0.2

252 16 2
                                    

Ertesi Gün Yenişehir Sarayı
-Osman gel etme dön kararından
-Olmaz balam ya imdi ya hiç,vazgeçmeyecem
-Orhanla ben gideyim Yakup Bey'leri karşılamaya
-Lüzum yoktur benle beraber gidersin
-Bari evvel ben konuşayım sen gelme bu sefer
-Yok kimse ara buluculuk yapmayacak  karşısına çıkıp ben konuşacam
-Yahu ben haber ettim ben gelecem deyu imdi seni karşısında görünce ne edeceği belli olmaz hem benimle de konuşmaz zaten yanına gelmeme izin vermez birde arkasından iş çevirmiş olacam
-Hiç bir şey olmayacak Balam sen dert etme ben herşeyi düşündüm
(Osman Bey'in bu kendini bilmiş tavrı Bala hatunu daha da sinirlendirmişti onca yıldan sonra Goncanın karşısına çıkıp af dileyecek olması yetmez gibi birde bunu herkesin içinde edecekti bir nevi Goncayı zor durumda bırakıp affetmesini sağlayacaktı lakin bilmediği şey Goncanın her durumda bile babasına karşı çıkabilecek cesarette olmasıydı)
-Neyi düşündün Osman Bey imdiye kadar konuşmam dedin 3 yıl sonra ne değişti de konuşmak istersin hem ne konuşacaksın Allah aşkına bana diyesin ne diyecen yıllar önce sana inanmadım amma haklı olabilirsin mi diyecen yoksa yıllar evvel kovduğum saraya geri dön mü diyeceksin ya da ..
-Balam bilirim affetmeyecek hatta dinlemeyecek belki yüzüme dahi bakmayacak amma ben yolumdan dönmem bir tane kızım vardır onu yeterince yalnız bıraktım zamanın da hangi akla uyup ona inanmadım bilmezim lakin pişmanım kendimi affettirmek için ne gerekirse edecem
-Hangi akla mı uydun sen kızını dinlemek yerine beni dinlemek yerine kimi dinlediysen onun aklına uydun bir hiç uğruna bir iftira uğruna hatta bir ufak kesik uğruna dünya bir yana o bir yana dediğin kızına inanmadın etme dedim git konuş dedim dinlemedim imdi sana ne dese ne yapsa hakkıdır buna hazır mısın Baba Osman!
-Her şeye hazırım beni affedene kadar durmayacam
-Hala durmayacam der Gonca orada düzenini kurdu sensizliğe yalnızlığa alıştı imdi neden kapanmış yarasını kavlatırsın neden Toya çağırmak istersin hem Mehmet ne diyecek bu  yaptığına
-Heç bir şey diyemez ben ne dersem boyun eğecek
-Osman son kez derim eğer kızımı üzecek bir şey olursa kimin yaptığına bakmaz gereğini yaparım yıllar önce o gün orada olsaydım kızımın ardında olurdum onu savunur önümde sen dahi dursan onu hiç bir yere göndermezdim lakin yoktum belki de bilerek ben gidince böyle bir oyun kuruldu kim bilir
-Balam bilirim ne kadar Goncanın canını yaktıysam seninkini de yaktım kızından ayrı kaldın hem de yıllarca benim yüzümden senden de özür dilerim lakin bu ayrılığa sebep olan herkes cezasını çekecek
-Cezasını çekecek dersin lakin onu da yanında götürürsün seni görmek yetmez gibi bir de malhunu görecek
-Mecburum Balam bilirsin
-Bilirim ya bilmez miyim yıllardır aynı kelime "mecburum"
-Balam benim gönlümün sultanı ne yapsam senin hakkını ödeyemem her daim benim için devlet düşümüz için yapmadığın iş sineye çektiğin mesele kalmadı
-Benim yaptığım ne ki hele kızımı ikna et aranı düzelt eski huzurumuza kavuşalım senden başka bir şey istemem
-O da yakındır Balam her şeyi halledecem sen tasa etmeyesin
-İmdiye kadar bundan daha çetin savaşın olmadı bu savaşından da zafer kazanırsın inşallah
-İnşallah öğlene doğru yola çıkalım Yakup Bey'ler akşam gelirler Orhan'a  diyesin hazırlıklar tam olsun
-Orhan'ı erkenden gönderdim Goncanın Yakup Bey'lerin geleceğinden haberi yoktu hazırlıkları başlasınlar deyu 
-İyi etmişsin Balam varolasın
(Osman Bey bu vakte kadar Goncayı merak etmediği bir anı dahi geçmedi her ne kadar saraydan göndermiş olsa da yanına öz oğullarından ayırmadığı Ahmeti gönderdi onun sayesinde her adımını bilirdi peşine ne kadar alp göndermiş olsa da Gonca hep farketmiş alpları geri göndermişti yıllar sonra Bileciğe gidecekti bir keresinde Goncadan haber alamamış daha fazla dayanamayıp gitmişliği vardı lakin kimse bilemezdi imdi gittiğinde neler olacağını bilirdi Gonca onu affetmeyecek gittiğinde ona yedi kat yabancı gibi davranacaktı lakin bunların hepsine katlanacaktı çünkü tanırdı kızını kin tutamazdı her ne olursa olsun babasını affedecekti .Osman Bey Goncayı gerek kendi isteği gerek zorla saraya getirecekti bu küslüğün daha fazla uzamasına mani olacaktı)
Bilecik Kalesi
-Ahmet  hâlâ bir haber yok mudur
-Yoktur Nilüfer sanki yer yarıldı yerin içine girdi heç bir yerde bulamam Goncayı
-Esir düşmüş olmasın
-Sanmam düşse imdiye kadar Osman Bey'e haber ederlerdi
-Dün sabah ava diye çıktı çoktan gelirdi o gelmese de alplar gelirdi hepsi birden nasıl oldu da ortadan kayboldu  yanında on kadar alp ile  ne yapabilir ki başına bir iş alacak
-Alpları avlak yerlerine gönderdim akşam olmadan bir iz bulurlar
(Ahmet Bey imdiye kadar hep Goncanın yanında durdu hem kendi istediği için hem de Osman Bey buyruğu ile lakin bunu kimse bilmezdi Gonca şüphelenirdi lakin birşey diyemezdi onu da kaybetmekten korkardı tutunacak tek dalı çocukluğundan beri yanında olan ağabeyi yerine koyduğu Ahmet Beydi  Ahmet Bey ise onu bacısı yerine koymuş her daim onu koruyup kollamıştı yeri geldiğinde beraber gülüp ağlamış,sırt sırta cenk etmişlerdi Gonca ilk defa ona haber etmeden kaleden ayrılmıştı son günlerde pek bir değişmiş içene kapanmıştı kaç kez sorsalar da cevap vermemiş hep geçiştirmişti)
-Destur var mıdır Ahmet Bey
-Estağfurullah Orhan Bey buyurasın
(Taht odasının kapısı açıldı Orhan Bey içeri doğru adımlamaya başladı evvel Ahmet Bey'e daha sonra arkasında duran nilüfer çiçeği  gibi kokan kokusu tüm odayı saran hatuna gözü takıldı daha evvel hiç görmemişti hatunu Bileciğe kimi zaman gizliden de olsa gelmişti Goncanın yanındaki bütün alplarıve bacıları bilirdi lakin bu hatunun hiç yanında görmemişti buralardan olmadığı belliydi belkide bir tüccar kızı idi ya da Anadolu'dan Osman Bey'in topraklarına göç eden  biri Orhan Bey kendi içinde bunları düşünürken ne hatunun gözlerine baka kaldığını ne de Ahmet Bey'in ona seslendiğini farketti)
-Orhan gardaşım sana derim duymaz mısın
-Hıh ne dersin Ahmet ağabey dalmışım
-Onu anladım zaten hoşgeldin derim
-Hoşbuldum ağabey
-Hoşgelmişsiniz  Orhan Bey ben Nilüfer hatun Goncanın en yakın arkadaşıyım tanışmak bu güne kısmetmiş
-Hoşbuldum Nilüfer bacım yani hatun bacım derken benim bir tek bacım vardır o da Gonca sen benim bacım değilsin  yanlışlıkla söyledim
-Anladım Orhan Bey merak etmeyesin
-Eğer tanışmanız bittiyse hele diyesin ne deyu geldin buraya Goncayı bilmez misin
-Bende o yüzden geldim işte bacım nerdedir konuşmam lazım onunla
(Ahmet ve Nilüfer birbirine baktı söyleyip söylememek arasında kaldılar bu Orhan Bey'in gözünden kaçmadı)
-Ne saklarsınız hele diyesin Ahmet ağabey
-Evvel sen ne konuşacan Goncayla onu diyesin gardaşım
haber etmek için geldim Mehmet Bey'in toyu için tüm uçlarda ki Beyler davetlidir Yakup Bey ve ailesi de dahil babam onları Bilecik'te ağırlamak ister akşam olmadan gelirler bende o yüzden sabah erkenden geldim anam Goncaya diyesin bütün hazırlıkları etsin bende akşam olmadan gelirim dedi
-Bala hatun mu gelecek hem de buraya
-Gelecek de sen ne deyu bu kadar telaş edersin Nilüfer hatun
-Olacaklardan dolayı telaş ederim Orhan Bey
-Olacak neymiş hem bacım nerdedir ne deyu gelmedi
-Gardaşım Gonca yoktur
-Ne demek yoktur  Ahmet benim geldiğimi duydu da mı gitti
-Yok seninle alakası yoktur dün sabah ava giderim diye çıktı bir gün geçti lakin bir haber yoktur avlak yerlerine alp gönderdim ondan haber beklerim
-Ne demek haber yok siz ne deyu bana daha evvel demezsiniz  tez alplara haber et aramaya çıksınlar bende kalelerde ki çaşıtlara haber edeyim belki esir düşmüştür
- Dediklerinin hepsini yaptım çaşıtlardan haber geldi Gonca kalelerde değil alpları aramak için gönderdim lakin Goncadır bu
-O ne demek ağabey
-Şu demek gardaşım Gonca öyle sizin uzaktan gördüğünüz gibi değildir bugün Bilecik  pazarındadır diğer gün Bursa öteki gün Şam, Bağdat demem o ki  bize ava giderim dedi lakin  belkide hiç ava gitmedi imdiye kadar aldığınız malumatlar hepsi daha evvel Goncaya gelir siz daha saraydan çıkmadan o her şeyi halleder
-O vakit Bursadan gelen asker yardımını da Gonca durdurdu bizde kim etti deyu düşünür dururuduk biz bunları nasıl göremedik nasıl farketmedik
-Çünkü Goncayı bizzat Osman babam yetiştirdi zamanla da boynuz kulağı geçti Osman Bey kadar eyi plan kurar oldu hatta onun hamlelerini önceden tahmin edip eksiklerini tamamlar oldu
-Bizde sanardık ki davamızdan döndü bizi yarı yolda bıraktı lakin o her daim ardımızda bize yardım edermişte biz anlamamışız
-Bala anam gelecek dersin Goncanın yokluğunu öğrenende ne edecez bilmezim
-Hele babam o duysa taş üstünde taş bırakmaz
-Osman Bey nerden duyacak Bala  anam her ne kadar öfkelense de Osman Bey'e demez
-Anam demez amma söylemeyecektim lakin Osman Bey de gelecek kaleye
-Sen ne dersin Orhan Bey onca olanlardan sonra nasıl olur da Goncanın yüzüne bakar, karşısına çıkmak ister
-Hele durasın Nilüfer hatun bilip bilmeden ağır kelamlar edersin  sen karışmayasın
-Ben her şeyi bilirim Orhan Bey  lakin sen, siz hiç bir şey bilmezsiniz Goncanın kaç gün uyku uyumadığını kaç kez suçu olmasa dahi kendini suçlandığını kaç gün yemek bile yemediğini hepsini bilirim ve sen dahil kimse yanında değilken ben yanındaydım kaç kez omzumda ağladı ben bilirim sen değil o yüzden sakın ola bana karışamazsın demeyesin
( Orhan Bey bu duyduklarına dayanamaz  yüreğine bir ağrı girer gözleri dolar nefes alamaz sanki öyle hisseder daha fazla divanda duramaz çıkar Nilüfer hatun da peşinden gider  Orhan Bey'e söylediklerinin ağırlığının farkındadır Osman Bey'e olan öfkesini yok yere başkasından çıkarmıştır o kişide Goncanın her adı geçtiğinde gözünün içi parladığı her defasında onunla neler yaptığını çocukluğunu anlattığı ikizi Orhan Bey'dir
-Orhan Bey hele durasın Orhan Bey sana derim duymaz mısın Orhan!
-Ne ola Nilüfer hatun daha diyeceklerin bitmedi mi ya da suçlamaların mı demeliydim
-Evet daha diyeceklerim bitmedi hele benimle gelesin dışardaki çardağa geçelim
-Gerek yok Nilüfer hatun böyle iyidir söyle ne söyleyeceksen
-Sana hangisi iyidir diye sormadım gel oturalım dedim Orhan Bey ben gidiyorum gelesin peşimden!
-Hasbinallah tamam gelirim hayde
(Dışarsı Orhannın en sevdiği haldedir rüzgar hafif eser lakin üşütmez ılık ılık ilişir tenine Orhan Bey Nilüferin ardında bahçeye çıkar bahçeyi ilk defa görür her yerde papatya çiçeği vardır Osman Bey pek sefer papatyayı  saflığı temizliği temsil eder derdi lakin Gonca sevmez idi neden ekmişti ki bahçeye)
-Neden bahçede papatya ekili deyu düşünürsün demi daha bilmediğin  çok şey vardır Orhan Bey hele oturasın
-Doğru dersin Nilüfer hatun sen daha eyi bilirsin ne de olsa ben yokken sen vardın
-Orhan ben özür dilerim kusuruma bakmayasın sana onları demek istemdim Osman Bey'in geleceğini duyunca Goncanın daha fazla üzülmesini istemedim bilirim çünkü ne gider ne de kalır öfkemi sana yansıttım
-Bilirim Nilüfer sen dert etmeyesin affedece de birşey de yoktur zaten amma neyi bilmezim bilir misin
-Neyden bahsedersin anlamazım
-İkizim, bacım, gül Goncam yıllardır neler çekmiş lakin benim haberim dahi olmamış o burada  ağlarken ben anamın atamın yanında gülmüşüm de haberim yokmuş o burada..
-Sen kendini suçlamayasın Gonca seni bilirdi dargın değildi sana ne vakit adın geçse gururlanırdı hep senden bahsederdi o yüzden senden özür dilerim ya yoksa sen yerine Mehmet veyahut Osman Bey olaydı duydukların kadarını daha söylerdim heç bir çekincem olmadan
-Demek öyle dersin pek inanamadım  kusura bakmayasın
-Ne demek inanamadım sana yalan borcum mu vardır
-Yok öyle değil imdiye kadar Osman Bey'e laf eden yoktur anam harici diğer hatunlar bırak laf demeyi kafasını kaldırıp gözünün içine bakamazlar çekinirler
-Ben o hatunlardan değilim Orhan Bey
-Seni tanırsam nasıl biri olduğunu anlarım lakin imdiden bellidir aradığım sendedir
-Ne aramışsın ki sen
-Gardaşım Osman Bey'ler gelir ne edecez
-Ne imdi mi, Gonca nerede diyecekler
-Sakin olasın Nilüfer mecbur anlatacaz ya Goncanın başına bir iş gelirse o vakit bu yükü hiç kaldırmayız
-Doğru dersin o vakit karşılamaya çıkalım hayde
Karargâh
-Götürün zindana ellerini sıkıca bağlayın kaçmaya çalışmasın bey kızının olduğu yere götürün ikisi de konuşmaz amma birbirleri ile belki konuşurlar
-Bey kızı mı bir hatunu mu kaçırdın senin şerefin bu kadar mıdır bir de ondan medet umar Türk hatunları bizden farksızdır daha öğrenemediniz mi ahmak
-Kes götürün bunu bakalım yanında ki hatun senin kadar güvenilir çıkacak mı
-Sen ne dersin bu ne demek
(Alaeddini zindana doğru götürürler giderken bile kaçmak için etrafa bakınır lakin bir çıkış yoktur küçük bir kaledir lakin pek bi korunaklıdır bu adım başı nöbet tutan askerlerden bellidir lakin neyi korurlar bi karargah için fazla önlem alınmıştır zindana geldiğinde içerisi batmak üzere olan güneşin o muhteşem renkerini taşır zindan olmasına rağmen içerisi gül kokusu ile doludur koku sanki her nefeste kendine esir eder zaman kaybetmeden tekrar nefes aldırır içeri bir adım daha attığında yüreğinde istemsiz bir duygu oluşur yüzüne bir gülümseme hasıl olur kimdir onu bu kadar heyecandıran kokusu dahi zindanı sanki bir gül bahçesine çeviren onu kendine bağlayan )
-Ne olur burada general benden umudu kesince başka birini mi kaçırdı bu sefer ki kimin oğludur
-Kes sesini hatun general senden alacağını aldıktan sonra öleceksin hala konuşursun
-Kimim öleceğini görecez ilk seni öldürecem sonra da o generali
(Asker dışarı çıkınca Goncanın bakışları yeni gelen adama kaydı iri yarı kuvvetli biri olduğu her halinden belliydi üstündekilere bakılırsa soylu biri olduğu da adam geldiğinden beri elindeki zincir ile uğraşırdı çekiştirmekten bilekleri kızarmıştı çok canı acımıştır diye düşündü sonra adamın yüzüne baktı biraz hırpalanmıştı kaşı ve dudağı kanardı yine canı acımıştır diye düşündü sonra neden düşünürüm ki onu diye söylendi kendine ne deyu kalbimin heyecanına mani olamam ne deyu onun yaralarını sarmak ona şifa olmak isterim deyu sitem etti Gonca bunları düşünürken adamın sesi ile düşüncelerinden sıyrıldı sesi kalıbına göre pek bi naif çıkmıştı kendine mi öyle konuşmuştu yoksa sesi mi böyleydi bu sefer daha gür bir ses duydu adam "sana derim duymaz mısın "diye bağırırdı)
-Ne bağırırsın sağır mı vardır karşında
-Onu sen diyesin deminden beri sana seslenirim
-Bey oğlu ne istersin açık konuşasın
-Bey oğlu olduğumu nerden bilirsin yoksa seni bilerek mi koydular buraya seninle konuşayım sana anlatayım diye mi
-Oradan bakılınca öyle mi gözükürüm bir Bizans askeri gibi mi
-Görünüşe göre midir her şey
-Doğru dersin kimse göründüğü gibi değildir lakin herkes hissettiği gibidir
-Kusura bakma gelmeden evvel  içerdeki hatuna güvenebilecek misin deyince bende seni öyle sandım Bey kızı dediler kimin kızısın
-Niye sorarsın akraba mı çıkacaz
-Madem kendini demezsin o vakit şu soruma cevap veresin esir mi aldılar kaçırdılar mı
-Fark eder mi sonuçta buradayım
-Fark eder eğer onlarla cenk ederken seni buraya getirdilerse esir diğer Bey kızları gibi pazara kumaş almaya giderken ise kaçırıldın demektir yanımda bana yoldaşlık edecek hatunu tanımak isterim sende diğerleri gibi misin
-Esir edildim Bey oğlu av için ormana gittiğimde peşimdelerdi onları hayvanlar için tuzak kurduğumuz yere çekecektim lakin ne yapmak istediğimi anladılar baskın verdiler kalabalıktılar galip gelemedim alpları mı öldürdüler beni de buraya getirdiler bir de
-Bir de ne diyesin
-Avladığım ceylanı da aldılar
-(Alaeddin gülerek) ceylan için mi üzülürsün sen kendi canına üzül
-Ne deyu üzüleyim bana heç bir şey edemezler aradıkları şeyin cevabı bendedir o yüzden değil öldürmek bir tokat dahi atamazlar
-Göründüğünden daha cesur çıktın dediğin gibi herkes göründüğü gibi değilmiş
-O ne demek nasıl görünürmüşüm dışarıdan
-Görünüşün babasının dizi dibinde her istediği olan şımarık bir Bey kızı gibi özünde ise özgür,her şeyini kendi yapabilen her daim savaşmaya muhtaç sert gibi gözüken ama aslında kırılgan birisin zamanında ne olduysa seni böyle yapmış
(Goncanın gözleri doldu lakin bunu belli etmedi dışarıdan öyle mi gözükürdü hiç yaşamadığı yaşayamayacağı şekilde Osman Bey'in şımarık kızı Gonca kulağa çok tufah geliyordu )
-Daldın gene duymazsın beni
-Ağzın çok laf eder inşallah bileğin de bu kadar güçlüdür
-Bunu ellerimde zincir yokken buradan kurtulunca tekrar sor o vakit sana gereken cevabı veririm
- Hele şuradan kurtulmanın yolunu bulalım sonra hallederiz bu meseleyi karargahın iki kapısı var arka kapısında 5 kişi nöbet tutar ön kapıda ise 3 surlarda her yeri görebilecek uzak menzilli okçular vardır
-İşimiz zor lakin Allah'ın izniyle üstesinden geliriz benimle buraya gelen 5 alpım vardır
-Benim alplarım da en son yaralıydılar 5 tanesi yaşıyor diğerlerini ormanda öldürdüler saklamışlardır yoksa imdiye beni almaya gelirlerdi belki esir düştüğümden bile haberleri yoktur
-Eyi o vakit hele şu zincirlerden kurtulalım sonra alpları kurtarırız
-Kaleden gidecek miyiz yoksa onları mı gönderecez
-Ben kaleyi fethetmek için ölmeyi göze alırım ya sen
-O vakit adını diyesin bana kiminle ölümüne sırt sırta cenk edeceğimi bileyim
-İsmim Alaeddin Ali lakin pek Ali demezler bana  Germiyan oğlu Yakup Bey'in oğluyum sen kimin kızısın artık diyesin adını
-Gonca adım Goncadır kimin kızı olduğum mühim değildir
-Sen Osman Bey'in kızısın Bilecik kalesini fetheden
-Beni tanırsın o vakit olanları da bilirsin amma duydukların yanlıştır ben kimseyi öldürmeye çalışmadım iftira bunu da bilesin
-Merak etmeyesin ben sana inanırım anam Saadet hatun senin yapamayacağını iftira olduğunu dediğinde inanmıştım zaten anam insanları eyi gözlemler pek nadir biri hakkında kesin konuşur seni pek bir savudu bana
-Sağolsun onun gördüğünü göremeyenler de vardır
-Bak görür müsün gene on kadar alp gene alınması gereken bir kale vardır lakin bu sefer ben de varım pek bir şanslısın
-Bu kelamlarını cenk meydanında da görelim Alaeddin Ali
-Ne deyu Ali dersin bana
-Çünkü isminin tamamı daha güzeldir hem ben herkes değilim ki sana Alaeddin diyeyim
(Alaeddinin yüzüne istemsizce bir gülümseme yerleşti ama bilmezdi ki ufak bir gülümseme bile karşısındaki hatunu nasıl bir hale koyardı bakışlarını Goncaya dikti gözlerinin içine baktı en güzel renk artık onun gözleri olmuştu o  toprağı andıran kahverengileri onu kendisine bağlardı sürekli onu izlemek isterdi ama çekincesi vardı ona karşı davranışları, hissettiği duygular sevdasından mı yoksa hakkında duyduğu onca şey sayesinde ona olan hayranlığı mı bu durum Gonca için de aynıydı ilk göz göze geldiklerinde varlığını dahi unuttuğu kalbinde oluşan ferahlık neyin nesiydi anlayamadı ama ikiside birbirleri hakkında ne düşündüklerini bilmezlerdi onların bu halini  yanlarına ne vakit geldiğini bilmedikleri askerin sesi bozdu generalin Bursa'ya gittiğini gelince onlarla konuşacağını  ya anlaşacaklarını ya da öleceklerini  söyledi lakin ikiside o boş kelamları dinlemedi bile sadece birbirlerine bakarlardı sanki beraber zindanda olmaları bile onları mesut eder gibi sanki buradan hiç çıkmak istemez gibi..)

EfulimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin