2. BÖLÜM

139 24 41
                                    

Merhaba biricik okurlarım. Nasılsınız? Haftanız nasıl gidiyor? Neler yapıyorsunuz?

Evet, farkındayım size aynı anda bir sürü bölüm yükleyeceğim dedim. Fakat sonradan yüklemekten vazgeçtim. Çünkü hiç kimse yeterince destek olmadı. Arkadaşlar bir bölümü oylamak ve düşüncelerinizi belirten bir yorum yapmak inanın zor değil. Sizden sadece bunu istiyorum. Lütfen bunu da çok görmeyin bana!

Siz oyladıkça ve yorum yaptıkça ben daha çok motive oluyorum ve daha hızlı yazıp paylaşıyorum.

Bu bölüme destek olun, görün bakın diğer bölüm ne kadar hızlı gelecek.

Şimdi sizi bölümle baş başa bırakıyorum.

İyi okumalar dilerim!


*****


🇹🇷🪖


🇹🇷🪖

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


🇹🇷🪖






*****






Kayınca Köyü





(Bir hafta sonra...)







Kışın en sert günlerini yaşayan Kayınca Köyü, Demir Dağları'nın kucağında, adeta unutulmuş bir coğrafyanın bağrında varlığını sürdürüyordu. Rüzgârın vızıltısıyla titreyen pencerelerin ardında, bir avuç insan yoklukla ve umutsuzlukla mücadele ediyordu.

Zor şartlar altında geçimlerini sağlamaya çalışan köylülerin bir lokma ekmeklerine bile göz diken hainler, yine gece yarısı köye saldırı düzenledi ve bazı evleri yağmaladı.

Kayınca Köyü'nde yaşanan bu saldırılar ne yazık ki bitmek bilmiyor, durup dururken tekrarlanıyordu.

Ve köyün çıkışında, bembeyaz karlarla kaplı arazide, altı-yedi yaşlarında küçük bir çocuk, kara gözlerini ufukta beliren askerlere dikmişti. Soğuktan titreyen minik bedeni, çoraplı elleri cebinde, ince sesiyle "Asker amca!" diye haykırıyordu. Burnundan akan sümüğü, mavi kazağının koluna silmeye çalıştı. Ancak tam temizleyemedi, yarısı kırmızı yanaklarına bulaştı.

HAKİ: İLK VE SON NEFES Where stories live. Discover now