KOŞULLAR DEĞİŞTİ

3.5K 423 130
                                    

KOŞULLAR DEĞİŞTİ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

KOŞULLAR DEĞİŞTİ

Cumartesi akşamı hava epeyce serindi. Zehra hayatının ilk randevusuna çıkacağı için biraz heyecanlıydı. Çok özeniyormuş gibi görünmemek için kot pantolon ve siyah boğazlı kazak giydi. Saçlarını öylesine taradı. Makyajı da her zamanki gibi hissedilmeyecek kadar azdı.

Yine de Hüseyin onu görünce nefesini tutmuştu. Genç kızı almak için attığı konumu takip ederek evinin önüne kadar gelmişti. Beyaz, genç işi bir Audi A3'ü vardı. Zehra arabaya bindiğinde birkaç saniye onu süzmüştü. Mavi gözleri beğeni doluydu.

"Çok güzel olmuşsun!" dedi içtenlikle.

"Teşekkür ederim!" dedi genç kız. Bu iltifatı beklemiyordu. Tevazu ile reddetti. "Pek özel bir şey yok! Gündelik kıyafetler..."

"Ne giysen sana yakışır!"

Zehra onun hayran bakışları ve güzel sözleri karşısında elinde olmadan utandı. Bir zamanlar güzelliğinin övülmesine alışkındı ama onların hepsi Suriye'de kalmıştı. Artık eskisi kadar güzel ve alımlı olmadığını düşündüğü, berbat bir dönemdeydi. Faruk'un zaman zaman gösterdiği erkekçe ilgi, eski özgüvenini pek geri getirememişti. Aynı evde kalan, ufak tefek yakınlaşmalar yaşayan bir çiftten başka bir şey değillerdi.

Oysa Hüseyin ile durum biraz farklıydı. Bir kere, bu zayıf ama yakışıklı, ince bıyıklı genç onu hiç çıplak görmemişti. Ne göğüslerinin biçiminden ne kalçalarından ne de vücudunun belli bölgelerinde tüy olmayışından haberdardı. Onun gecelikli halini, uykulu halini, sevgiye muhtaç ağlamaklı halini bile görmemişti. Yani işin doğrusu Hüseyin, onu sadece o olduğu için beğeniyor gibiydi. Ona ilgi duyabilmesi için önceden erkeklik güdülerini canlandıracak bir uyarıcıya ihtiyaç duymamıştı. Bu, kendi adına iyi bir şeydi.

"Sağ ol!" dedi hafifçe kızararak. "Sen de yakışıklı olmuşsun!"

Hüseyin gündelik ama ona yakışan bir takım elbise giymişti. Üstünde ise kaliteli bir mont vardı. "Annem senin yanında sönük kalmamam gerektiğini söyledi. Bilsem senin gibi spor giyinirdim."

"Olsun! Bir davete gitmiyoruz nasılsa. İstersen ceketinle kravatını çıkarırsın, montunla gezersin."

"Evet, doğru! Öyle yaparım." Gözleri hâlâ parlak bir şekilde genç kızı süzüyordu. "Yemeğe seni harika bir yere götüreceğim," dedi sonra. "Tiyatro dokuzda. Yeterli zamanımız var."

Götürdüğü yer gerçekten İzmir'in güzel lokantalarından birisiydi. Konak'tan biraz ileride, Fahrettin Altay'ı geçinceydi. Tiyatroya da yakın sayılırdı. Vale arabayı alırken Hüseyin gülümsedi.

"Annemle bazen geliriz. Babam sağken çok gelirdik." Gözleri eski anıların etkisiyle lokantanın ön cephesinde gezindi. Sonra genç kızı kapıya doğru yönlendirdi. Bir garson henüz onlar varmadan gelip kapıyı açmış, hoş geldiniz demişti.

KADER ÇARPIŞMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin