01

35 7 0
                                    


"...ve fırçayla tuvale darbe vurmaktan korkma. ne kadar çizgi atarsan o kadar yoğun bir görünüm kazandırırsın. bu şekilde çok daha iyi geçiş yapabilirsin."

dediklerinden sonra bugün kursa ilk kez gelen 13 yaşındaki öğrencin meguminin başını salladığını gördün. söylediklerini anladığından emin olmuştun çünkü gözlerine bakmamasına rağmen pür dikkat sözlerini dinlemiş ve fırçayla yaptığın hareketleri izlemişti. bu yüzden fırçasını ona geri uzattın. megumi tekrar boyamasına odaklanmaya başladığında sende onun şövalyesinden uzaklaşıp diğer öğrencilerde göz gezdirdin.

megumiyi daha ilk günden darlamak istememiştin. babasının dediği gibi iletişim kurmayı pek sevmeyen içine kapanık bir çocuktu. onun istediği gibi çizimle bu özelliğini değiştirebileceğini sanmıyordun açıkçası ama sen onda farklı şeyler sezmiştin bile. megumi yaşına göre çok yetenekli ve dikkatli bir çizerdi. onu eğitecek olmak içinde sevimli bir heyecan uyandırıyordu, onunla samimi bir öğretmen - öğrenci ilişkisi kurmak istiyordun.

birkaç saat sonra kurs sona erdiğinde herkes sınıftan, eğitim merkezi binasından ayrıldı. sende eşyalarını toparlayıp biraz vakit kaybettikten sonra atölyeyi kilitledin. eve gitmek üzere koridora çıktın. asansöre yürürken telefon ekranında gördüğün mesajlar dikkatini çekti.

naoya
y/n
kurstan çıktın mı
dışarda bekliyorum seni

adımların aniden durdu ve bıkkınlıkla nefes verdin. ayrıldığınızı bir türlü kabullenemeyen eski sevgilin peşini bırakmak bilmiyordu.

siz
çıkmadım naoya
meşgulüm
geri git

naoya
öğrencilerinin çıktığını gördüm ama

siz
seninle muhatap olmak istemiyorum
bırak artık şunu
hergün buraya gelmekten vazgeç

naoya
hmm
yani birazdan aşağı inecek misin

göz devirdin. sinirle asansöre yürümeye başladın. topuklularından çıkan sesler koridordaki birkaç kişinin sana bakmasına sebep olurken asansöre bindin. zemin kata indiğinde direkt dışarı çıkmayı planlıyordun fakat gördüğün şey durdurdu seni.

megumi çıkış kapısının yakınındaki siyah deri koltuklardan birine oturmuş bir şekilde yerdeki parlak fayansları izliyordu. yüzünden düşen bin parçaydı.

onu öyle görünce ne olduğunu merak etmeden edemedin. kurs biteli 15 dakikayı çoktan geçmişti. birinin megumiyi almak için gelmiş olması gerekiyordu. kaşlarını çatıp yavaş adımlarla ona doğru yürümeye başladın.

"megumi." dediğinde siyah saçlı çocuk başını kaldırıp sana baktı. "her şey yolunda mı?"

megumi başını salladı. "babamın gelmesini bekliyorum."

"sana ne zaman geleceğini söyledi mi?"

gözleri tekrar yere düşerken "hayır." dedi megumi.

"peki onu aradın ya da mesaj attın mı?"

"arayacaktım ama şarjım bitmiş."

siyah saçlı çocuğun yanağının iç tarafını dişlediğini fark ettin. muhtemelen burdaki herhangi birinin telefonunu kullanmak için rica etmek yerine babası gelip onu alana kadar burada beklemeyi tercih etmişti. gerçektende içe dönük bir çocuktu. ve şu an huzursuz olduğunu belliydi. onu rahat hissettirmek için gülümsedin bu yüzden.

"o zaman benim telefonumdan arayalım." dedin ve elini bordo kabanının cebine attın. çıkarıp şifresini girdiğin telefonu megumiye uzattın. o küçük elleriyle senin telefonunu kavrarken gözlerin çıkış kapısına ilişti. naoyanın hala seni beklediğine emindin. yine de bunu umursamamaya çalışıp odağını tekrar megumiye verdin.

die for you - toji fushiguro Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin