" Gitmem lazım artık gerçekten ! "
" Gitme ! Kızım, gitme yani ben anlamıyorum ! Ben ölmedim ! Hala yaşıyorum . Ve kaderimin izin verdiği yere kadar da yaşamayı planlıyorum . Kızım yanımda olsun, güvende olsun, hiç yorulmasın, ben çalışayım ama o çalışmasın sadece okulunu okusun ve başarılı olsun istiyorum . Bu suç mu, yani ? Bir anne olarak, neden anneliğimi yapmama izin vermiyorsun ? " sesi ağlamaklı ve öfkeli geliyordu fakat tüm yükü onun omuzlarına atıp kenara çekilemem . Çalışmam gerek . İkimiz için...
" Bende istiyorum ki, annem hiç yorulmasın, üzülmesin, bir yük varsa eğer omuzlarında ikimiz birlikte sırtlanalım . Anne, ben halimden şikayetçi değilim... Büyüdüm . Tabii ki, çalışacağım . Yok öyle "on dönüm bostan, yan gel yat Osman"... ! Lütfen, artık sende bunu sorun etme . Üzülüyorum sonra... "
" O zaman başka bir iş bul kendine ! Kızımın barlarda çalışmasını istemiyorum gecenin köründe ! Nıck nıck.. " hiç doğru bulmuyordu barda çalışmamı ama ne yapayım ! Gündüz okulum var mecburi gece çalışmalıyım . Ve gece çalışabilecek sayılı iş var . Ne yapaydım, pavyonda mı- tövbe tövbee.. Barmaidim ben . Sadece içecek ve ikramlık dağıtıp, boşalan locaları temizliyorum . Hepsi bu !
" Anneciğim, ben barmaidim, barmaid ! Garson gibi birşeyim yani abartma lütfen..! " dediğimde, annem ayağındaki terliği eline kıvrak bir "anne stili" hareket ile alıp onunla kıçıma sağlamca vurdu .
Acıdı bee !
Ben, kıçımı tutarak geriye doğru kaçarken annem öfkeli sesi ve çatık kaşları ile konuşmaya başladı . " Gece çalışan garson olmaz ! Hele barda hiç olmaz ! Ahh ahh, ben anneme barda çalıştığımı söylesem... Annem benim bacaklarımı kırar, suyuna çorba yapar be ! Sen, bana dua et ki, sabırlı ve medeni bir insanım . " elindeki terlikle beni döverken hiçte medeni olamıyorsun, Anneciğimm !
" Bak, orası sandığın gibi bir yer değil . Canlı müzik dinlemek ve eğlenmek için geliyor insanlar . Bir zararları yok, inan ki ! " annem elindeki terliği sağ taraftaki koltuğa gelişigüzel fırlatıp, " Hee, inandım . " dediğinde, onu asla ikna edemeyeceğimi anlamıştım . Ama o benim kararlarıma bir kere de olsa saygı duyacaktı ! Duymalıydı . Duyar mıydı ? N'OLUR DUYSUNN...
O, sağ elini başına yaslayarak koltuğa oturduğunda, bende çaktırmadan salondan çıkmak üzereydim .Ki, beni fark edip gözlerini yuvasından çıkarırcasına açana kadar .
" Dur bakiyim sen orada ! Nereye gidiyorsun ? Ben sana izin verdim mi ? "
" Iııı şeyy, sen öyle susup oturunca bende " Tamam kızım, sen git çalış . Bundan sonra sana ve kararlarına karışmayacağım " dedin sandım ! " sesimi tatlı tutmaya çalışıyordum ama şuan Dünya'nın en tatlı insanı bile seçilsem annemi zor ikna ederdim .
" I-ıı, yok sana çalışmak ! Yüreğim ağızımda kapılarda, pencerelerde bekleyemem ben seni ! Hele şu hasta halimle ! " bak iştee ! Bilerek " hasta halimle " diyordu ki, gitmeyeyim .Ama ben zaten bu yüzden çalışıyordum . Annem, hipertansiyon hastasıydı . Bu yüzden, onu üzmemeye herzaman gayret eder, herşeyin en iyisini yapmaya çalışarak onu mutlu ederim . Ama bu konu da ayrı düşecektik . Hemen, annemin yanına koştum ve yanağından bir öpücük çaldım ardından geriye çekilerek geri geri ilerlemeye başladım .
" Biliyorum, benim için endişe ediyorsun... Ama bir kere olsun kızına güvenmeyi dene anne ! Bu yaşıma kadar sen bana baktın . Sana minnettarım ve şimdi sıra bende, Büyük Bebek ! " diyerek, ilk önce salondan sonrada ayakkabılarımı giyerek evden çıktım . Tabii... Annem benim arkamdan " Sana değil, çevreye güvenmiyorum kızım " demeyi de ihmal etmiyordu . İlahi anne, sen nasıl bir kadınsın yaa !
YOU ARE READING
BAL
ChickLitAy ışığını Güneşten değil, senden almıştı Bal'ım... Uzun zamandır arayıpta bulamadığımdın. Hani bal'dın ya sen, benim Bal'ım...