2. Bölüm LALİN

42 6 0
                                    

2. Bölüm Lalin

Sanıyorum Lalin onu tanıdığım gibi değilAksi halde vuslatımıza engel olan mazeret nedir?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sanıyorum Lalin onu tanıdığım gibi değil
Aksi halde vuslatımıza engel olan mazeret nedir?

Öfkeyle çekip gitti, görmeyeli oldu yıllar

İşte bugün de asırlar
Görüyorum ki aramızdaki bağı koparmaktır niyeti.

Ondandır veda bakışlarını kınından çekti, ah Lalin nasıl da keskindi...

2024 İran Nişabur, İsfahan kenti


Lalin İsfahan kumlarının ince taneleri arasında büyür. Onun yaşama tutunduğu tek şey sevgidir. Rivayete göre Malik Lalini'ni ararken bulur bu çiçeği. Malik, susuzluktan ve Lalin'in sevgisizliğinden çatlamış yüreğine ilaç gibi gelen bu çiçeği yanından ayırmaz. Lakin, Lalin'in gidişi ile çiçekte, Malik'te solmuştur.

Sarı, turuncu, mor, yeşil, beyaz ve daha nice renk renk kaftan giyinmiş hatunların kaftan tülleri, İsfahan'ın güneşten pişmiş toprak haline gelen çöl kumları üzerinde salınıyor İran kentinin üzerinde ki kızgın, sert ışıklar kum üzerinde bir dansöz gibi raks ederek anlamadığım dilde ki unutulmuş eski bir hikâyeyi gözlerim önüne seriyordu.

" Lalin çöl çiçeği gibi inatçıdır.
İnadı çöl çiçeğinin dağları delerek çiçek açması gibidir.
Hızla büyür, hızla ölür.

Şimdiye kadar İsfahan aşk hikâyesi vermedi, sözleri yasakladı.
Ama Lalin ve Malik öyküsü aşkla tamir edilen kırık hayatlardı.
Lalin gitti, Lalin terk etti.
Uzun zaman oldu aradı oğlan her yerde, her ülkede kendini ve sevdiğini.
Her bir ülke başka bir aşk ağıtı oldu, her bir yıl başka bir özlem acısı doğurdu.
Lalin İsfahan'ı unuttu, Malik İsfahan'ın çöl kumlarında kayboldu..."

Şarkının kederine boyun eğen güneş, sert ışıklarını daha da yakıcı hâle getirdi. İran kadınları birlikte koro halinde mükemmel ince bir seste, sanki söyledikleri musiki ölümlü bir şeymiş gibi o kadar tiz bir seste, ağıt yakarak anlamadığım özgün İran dili ile şarkıyı söylüyorlardı ki tüm İsfahan halkı bu sıcağın altına gölgelik edecek ağaç, kasır çatısı altına dahi sığınmadan hipnoz olmuş gibi bu kadınları dinliyorlardı.

" Şimdiye değin İsfahan aşk hakkında sözler yazmaya kalkışmamıştı.
Bu çok geniş bir anlamda özleme sahip. Tıpkı aşk ve tanrı gibi.
Çöl kumları içerisinde rüya içindeyim dedi oğlan.
Acıyla uyanırım, ben aşk rüyasıyım Lalinim'i ararım.
Yukarıya boş gökyüzüne kaldırdım başımı,
Kapadım gözlerimi. Bu onun tatlı aşk zehriydi. "

Yeşil gözlerimi kocaman yapraklı palmiye ağacının dibine güneşten kaçarak gelsem dahi, gölgelikte bile güneşin sert ışıkları yüzünden açamıyor ve yerel halk kadınlarının ağıt gibi söylemeye devam ettikleri dilde ki ve türde ki şarkıyı anlamayarak ve anlamadığım için daha da merak ettiğimde çevirmen rehberime güneş ışıklarından açamadığım yeşil gözlerimi kadınların, çalgı aletlerinden alıp bedenine dönderdim.

BÜYÜK İSFA-HAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin