23 4 11
                                    

sabah uyandığında kendini yapayalnız bulmuştu prens, ancak bu onu üzmemişti. çünkü ona "bir daha sizi görebilecek miyim?" derken dahi cevabı halihazırda biliyordu. kont wong kunhang onun hiçbir zaman aşkı olmamıştı, sadece ondan büyüleri isteyen bir haindi ve ondan sakındığı vakurluğunu aşkında saklamaya çalışmıştı.

prens liu'ysa tüm bunları bilecek kadar aklı selim davranmış ve istediği oyunu sürdürmüştü. şu an vücudundaki yoğun ağrılarla yas tutamayacak kadar zevk almış hissediyordu. sadece onun bu küstahlığının karşılığını vermiş olmaktan değil, geçirdikleri geceden de oldukça keyif almıştı.

aşkının gururu için aşkını öldürmeyi dahi göze almaktan çekinmeyecek denli cesurdu. sadece onun ihanet adını verdiği küçük oyunda prens'i aptal yerine koymaya çalışırken ne kadar aptal göründüğüyle oldukça fazla eğlenmişti. bu yüzden gözlerini çevirdiğinde oraya koyduğu anahtarın çoktan alınmış olduğunu görmek keyifle gülmesine neden olmuştu.

yatakta doğrulup sırtını yatak başlığına yaslayarak küresini eline çağırdı ve çoktan büyüsüne çektiği adamı izlemek üzere birkaç büyülü sözcük mırıldandı. artık her şey gözleri önünde ve belirliydi.

düşündüğü gibiydi, artık ikisinin de sakınacak hiçbir şeyi kalmamıştı.

kimsenin ulaşmasını istemediği için kral tarafından kilitlenmiş bu kütüphanede büyü kitaplarına ulaşmak üzere kapıya yaklaşan kont wong, oldukça gergin olmasına rağmen sabit tuttuğu tüm sakinliğiyle sayfaları inceliyordu. yangyang nefes vererek sırıttı, onun kendisini fark edene dek sesini çıkarmamayı planlıyordu.

ancak kendisine yanlış anahtarı verdiğini ve her şeyi bildiğimi anladığında yüzünün alacağı o mağlup ifadeyi görmek istemişti prens. bu yüzden sesinin kont'un olduğu odada hafif bir yankı oluşturacak şekilde gülmüş, bunu yaparak da tam istediği şekilde onun dikkatini çekmişti.

kont, prens'in direkt gözlerine bakıyormuş gibi küreye gözlerini dikmişti. o da en az prens liu kadar akıllıydı, izlendiğini anlamak onun için pek zor olmamıştı. elindeki anahtarı istediğini alamamanın hırsıyla sıktı ve yüzüne sinsi bir gülümseme yerleşti.

artık kimse kimseden bir şey saklamıyordu.

kont gülümsemesinin ardında artık saklı olmayan her şeyi söylemek üzere dudaklarını araladı. "intikamımı zevkle alacağım, prensim." demişti kendinden emin bakışlarını çekmeden.

bu prens'i güldürmek dışında bir şey yapmamıştı. her zaman mağlubiyet hırsıyla kurulan cümlelerin aptalca göründüğünü düşünmüştü. şimdi de aşığının tam olarak bunu yaptığını görmek onun aldığı zevki en az dudaklarını hissediyormuşçasına artırmıştı.

alaycı bir sesle konuştu küreyi tamamen kapatmadan önce. "seve seve beklerim, aşkım... bir dahakine daha akıllıca davranmalısın."


mrb ilos biz ranayla 1 bok yedik ve umarim seversin
dogum gunun kutlu olsun asktanembirtanem seni cokseviyom aerivrse 🌸🎀🩷🎀🌸🎀🌸🎀🩷🌸🎀🌸🎀🩷🎀🩷🎀🎀🌸

betrayal at the 2804 | henyangWhere stories live. Discover now