I don't belong here

Start from the beginning
                                    

'İşim sendin.'

Parmaklarındaki sıcaklığı hala hissedebiliyordu. Bileklerindeki nazik dokunuşu da. Hiori gelene kadar dinlediği dalga seslerini unutmamak lazımdı.

Ay, gün batımı tarafından kucaklandı. Okul çıkışında olanları özetlemek isteseydi bu cümleyi kullanırdı. Duygularını saklandıkları yerden çıkartan anahtarı, bir cümleye sığdırsaydı o cümle tam olarak bu olurdu.

"Evet, daha iyiyim. Kafanı benim durumumla bulandırırsan seni pataklayacak kadar iyiyim."

Hiori, Rin'den gelen cevap üzerine yarım ağız bir gülüş takındı. "Mesajlarda ağzımı yüzümü kır diyordun. Şimdi beni pataklayacağına göre gerçekten iyi olduğuna ikna oldum şu an." Rin, yazdığı cümleleri gözünün önüne getirdiğinde duyduğu kısa süreli utancın ardından sandalyeden kalktı. Hiori'nin yanına oturduktan sonra iç geçirdi ve gözlerini kapatıp Hiori'ye doğru yüzünü uzattı.

"Sözlerim hala geçerli. Şu an beni dövebilirsin yani. Kendimi savunmak adına hiçbir şey yapmayacağım."

Rin'in gözlerini kapatmış bir şekilde kendisini Hiori'nin insafına bırakması, buz mavisi saçlı çocuğa sevimli geldi. Rin'i dövmek, hiçbir zaman seçeneklerinde olmayacak bir şeydi. Ama yumuşak ve pürüzsüz duran yanakları mıncıklamak her zaman seçenekleri arasındaydı.

"Bu şekilde yaparsam dövmüş sayılır mıyım?"

İşaret ve başparmağı ile yumuşak deriyi kıstırırken sesi neşeliydi. Rin ise yanaklarındaki fazlasıyla rahatsız edici olan duygudan kurtulmaya çalışıyordu. Ama bunda hiç başarılı değildi. Hiori'nin sanki bu anı beklermişcesine olan inadı Rin'in kurtulma isteğine çok baskın gelmişti. "Tamam bu kadar yeter, kes şunu."

Hiori, ellerini Rin'in suratından çekip sanki hiçbir şey yapmamış gibi kıkırdadığında siyah saçlı oğlan, şu anda uyuyan kedisinin oynadığı yastıklardan birisini aldı. "Teru, afedersin ama beni kızdırdılar oğlum." Yastığı Hiori'nin yüzüne çok da hızlı olmayacak bir şekilde fırlattığında Hiori, yastığı hızlı bir refleksle tutmayı başardı.

"Gerçekten kendine gelmişsin, şu an ikna oldum."

Rin, gözlerini kısıp Hiori'nin elinden yastığı aldı ve kedisinin oyuncaklarının arasına koydu. Tekrardan Hiori'nin yanına oturduğunda Hiori bu defa da koluna yalandan bir yumruk attı. Rin "Senin derdin ne bugün?" derken kaşlarını çatık alt dudağı hafif sarkıktı. Hiori, suratındaki Rin'in bu halinden keyif aldığını belli eden ifadeyle omuzlarını silkti.

"E beni döv dedin ben de yaptım işte."

Siyah saçlı oğlanın ifadesi, Hiori'nin bu cümlesi üzerine yumuşadı ve kollarını tekrardan birbirine bağladı. Buruk bir ifadeyle "İyi o zaman. Bir daha seni endişelendirirsem biraz daha sert vur." dedi. Hiori'yi tanıyorsa böyle bir şeyi asla yapmazdı ama şansını deniyordu işte.

Ardından omuzunda bir el hissetti. Onu destekleyen bir el.

"Rin, gün sonunda böyle şakalaşacaksak endişelenmemin bir önemi yok.Takılma buna."

Hiori'nin bu tarz konuşmalarında Rin, Hiori gibi arkadaşı hak edecek ne yaptığını hep sorgulamıştı. Onu hak edip etmediğini de çok fazla sorgulamıştı. Fakat bu kez bunları düşünmek yerine gün boyunca hissettiklerinin etkisiyle başka bir şey düşündü.

'Hiori, ağabeyim olsaydı işler nasıl olurdu acaba?'

Rin'in gözleri; bu düşünceyle dalıp gittiğinde Hiori, en yakın arkadaşının aniden andan kopmasıyla duraksadı. Siyah saçlı gencin surat ifadesi, buruk ve donuktu. Rin'i bu şekilde ilk kez görüşü değildi, çok kez bu şekilde dalıp gitmişti ve Hiori bütün bu anlarda Rin'in kafasının içinden geçenleri öğrenmeyi arzulamıştı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 03 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

elem çiçekleri | rinsagi Where stories live. Discover now