Mayıs-Bayram Şekeri

43 6 6
                                    

Feride camdan dışarı seyre dalıp yağmuru izledi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Feride camdan dışarı seyre dalıp yağmuru izledi. Yüzünde beliren gülümsemenin sebebiyse içinin kıpır kıpır oluşuydu. Sonunda emeklerinin karşılığını alıp istediği okulu burslu olarak kazanmıştı. Güzel Sanatlar Fakültesi Temel Sanat Eğitimi ve Müzik bölümünde okuyacaktı. Bir hafta sonra bambaşka bir hayata adım atacaktı. Bu süreçte dedesi ve anneannesini ikna etmesi çok kolay olmamıştı gerçi. Köy gibi yerden hiç çıkmamış birinin şimdi Büyükşehir'e gidecek olması haliyle gözlerini korkutuyordu. Değişmesinden korkuyorlardı belki de. Ama o geldiği yeri unutacak biri değildi ki...

Onlara diyordu ama kendi de korkuyordu. Gerisinde iki yaşlı insanı bir başına bırakmak onu biraz huzursuz ediyordu. Eğer işler istediği gibi giderse ve Nefes teyzesi de yardım ederse, onları da belki kısa zamanda yanlarına aldırabilirdi. Böylece gözü de arkada kalmazdı. Hoş, kadına da fazla yük olamazdı. Arada anneannesinin hatırı olduğu için yapıyordu bunları biraz da. Seneler olmuştu, gelmemişlerdi köye ama hiçbir bayramı atlamadan arar, iyi dileklerde bulunurlardı. Zaten konuda öyle açılmıştı. Anneannesi ona emanet etmişti kendisini. Okul durumundan bahsetmişti. Göz kulak olup olamayacağını sorunca kadın Allah var hevesle hepsine destek çıkmıştı. Çocukluk yıllarından dahi olsa hayal meyal hatırlıyordu onu da, eşini de ve o garip oğlunu da. Hatta bildiği kadarıyla onun da okuduğu alan buydu. Tabii o kendisinden bir iki yaş büyüktü. Yani öyle olmalıydı. Çok fikir sahibi değildi. Anneannesinin konuşmalarından az çok aşinaydı her şeye...

Şimdi de onlarla beraber akşam yemeği hazırlığı yapıyordu. Beraber yedikleri son akşam yemeklerinin bunlar olacak olması eve de kasvetli bir havayı beraberinde getiriyordu. Dedesi fazla konuşmuyordu. Anneannesi hep dalgın ve biraz da üzgündü. Onları neşelendirme görevi de hep Feride'ye düşüyordu. Ne kadar başarılı olduğu tartışılırdı ama en azından deniyordu.

-Bugün Nefes teyzen yine aradı...

-Aa, ben niye duymadım nenem ?

-Banyodaydın o zaman. Sonra da aklımdan çıktı, diyemedim...

-Bir aksilik yok ya?

-Yok kızım. Seni bekliyorlar işte. Onun için bir aramış. Ben de haftaya bilet aldığımızı söyledim. Seni Sümer abin karşılayacak.

-Sağ olsunlar. Onlara da zahmet veriyorum.

-Hiç öyle düşünme. Annen neyse, Nefes de bizim için hep o oldu. Sağ olsun bizi de hep gözetip kolladı. Senin de teyzen sayılır. Hatta şu yurt işini bir daha düşünsün, koca ev var, ne gerek bile dedi. Ama ben bir cevap vermedim kızım. Kararı sana bıraktım.

Yurdaer bey torunundan önce araya girip veto etti bunu.

-Olmaz öyle şey hanım. Herkesin kendine göre düzeni var.

-Ben de dedim de işte bey, ısrar edince de kıza bıraktım. Feride orada düzgün şekilde bunu ifade eder.

Başını salladı Yurdaer ve çorbasını kaşıklamaya devam etti. Feride ise hafif tebessümle onu izledi. İçten içe korumacı tavır gütmesi onu mutlu ediyordu. Bir anne-babası da onlar olmuştu. Çok küçük yaşlarda, bir bayram tatili dönüşünde ailesini trafik kazasında kaybetmişti. Aslında o arabadan kendisinin sağ çıkması mucizeydi. Daha doğrusu buna şahit olan insanlar öyle anlatıyordu. Araba kağıda dönüşmüştü. Öyle feci bir durumdaydı. O yüzden işte biraz da buruk geçiyordu onun için her bayram ve tabi onlar için de. Dört yaşında olduğu için çok anımsamıyordu ne olup bittiğini ama anne, baba olarak hep bu iki koca çınarı görmüştü Feride. O yüzden haklarını asla ödeyemezdi. Birbirlerine olan bağlılıkları sebebiyle zaten böyle zor geliyordu vedaları. Onlara da hak veriyordu. Aslında kendi de tedirgindi. Seneler sonra bu seyahatle korkusunu da yenmiş olacaktı. Kısa mesafelerde sorun yaşamıyordu ama uzun olan her yol onu tetikliyordu. O kazadan kalan tek şey buydu. Hatırlamıyordu ama acısı kafasının içinde bir yerlerde ne yazık ki nöbet tutuyordu. Fakat artık büyümüştü ve her sorunuyla baş etmeyi de bilmeliydi. Bu da ilk adımıydı. Son olmayacağına dair de kendisine ve bu canından çok sevdiği iki yaşlı pamuğuna içinden sözler veriyordu. Başaracaktı. Hayallerini de gerçekleştirecekti ve rüyasında gördüğü anne babasına verdiği sözlerdeki gibi yaşadığı müddetçe hep mutlu olacaktı. Onların onu görmek istediği gibi olduğunda ancak biliyordu ki bu hayattaki misyonunu tamamlamış olacaktı. O günler belki şu an uzaktı ama Feride bu mesafeyi kararlığıyla kısaltmaya ant içmişti. Bu yüzden de söz verir gibi çıkmıştı dudaklarından dedikleri.

Aşkın 12 Ay HaliWhere stories live. Discover now