15. BÖLÜM

75 11 1
                                    


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn <3

İyi Okumalar <3

***

On Dört Yıl Önce

Tık. Kapanmak için yalvaran gözlerimi dinlemeden duvardaki saate bakmaya devam ettim. Tık. İki saniye çoktan geçmişti. Tık. Üç. Tık. Dört. Durmadan dönen akrep ve yelkovan, başımı döndürdüğü için yemek boruma doğru yükselen ekşilikle elimi ağzıma götürmeyi denedim ama yapamadım. Özür dilerim kendim, ellerimin kelepçeli olduğu gerçeğine henüz alışamadım.

Kusma hissinden sıkılmıştım. Hiçbir şey yemiyordum ki ben.. Vücudum neyden kurtulmak istiyordu da bana bunu yapıyordu?

Acaba şu an uyanık mıyım yoksa yine rüya mı görüyorum? Ayırt etmenin yolunu psikolog söylemişti aslında. Ne demişti... Hatırlayamıyorum. Günün çoğunu yatakta sırt üstü yatarak geçirdiğim için sırtım ağrıyordu. Bir dakika... Tuvalet kapısında dikilen kim? "Sen gerçek misin?" Kendimi tutamadığım için ağzımdan kaçan sorunun hemen ardından kişi kaybolduğunda önüme döndüm. Demek ki gerçek değilmiş.

Gözlerimi kapatsam uyuyup uyumadığımı anlar mıyım acaba? Bir deneyeyim. Yok, olmadı. En iyisi saate bakmaya devam edeyim, en azından öyle zaman geçiyor. Hem birazdan ilaç saatim gelecek, o zamana kadar dayanabilirim sanırım. 

Göz kenarıma doğru akan sıvıyla yüzümü buruşturdum. "Hava sıcak bile değil." Kendi kendime isyan edip başıma sağa sola oynatarak alnımdaki ter damlalarından kurtulmaya çalıştım. Bunun havanın sıcaklığı ile ilgisi yoktu. Nedenini biliyorum, uyuşturucu istiyorum. Uyuşturucu demişken.. Bir tane daha istiyorum, son bir tane.

Bacaklarım benden izinsiz titrerken ayak bileklerimdeki yara izleri kendini belli etti. Ellerim gibi ayaklarım da kelepçeli olduğu için bileklerimin hepsinde kesik izi vardı. "Son bir tane daha, yalvarırım." Bunu ben söylemedim, tamam ben söyledim ama isteyerek söylemedim. Hareketlerim hızlandıkça kelepçelerin acısını daha da hissettiğim için canım yanmaya başlamıştı.

"Uyanmak istiyorum." Yastığa sürtünmekten acıyan enseme elimi götürebilmek için kolumu sertçe çektim. Bir daha, bir daha... Kolum güçsüz kalana kadar çektim ama kurtaramadım onu. Bağıran ben miyim? Kulağıma çığlık sesleri geliyor ama bağırmadığıma eminim. Yoksa bağırıyor muyum?

Nergis'in tiz çığlıklarını duyan hemşire, önce kapının yanındaki kırmızı düğmeye basıp acil durum bildirimi yaptı. İçeri girer girmez çığlık sesleri artmış, yatakta bağlı şekilde yatan kızın kurtulma çabalarıyla karşılaşmıştı. "Nergis, sakin ol." dedi ama kızın onu duymadığını biliyordu.

"Bir tane daha. Canım acıyor, lütfen çıkar şunları. Bir tane daha. Söz veriyorum son olacak." Hemşire durmaksızın bağıran Nergis'in kollarından tutup hareketlerine kısıtlamaya çalıştı. Hasta kelepçeleri yüzünden kızaran bileklerini görebiliyordu. Odaya hızla giren Soner'in elindeki iğneyi gören Nergis, yatakta kendini geri çekmeye çalıştı.

"Hayır, hayır istemiyorum." İğneyi görür görmez kasılan vücudumun kontrolü aslında bendeydi, istesem kendimi durdurabilirdim. O zaman neden duramıyorum? Adının Soner olduğunu hayal meyal hatırladığım doktor bana yaklaşırken elindeki iğne birden keskin bir bıçağa dönüştü. "Nergis, sakinleştirici yapacağım tamam mı?"

"Bıçakla mı sakinleştireceksin beni!" İçimden söylediğimi sanmıştım. Yemin ederim söylediklerimin hiçbirini söylemek istemiyorum. Buradan bir an önce çıkmazsan her gün seni uyutacaklar. Sen kimsin?

TuvalWhere stories live. Discover now