bu hareketiyle dudaklarım hafifçe aralandı. Fakat yanlış bir anlamaya sebebiyet vermemesi için aralandığı gibi kapandı. Elini tenimden çekmek yerine parmaklarını diğer elindeki pamuğun hareketine göre gözlerimde dolaştırdı. Kalbim dokunduğu noktalarda atıyordu sanki. Yüzü, yüzüme o kadar yakındı ki aldığı her nefes benimkine karışıyordu. Nanenin altına gizlenmiş nikotin kokusu iç gıcıklayıcı bir hal almıştı. Benimki nasıl kokuyordu? Daha doğrusu kokuyor muydu?

KELEBEK ETKİSİ 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin