10-Hamburger, BubbleTea ve Boğulma Tehlikesi

Start from the beginning
                                    

Yumuşak yatağa kollarını,başını da yastığa sürterek kendisinden geçerken yan dönüp bacaklarını adamın bacaklarına doladı sonra güzel yüze dökülmüş birkaç tutam saçı geriye tarayıp 'Mükemmel bir sabah. ' diye geçirdi içinden. 'Bacaklarımın olduğu mükemmel bir sabah! '

Rüyası aklına gelirken kıkır kıkır güldü. Geçen gün aşkı , arkadaşlarıyla buluşmuş yine gençlik zamanlarındaki gibi fantezi deneyerek Çin restoranına girmişlerdi. Oradan ona da sushi ve yosun almıştı, sonuç olarak Serdar balık ve türevlerini yemediği için sushi yemese de yolunun tadına bakmak gibi bir hataya duserek midesinin içinden geçmiş saatlerce tuvalette kıvranmıştı. O ise bütün bütün mideye indirdiği Sushi'lerle aşk yaşamıştı.

Adamın mırıldanarak yüz üstü dönüp, yastığa sarılmasıyla birlikte belli olan kol ve omuz kaslarıyla iç çekti..Bu adamla birlikte olmuştu. Parmakların nazikçe sıcak tende gezdirirken bacaklarını adamın üzerine atarak iyice dibine girdi. Yanakları birlikte geçirdikleri o günü hatırlamasıyla pembeleşti..

Bir süre sonra sıcaktan bunalan Serdar ise oflaya puflaya gözlerini açtığında dibine girmiş hiç kıpırdamadan ona bakan siyah gözlerle irkilerek "Ödüm koptu.. " diye fısıldadı. "Günaydın balık. "

"Günaydın insan. " adamın başını öpüp "Bugün alışverişe gidiyoruz dimiii? " diye sordu şirin şirin. Aldığı baş sallamasıyla bacaklarını havaya kaldırıp "Yaşasın! " dedi hırsla.

Serdar balığın bacaklarıyla yaptığı garip gurup hareketlere gülerken yattığı yerden uzanıp yumuşak yanağı öptü. "Kahvaltıda ne istersin? "

"Midye! "

"Sabah sabah.. "

"Ben denizdeylen her sabah midye ve yosun yerdim. "

"Oyyyy, benim balığım. Tamamdır güzelim, istediğini yiyebilirsin. " yastığa dökülmüş siyah tutamları şefkatle okşarken kıkır kıkır güldü güzel sesli balığı.

"Sen ne yiyeceksin? "

"Hmm.. " oyuncu bir tavırla düşündü Serdar ardından merakla ona bakan bedenin belini iki yandan tuttuğu gibi "Seni! " dediğinde neşeli bir çığlık atıp tutuşuna anında teslim olurken sıcak vücudun her köşesine öpücükler kondurdu.

"Bacaklarımı öp! Bacaklarımı ööööp! " heyecanla çırpınan bedenin göbeğini öpmeyi bırakıp gülerek uzun bacakları öpüp okşadı. "Saat kaç olmuş? "

"Bilmem ki! Ben saatlere bakmıyorum. " bilmiş bilmiş konuştu Arel, onun için zaman gece ve gündüzden ibaretti. Saatler yoktu, dakikalar yoktu, saniyeler yoktu.. Dümdüz yaşıyordu.

"Keşke ben de böyle olabilsem. " saate bakarken mırıldandı Serdar, dümdüz bir şekilde "Ol o zaman. " diyen bedenin yatakta sağa sola dönerek kendisini şımartmasını izlerken "Hayata gözlerini açtığın anda saatlerin içine sıkışıyorsun güzelim, hayatta zamanın önemli olmadığı tek an öldüğün an oluyor.. Bebekken çocukken uyku saatin beslenme saatin, sonra okul saatleri, ders çalışma saatleri, arkadaşlarla buluşma saati, çalışma saati diye diye bütün hayatın geçiyor. " dediğinde gözlerinin içine bakan beden "Denizde böyle değil.. " diye mırıldandı.

"İstediğimiz zaman kalkarız, istediğimiz zaman yemek yeriz, istediğimiz zaman istediğimizi yaparız çünkü bizde sadece gündüz ve gece var.. Yetişilmesi gereken şeyler yok. "

"Ama burada var. " bacakları arasında oturduğu balığın belini iki yandan tutup "Kahvaltımızı edelim, alışverişe gidelim. Sana kıyafet ve telefon alacağız. Sözüm var, hadi bakalım. " dediğinde düşünceli balığın dikkati hemen dağılmış yattığı yerden zorda olsa kalkmıştı.

YAKAMOZ (BxB) Where stories live. Discover now