bölüm öncesi,

820 67 9
                                    

Bölüm Öncesi - Aşkım'dan

"... Devrim mevzuyu öğrenince Oktay'ın üstüne yürüdü. 'Neden onu koruyamadın?' demeye başladı," bir yandan Akın'ın anlatımıyla evlerindeki son durumu öğreniyordum bir yandan dikkatle sırtını izliyordum. Yumurtayı çırparken omzundan aşağı doğru seyreden çoğu kası hareket ediyordu. 

Şu hayatta bazı kadınlarda en özendiğim konu, biscolata erkekleri gibi sevgilileri olmalarıydı. Günün sonunda özendiğim başıma gelmişti. Benim de son bir yıldır biscolata erkekleri gibi üçgen vücuda sahip bir sevgilim vardı.

Üstelik onlar gibi yemek yapabiliyordu.

Belim, mutfağın tam orta yerine sabitlenmiş koca masaya yaslıydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Belim, mutfağın tam orta yerine sabitlenmiş koca masaya yaslıydı. Yemek yapmak hakkında pek bir fikrim olmadığından ötürü işine karışmıyordum. O "Efe'yle Çakır olaya şahit olmasaydı çok iyi olurdu. Şimdi birde onları susturmam gerekecek. O kızın varlığından şikayetçi olmaları iyi olmaz. Devrim'in babasının kulağına giderse derin bir araştırma yapılır," derken başımı belli belirsiz salladım. Aniden "Beni dinliyor musun?" diye sorduğunda yine başımı sallamakla yetindim. 

Ancak sessiz yanıtım onu tatmin etmemiş olacak ki bana döndü. Görüş açımdan çıkan sırtının yerini bir anda baklavaları alınca kadınlığımda bir sızı peydah oldu. Halbuki daha yataktan çıkalı yarım saat bile olmamıştı. "Aşkım?" önüme kadar gelip elini yanağıma sardı ve dudaklarımı öpmeye başladı. Gecenin bir saatinde üstüme düşen gölgesinin etkisinde kaldığımdan ötürü kuşkusuz karşılık verdim. Şu an beni bu masaya çıkarıp yine içime girse gıkım çıkmazdı.

Öpüşmemizi bölen çalmaya başlayan bir telefon veya kapı zili değildi. Öpüşmemizi bölen benim karnımın guruldamasıydı. Akın gülerek geri çekildi, "Acıktığını söylediğin için buradayız." eliyle karnımı işaret ediyordu. Yutkundum. "İşin yorucu olan kısmı sana yemek hazırlamak değil. Ben sana yemek hazırlarken senin beni dikizlemen. Hiç değil arada konuştuklarıma bir şey söyle de seks objesi gibi hissetmeyeyim."

Ellerimle karnımı sardığım esnada "Söylemeye çalışırım." dedim. Üzerimde onun kazağından başka bir kıyafet yoktu. Ev benim evimdi. İstesem gardırobumdaki seksi geceliklerimden birini üstüme geçirebilirdim ama burada böyle onun kıyafetiyle durmak daha çok hoşuma gidiyordu. Hem ona giyecek bir kıyafet bırakmamak keyifliydi. Akın, yanıtımla birlikte arkasını dönüp tezgaha giderken "Peki, o zaman söyle bakalım sence bu iş ne zaman patlar?" diye sordu.

"Hangi iş?"

Çırpıcıyı suluğun içine atıp çırptığı yumurtanın içinde bulunduğu kabı aldı ve ocağın üstüne yerleştirdiği tavaya ilerledi. İtinayla koruduğu sessizliğinin karşısında onu yormamamı istediğini anladım. Hal böyle olunca istemeye istemeye dikleştim. Bugünkü tartışma kotamı abimle doldurduğumu düşündüğümden Akın'a sakin bir edayla yanıt verdim, "İşin patlamasından kastın, o kızın tecavüze uğraması, Nazım amcanın ise bu olayı öğrenip Devrim'i aileden dışlamasıysa, bence bu hiçbir zaman olmayacak."

"Kız tecavüze uğrasın demiyorum," önceki günlerde de takıldığım yegane şeye parmak bastığında kaşlarım çatıldı. Olaylara yalnızca ondan dinlediğim kadarıyla hakimdim ama yine de olacak olanı idrak edebiliyordum. Onun itirazı niyeydi ki?  "Kötü bir duruma düşmesi yeterli."

"Daha ne kadar kötü bir duruma düşebilir?" 

Akın genel anlamda hoşuma giden bir adamdı. Ancak bu konudaki tavırları son zamanlarda o kadar sinirime dokunmaya başlamıştı ki günün sonunda onunla da aile fertlerim gibi olmaktan korkuyordum. O anlaşabildiğimi sandığım adamın yerini bir hödük almamalıydı.

Soruma cevap vermek yerine bana döndü, "Neden hiçbir zaman olmayacağını söyledin?" diye sordu. Bir hayli meraklı gözüküyordu. Bu merakını saatler önce içinde bulunduğum arabada geçen sohbetleri anlatarak gidermek istedim. 'Abim, o çocuğun üstünden geçecekte ondan' demek istedim. 'Abimin arkadaşı, Ayaz'ın babasının altındaki koltuğu çekmekle meşgul' diye bilgilendirmek istedim. Fakat müdahale etmesinden korktum.

En azından bu gece öğrenmemeliydi.

"Kuzeninin bir şekilde olaya müdahale edeceğini düşünüyorum." kendimden emin bir edayla konuşmama karşın ifadesi yumuşadı. "Devrim mi olaya müdahale edecek?" başını iki yana sallayarak önüne döndü. Kaptaki yumurtayı tavaya dökerken "Devrim'in bu konuyu çözüme ulaştırmasını beklemek, dışarıdaki korumaların abine burada olduğumla ilgili haber uçurmayacaklarını beklemek gibi bir şey." dedi.

"Ceplerine para soktuğunu söylemiştin."

"Aptal gibi gözükmek için yaptığım bir eylemdi."

İşte tam şu an şüpheye düştüm. Bir şekilde abimin nerede olduğunu bilme ihtimali beni gerdi. Ona doğru yürüdüm. Elindeki tahta kaşıkla omleti düz bir hale getiriyordu. İçinde yumurta hariç birçok malzemeyi bulunduran karışıma bakabilmek şöyle dursun vücudundan göremedim bile. 

Belinin iki yanından kollarımı karnına sardığımda kasıldı.

"Ya abim gelirse?" buna pek ihtimal vermesem de yine de sordum. "O zaman ne yapacaksın?"

"O zaman kaçacak bir delik aramam gerekiyor." tahta kaşığı kenara bırakıp bana döndü. Omletin ısındıkça burnuma dolan kokusu beni mest ediyordu. Üstüne üstlük hoşuma giden bir adamın kollarında olmak bir lütuftu. Ellerini önce belime oradan kalçalarıma götüren Akın'la muzipçe "Ne deliği?" diye sordum. Hafif bir baskıyla beni kaldırmasıyla eş zamanlı olarak bacaklarımı beline doladım.

"Küçük dar bir delik." ocağın yanında kalan tezgaha yöneldi, "Sana ait bir delik." deyince içimde hissettiğim volkanik patlamalarla parmaklarımı ensesinden başlayarak saçlarına doladım. Bir elim hala omzundaydı. Tırnaklarımı tenine geçirmekle meşguldüm.

"O deliğe saklandığında abim seni göremez mi?"

"Görebilir mi?"

Başımı iki yana sallamamla birlikte kalçam tezgahın soğuk zeminiyle buluştu. Aslında giyindiğim kazak uzundu ama Akın onu yukarı sıyırdığı için şu an tenim direkt o soğukluğa temas ediyordu. Ürperdim. Ancak kalkmak şöyle dursun Akın'ın düğmesini çözdüğü pantolonuna kitlenmiş içime gireceği anı kollamaya başlamıştım. Bir yandan "Doğru delikte saklanacağından şüphen olmasın ama yine de abim gelirse," derken bir yandan bacaklarımı birbirine bastırıp sızıyı dindirmeye çalışıyordum.

Pantolonuyla boxerını aynı anda aşağı indirip üzerime yöneldi. "Kapıdaki korumalar konuşurken duydum abinin kız mevzusu varmış. Bu gece buraya geleceğini sanmıyorum." 

Söyledikleri karşısında bir an için duraksadım. Ama Akın benim kadar dingin davranmadı. Bacaklarımı aralayıp yerini alırken uzanıp kazağımın eteklerinden tuttu. "Bugün herkes kendi sevgilisiyle ilgilenecek Aşkım. Endişe etmene gerek yok." kazağımı çıkarmaya koyulduğunda kollarımı kaldırdım. Tek çırpıda çıkarıp tezgahtan aşağı attı. 

Meseleden doğru düzgün haberi olmaması bir nebze olsun içime su serptiği için kısa sürede, o ellerini yanaklarıma doladığında, kendime geldim ve bu anı akışına bıraktım.

O an o tezgahta birlikte olduk. Sabaha kadar ara sıra birkaç kez daha. Çoğu zaman evdeki durumlar hakkında sayıklayıp dursa da bunu önceki günler gibi bugün de umursamadım. Nereden bilebilirdim ki bu tavrım yüzünden haftalar sonra kollarında yattığım adamdan "Hiçbir zaman bir sürtükten farkın yoktu." sözlerini işitebileceğimi?

KİMLİKSİZ ✓Where stories live. Discover now