Ağzı vahşice açık duran sembol göz bandının tam ortasına ilişmiş ve kızı normalde olduğundan daha göz dağı veren bir hale getirmişti.

"Hector, bana onu anlat. Ölümünden önce son kez kim olduğunu duymak istiyorum."

"Bu iyi bir fikir değil Sarışın. Onun masum bir insan olduğu fikrine kapılmanı istemiyorum."

"Ailemin katilinin masum olduğuna nasıl inanabilirim? Tek istediğim kanını dökmeden önce kendi türümün... Bir insanın nasıl bu hale gelebileceğini anlamak."

Avery anne ve babasının yüzünü anımsarken zorla yutkundu. Ah bu geçen dört ay düşünmemek için ne meşakkatler vermişti. Geçen her gün duvar desenleri ve mobilyaların şekilleri hakkında ne kadar şey ezberlemişti. Gencecik bir insan hiç tereddüt etmeden annesi ve babasının canına kıymışken ne kadar unutmaya çabalamıştı. Artık her şeyin biteceği ve yuvasına gideceği, annesi ve babasını gördüğünde yaşayacağı o sevincin ihtimali ne kadar da imkansızdı.

"Onu ilk gördüğüm andan başlamalıyım belki. İlk el sıkıştığımız ve dostluğumuzun başladığı o ilk günden..."

Günümüzden 5 yıl öncesi Alta ve Rola henüz bir değilken...

Genç Hector gömleğinin yakasını düzeltirken derin nefesler alıyor heyecandan kızarmış yüzünü sakinleştirmeye uğraşıyordu. Alta'nın generali olan babası üçüncü kez adını haykırıp geç kalacaklarını söylemişti.

Genç ceketini hızlıca kapıp aşağıya kapının önünde dikilen aksi yüz ifadeli babasına yetişti. Adam onun bu heyecanlı ifadesine karşı yarım ağız güldü.

"Bugün yepyeni bir çağın başlangıcı olacak sevgili oğlum. Endişeye mahal yok. Eminim sen de tanışacağın bu genç adama benim kadar çabuk ısınacaksın."

"Öyle umuyorum efendim. Yalnızca onun hakkında bu kadar çok bahsettiğinizden ötürü bir miktar gerginim. Kendimi sizin yanınıza yakışır biri olarak göstermek isterim."

Evin hanımı, Hector'un annesi, yetiştirdiği çocuğunun bu gurur verici görüntüsü karşısında yaşla dolan gözlerini silerken onları uğurladı. Adam oğlunun sırtına elini hafifçe vurarak onu ittirirken sesli bir şekilde güldü.

"Şehrin en iyi doktoru olan oğlum orada kekeleyecek dahi olsa kimse benim yaşadığım onurun yanına yanaşamaz."

Alta ve Rola şehirlerinin arasındaki gölü ikiye yararak ufak bir kara parçası oluşturan bölgeye doğru yola koyuldular. Yıllar önce buraya şehirler arası anlaşmaların yapılacağı tarafsız bir köşk inşa edilmişti. Rola'nın gencecik yeni generali ile buluşmaya gidiyorlardı. Hector ilk defa siyasi bir toplantıya katılacağı için heyecanlıydı. Ayrıca bu bahsi geçen gencin adını duymayan kalmamıştı. İki şehrin de gönlünü fethedecek bir zekaya ve genç kızların aklını başından alacak, tanrının lütfu olarak adlandırılan bir yakışıklılığa sahip olduğu söyleniyordu.

Babasının onu çağırıyor olma nedeni ise siyasetle yakından uzaktan alakalı değildi. Hector'un ilgilenmekte olduğu ruh ve akıl bilimi konusunda bu genç generalin yardıma ihtiyacı var gibi görünüyordu.

Kristal avizenin ışıltılarıyla aydınlanmış odaya girdiklerinde masanın başında çayını yudumlayan genç neşeyle ayağa fırladı. Yüzündeki koca gülümsemeyle generalin eline uzandı.

"Hiç gelmeyeceksiniz sandım."

"Geç kalmamızı mazur gör genç adam."

"O da ne demek?! Siz benim tez canlılığımı mazur görün asıl. Siz de Bay Hector olmalısınız."

PRENS VE KUKLACI ( RUHLARIN HİKAYESİ 2. KİTAP)Where stories live. Discover now