Bölüm 6

6 0 0
                                    


"Bunun son anlatışım olacağını umuyorum."

"Peki ya Spiritus'u? Endişelenmem gerekir mi?"

"Ruhlar ormanına gitmemize haftalar vardı. Ayrıca Felix bu konuya karşı pek ilgili değildi. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum Avery. Benim tanıdığım Felix ile o tahtta oturan prens aynı kişi değiller. Benim dostum o yangında öldü. Ben böyle kabul ediyorum. Anlarsın ki aksini düşünmek beni paramparça ediyor."

"Bu yüzden bana yardım etmek istiyorsun değil mi? Sen de ailenin intikamını almak istiyorsun. Tıpkı benim gibi."

"Hayır. Ben intikam istemiyorum. Asla da istemeyeceğim. Dinlemiyor musun? O tahtta oturan kişiyi tanımıyorum."

"Affedersin bir daha üstelemeyeceğim."

"Hey... Irene, yani Prens'in annesi. Ona dikkat etmeliyiz tamam mı? O kadında her zaman bir gariplik vardı."

Avery yavaşça kafasını sallayıp onaylar gibi yapsa da bu bir yalandı. Hector kesinlikle intikam istiyor olmalıydı. Yoksa bunca çileye sırf onun yanında olmak için katlanıyor olması akıl alır gibi değildi.

Coleman ve adamlarının yanına giderken prenses göz ucuyla hep Hector'u süzmüş ve onun yüzünde belirecek üzgün bir ifadeyi yakalamak için uğraşmıştı. Aklından tek şey geçiyordu. Sürekli soruyordu kendine. "Nasıl bu kadar sakin kalıyor? Sevdiği herkes ölmüşken nasıl bunun hesabını sormak istemiyor?"

Atları Lily ve Andre'ye emanet edip kalan engebeli yolu yürüyerek ilerlediler. Hector en önde ilerliyorken Coleman hemen Avery'nin yanına geçmişti. Dağ yamacındaki dar bir patikada sık sık aşağıya endişeli bakışlar atarak ilerliyorlardı.

"Şehrin girişinde bizi bir araç bekliyor olacak. İçeride biraz sıkışacağız ancak Hector'un söylediği kadarıyla bizi saraya götürecek kısa bir yolculuk olacak. Taht odasına girene kadar sorun çıkarmak yok."

"Neden sorun çıkarayım ki?"

"Bu soruya yanıt vermemeyi tercih ediyorum. Sen ne dersin Tori? Prenses Avery'nin ne kadar beklenmedik olduğunu söyleyecek kadar cesaretli misin?"

Coleman'ın Spiritus'u olan sincap adamın örgülü karışık saçlarının arasına yaptığı yuvasından gözlerini açıp burnunu hafifçe kıza uzatarak bir süre baktı. Ardından eşinin saçlarını çekiştirdi.

"Bana bakıyor."

"Elbette bakıyor Tori. Bir yanıt bekliyor."

"Ama beni korkutuyor."

"Ah zavallı bebeğim hadi uykuna dön. Korkma seni o karşılıklığın içerisinde bulamaz."

Elini ense kısmına atıp saklanan ruh arkadaşının başını nazikçe okşayınca Avery gülümsedi.

"Liman şehrinde Ruh eşi ile yakın olan bir Helen bir de siz varsınız sanırsam."

Coleman iç çekerken uzaklara baktı.

"Aslında bizim gibi epey insan olduğuna eminim. Yalnızca bunu dışarıya göstermekte tereddütlüler. Ayrıca sizin varlığınız da onları bu yöne iter olmuş diye duydum."

"Anlayamadım benimle ne ilgisi var?"

"Ah küçük prenses... Spirituslar ne olursa olsun krallarını sevmeye devam edecek. Halkınız da sizi... birbirlerine düşmeleri an meselesi artık. Adeta sizin başla komutunu vermenizi bekliyorlar."

"Ne için?"

"Onları öldürmek için elbette. Size olan hürmetlerini sunmak adına- "

"Kurban vermek istiyorlar..."

PRENS VE KUKLACI ( RUHLARIN HİKAYESİ 2. KİTAP)Where stories live. Discover now