BÖLÜM 27: İlk adım

Start from the beginning
                                    

Ben hâlâ onu, o geceyi atlatamazken hiç vakit kaybetmeden onunla birlikte olmuş.

Gerçi ne bekliyordum ki?

Hastalıklı duygudan başka hiç bir şeydim ben onun için...

Ellerimle kafama ard arda darbeler indirirken "Aptal kafam!" diye söylenmeyi unutmuyordum.

Gözlerimdeki yaşlar sicim sicim akarken yüzümdeki ıslaklık beni rahatsız etse bile yerine yine yenileri ekleneceği için silmeye yeltenmiyordum bile.

"Aptalsın sen, aptal!"

Hareket ettiremediğim ayaklarıma kayınca bakışlarım bu sefer ellerimi sıkıca tuttuğum saçlarımdan çekerek bacaklarıma yöneltmiştim.

Ellerimi yumruk yaparak bacaklarıma vurmuş ve "Nefret ediyorum her şeyden!" diye bağırmıştım.

"Hisset artık, acısanıza!"

Hissedilen her şeye cümle kurulamıyor derler ya işte şu an tam olarak öyleydim.

Evli olduğunu, her gün karısı ile aynı yatağa yattığını zaten biliyorsun ama bunu sesli şekilde duymak... Gerçekten çok can acıtan bir şey.

Bacaklarıma vurmayı bırakarak ellerimin yardımıyla bacaklarımı yataktan sarkıtmış ve devrilen tekerlekli sandalyemi zorlanarakta olsa düzelterek kriz geçirdiğim andan beri kapıdan bir dakika bile ayrılmamış olan annemi odaya almak için kapının kilidine yönelmiştim.

Kadıncağız sabahtan beri niye dellendiğimi bilmediği için bana bağırıp durmuştu, ne oldu niye böylesin diye. Allahtan son beş dakikadır bağırmaya ara vermişti de kulaklarım biraz olsun dinlenmişti.

Vermiş olduğu ara bana ödül gibi gelmişti resmen.

Bu kadar bağırmaya ses tellerinin dayanabileceğini sanmıyordum.

Yarın sesinin çıkmayacağına eminim.

Kapımın kilidini iki kere döndürdükten sonra kapıyı açmış ve annemin bir şey söylemesine izin vermeden günler sonra ilk kez konuşarak "Ben tedavi olmak istiyorum anne!" demiştim ağlamaktan çatallaşmış olan sesimle.

Annemin surat ifadesini şu an sizlere anlatmayı çok isterdim ama o ani duygu değişimlerini ben bile anlayamıyordum. Bir çok duygu yüzünü aynı anda talan etmiş gibi suratı şekilden şekile girmişti.

Annem bir kaç saniye sonra hem konuşmamın hemde tedavi olmak istememin şokunu atlatmış olmalı ki dizlerinin üstüne çökerek titreyen ellerimden tutmuş ve "Şükür Allahım. Yarın sabah erkenden gideriz hastaneye." demişti ağlamamak için kırpıştırdığı gözlerle.

Başımı olumlu anlamda salladıktan sonra savaş alanından bile beter hale gelmiş odama geri dönerek penecereme yaklaşmış ve karanlık gökyüzünü izlemeye başlamıştım.

Haziran sonlarında olmamıza rağmen bu akşam hava biraz serindi. Sanırım esen rüzgar yüzünden olmalıydı.

Açık pencereden tenimi yalayıp geçen rüzgar ürpermeme sebep oluyor ve ağrıyan başıma bir nebzede olsa iyi geliyordu.

Ellerimi şakaklarıma götürerek biraz ovmuş ve derin nefes almıştım. Ama ağrı yavaşlamak istemiyor beynimin içini zonklatıyordu. Biraz rahatlamak adına başımı arkaya atmış ve ağrının dinmesini beklemiştim.

Gözlerimi kapatarak seslice yutkunmuş ve ardından "Geçecek Meva, geçecek." diye kısık sesle mırıldanmıştım.

****

İMKANSIZ +18 ( yarı texting) Where stories live. Discover now