Umut

0 0 0
                                    

İlk...
   İlk gün hep zordur bu güzel şeyler için de geçerli ve  ilk olan hiç unutulmaz. Mesela küçük bir şehir de doğup büyüyen bir kız çocuğu için üniversiteye gitmek zordur. Nasıl mı peki ?
O zaman anlatıyorum hikayemi . Sabah erken saatte ev den çıkıp otogara geldim. (Iğdır'ın bir otogarı yok ama neyse konu bu değil) Tabi ben bir sene boyunca her gün üniversite hayalı kurduğum için o gün gelince biraz abartmış olabilirim. 3 valiz bir de sırt çantası ve aşırı özgüvenimle 10 saatlik bir yolculuğa başladım. Daha önce hiç otobüs yolculuğu yapmadığım için  midemin bulacağından da tabi haberim yok. Maalesef gidene kadar yolculuğu hem kendime hem de diğer yolculara zehir etmiştim şimdi düşündükçe hala kötü oluyorum. Ha bu ara da üniversitemi söylemedim ben Bingöl Üniversitesi Psikoloji bölümü kazandım. Tabi başka şehirler de okumak gibi bir hayalim vardı ama cesaret edemedim bir yıl daha çalışmaya o yüzden ben erken pes ettim diyebilir ama siz sakın yapmayın . Neyse gece 11 gibi vardık. Ben o iğrenç yolculuktan sonra yarı bitmiş halde taksici abinin hiç yardımı olmadan valizlerimi taksiye atıp geçtim arka koltuğa. Su bile içemedim çünkü midem her an bulanabilirdi. Önceden arayıp kiraladığım apartıma doğru yola çıktım. Bingöl çok küçük bir şehir olduğu için beş dakka falan sürmüştü yolculuk. Girişten anahtarı alıp valizleri odama çıkardım. Tam rahat bir nefes alıp kendimi yatağa atma hayalleri kuruyordum ki  burnuma gelen pahalı parfüm kokusu ile zar zor idare eden midem daha fazla dayanamadı ve oda ya kusmak zorun da kaldım. O kadar yorgunluk ve bitik halime rağmen kimse görmedi bari diye düşünürken başımı kaldırıp baktığım da bana önümüzde ki yılları zehir edecek kişi ile karşılaştım. 
   Bu hikaye gerçek ve can yakmış bir hikayeden uyarlandı. Bu hikaye Nisa ve Dicle'nin hikayesi...

UmutWhere stories live. Discover now