" sana güvendim ama sen bana aynısını yaptın, bir kez oldu karşılık beklemeden güvenmek istedim. Bir kez ihanete uğramamak istedim gerçekten sevilmek istedim iyi birisi olabileceğine inanmak" dedi ayağa kalkarken sözleri canını yaktı bana bir adım atarken geriye dönmek için çabaladım.

"Sanrı..." diye diyebildim sadece

"Sen ihanet ettin" dedi kafasını içinde tutmaya çalıştığı bir öfkeyle sallarken "ve ben bunu yapabileceğini biliyordum , yapacağını biliyordum. " dedi Delici gözleri gözlerimde hüküm sürdü bakışlarındaki şeyler benden geçmeyecek bir yara açtı, bir silah çekip beni vursa bu kadar etkilenmem diye düşündüm.

"Ben ..." diyebildim sadece devam edemedim , sözcükleri kulanamadığımı hissetim. Kulansam ne diyeceğimi bile bilmiyordum ne diyebilirdim ki ? Beni affet mi , pişmanımı ya da bir daha yapmayacağım demem mi ?

Sanrı yalandan nefret eder el...

Biliyordum

Ve ben biliyordum ki bir daha olsa bir daha ondan saklardım , bir daha olsa bir daha söylemezdim ne yapabileceğini bilmiyordum daha şimdiden delirmiş bakışlarına bakarken ona gerçeği anlatmaya şu kadar bile yakın hissetmiyordum.

"Mecburdum..." dedim sadece tek kaşı öfkeyle kalktı hızı adımlarla bana doğru geldiğinde korkuyla engel olmayıp bir
Adım geri çekildim, bir adım geri attığımda durdu bakışları ayaklarıma döndüğünde. Kaşlarını kaldırdı bu sefer daha büyük. Bir öfkeyle bana baktı.

O öfkeli bakışları içimde bi kor yaktı.

"Elena..."dedi burun kemerini sıkıp öfkeli bir gülüşle "Elena ,Elena...!" Dedi dişlerini sıkarak kendini dizginlemek için verdiği savaşa baktı sanki Kendini tutmasa beni elleriyle öldürcekti. Gözlerini kapatıp sakinleşmek için kendine zaman tanıdı.

" sebebini söyleyemem. Ama yapmak zorundaydım anla beni , Sanrı senden bilgi taşımadım Afra'ya bunu asla yapmam lütfen dinle bana sırtını çevirme yalvarırım.." dedim ona doğru bir adım atarak sözlerim onu sakinleştirmesi gerekirken daha da öfkelendirdi Yumruğunu sıkarken. Hızlı hızlı nefes alıp verdi korkuyla ne yapacağımı bilemedim. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki korkuyla onu kaybetmek istemiyordum.

" hiç bir yaşadığımız an yalan değildi hepsi gerçekti biliyorum benden şüphe ediyorsun ama" sözlerim bitmeden Sanrı sinirle duvara bir yumruk vurmasıyla korkuyla kulaklarımı kapatıp geriye gittim kapının eşiğinde dururken. Öfkeli gözleri bana döndü , orada sanrıya dair bir şey bulamadım ve beni en çok korkutan da bu oldu. Ellinden damlayan kanlara baktığımda içimin acıdığını hissetim ama gidip sarmak istesem beni iteceğini biliyordum ve bunu kaldırabileceğimi düşünmüyordum.

Öfkeli gözleri bedenimi yakarken bana doğru hızla yürümesiyle , geri doğru bir kaç
Adım attım ama durmadı "Sanrı!?" Dedim korkuyla beni duymuyordu sanki kokuyla geriye dönüp hızla kapıya kapatıp kilitlediğimde korkuyla göğsüm inip kalkıyordu .

" Elena !" Dedi bağırarak kapının ardından sırtımı kapıya dönerken gözlerimi kapatıp kalbimi tutum.

"Sanrı..." dememle kapıya inen yumruklarla korkuyla kapıya döndüm. Geriye bir adım atarken gözlerim döndü

" sen beni mahvettin!" Dedi bağırarak aradı arkası kesilmeyen yumruklarını atarken " sen benim inancımı yıktın !" Dedi bağırarak.

Bir yumruk daha.

" sana inanmıştım ben !"

Ve bir yumruk daha.

" sen benim her şeyimi aldın benden !" Dedi yumrukları durdu  kapıya yaslandığını hissederken gözümden bir damla yaş durmadı ve avuç içlerime düştü. Kapıya yaklaştığımda kafamı kaldırıp kapıya baktım sanki gözlerini görür gibi gibi oldum kanlanmış. Gözlerinin üstüne düşen dağınık saçları. Öfkeyle sıktığı çenesi sanki şu an tam karşı da kapıya rağmen beni görüyordu. Bakışları kapının ardından bile canımı yaktı.

" ben seni sevmiştim ...!" Sesiz ama şiddetli sesi ve hemen ardından güçlü yumrukla kapı yerinden oynadı açılmamıştı ama ufaçık bir sarsılmadan çıkmaya hazırdı.

Gözlerimi sıkıca kapatım bir kabus olmasını diledim sözleri zehirli bir hançer gibi karnımı yarıp geçti ve şu koca bir boşluk vardı sanki içimde her tarafıma zehirli dikenler batı ve ilk defa ölmeden de ölebileceğimi anladım.

Sözler de insanı öldürüyordu bayım

Dış kapıdan ses geldiğinde gözlerim oraya döndü Sanrı odada kilitliydi istese kapıyı açar bana zarar verebilirdi ama kendini frenlemeye çalışarak çıkmıyordu odadan. Gözlerim değdiği bedenle yurkunmazken ipek bir
Kapıya birde halime baktı, nasıl görünüyordum bilmiyordum ama gözleri
Şefkatle
Yumuşadı.

"İpek..."dedim titreyen sesimle , ipek beni yargılamazdı beni anlardı sinirli ve öfkeli bile olsa. Şefkatinden ödün vermezdi yanımda olurdu aynı şu an olduğu gibi.

" git buradan Elena söz veriyorum onu sakinleştireceğim ama tanrı aşkına ne olur biraz zaman ver " dedi ellerimi tutarak Sanrı'nın sesi kesilmişti deli gibi Merak edip konuşmak istesem de ipek haklıydı o şu an çok öfkeliydi.

" İpek..."

"Sana yalvarıyorum ,telefonun açık olsun sakinleşsin seni bulmaya geleceğim sadece şu an zaman. " ellerim titrese de kafamı salladım yaşlı gözlerimle. Kapıya son kez baktım bizi
Duyduğunu biliyordum gitmemem için bir şey söylesin istedim belki buna hakkım yoktu ama bana kal desin istedim bu da hiç
Bir Zaman olmadı düşük omuzlarımla gözlerim dolu bir şekilde salondan çıktım evden çıkarken düz saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

Ona ihanet ettiğimi düşünüyordu , sırf Afra'ya bilgi toplamak için ona yakınlaştığımı düşünüyordu , benim bir yalandan ibaret olduğumu düşünüyordu her şeyin ve herkesin her sözümün bir yalandan ibaret olduğunu düşünüyordu.

Ve benden nefret ediyordu...

Bu gerçek kalbimi paramparça etti.

Adımlarım bildiğim sokaklarda giderken yolda geçenler yüzüm tanıdık gelenler durup bana bakıyordu, gerçekten perişan bir halde görünüyor olacaktım ki çoğu acıyan gözler üzerimdeydi. Nefes almak için durulduğunda kafamı kaldırdım yanı başımda duran adamla kaşlarımı çattım.

Hangi ara geldiğini bile anlamamıştım.

" sende kimsin?" Dedim çatalı sesimle , dudakları tehlikeli bir gülüşle kıvrıldığında kaşlarım daha da çattım bir iki adım geri atıp ondan uzaklaştığımda yerinden bir milim bile kıpırdamadan kendinden emin duruşuyla bana baktı , genç birisini değildi kafasındaki şapka ve elindeki bastona baktım siyah baston altın işlemelerle doluydu yukarı doğru bastondan sarmaşıklar uzanıyordu bir birine giren sarmal desenler yukarıya ulaşamadan sona eriyordu yukarıda işlenen bir birine girmiş sarmaş desenler sanki şok karışık bir resim gibiydi Sadece bunu sahibi
Anlar gibiydi özel bir baston olduğu belliydi iki elitle önünde tutmuş bana bakıyordu bastonuna bakılırsa ve üstündekilere zengin birisiydi ve bu mahallede böyle insanlar olmazdı...

Bir kaç adım daha geriye gitttim, kaşlarım çatıldığında aklıma gelen ihtimale kanım derimin altında dondu nefes alamadığımı hissetim.

" babanla tanışmak istemez misin ?" Dedi sesiz ama korkutucu bir şekilde korkuyla atan kalbim nefesimi iyice kesti elerim titremeye başlarken öz annemi yıllarca aşık olduğu kadını gözünü kırpmadan öldüren adama. Baktım kendi kızına işkence eden diğerini bir eşya gibi oraya fırlatan.

Adımları geriye giderken kafamı iki yana salladım çantam kolumdan kapıyıp düşerken gözlerim kenarında iki adama döndü takım elbiseli , o kadar insana rağmen yardım etmeyeceklerini bilerek arkamı dönüp koşmaya başladım. Koşabildiğim kadar koştum gidebildiğimiz kadar hızlı koştum ve sonunda kendi sonuma yaklaştığımı hissettim.

___

Ekşın ekşın

Nasılasınız canlarım

Bol bol yorum lütfen

ikizler Where stories live. Discover now