"CesaretinVarMıAşka?"💌

2.3K 464 171
                                    

*kurguların aktif yazılmasını ve bölümlerin hızlı gelmesini istiyorsak lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayalım.

✒️Ağaçta duran kuş dalın kırılmasından hiç korkmaz. Onun güveni ağaca değil, kendi kanatlarınadır... Henrik Ibsen

Ne yalnızlık ne hüzün
bu gecenin gündüzü var
Sanmaki ölümsüzüm
bu şehrin duvarları dar...🎙️

Buz gibi yeller esen toplantı salonundan bir hışımla çıkmış, emniyet koridorlarını yan yana aşarak binanın kapısından dışarı atmışlardı kendilerini. Dışarının serinliği içerinin mavi yangınlarından sonra ılık bir ortama girmiş gibi sarmıştı bedenlerini. Düşüncelerinin yoğunluğu ile konuşmamayı tercih etmişlerdi park alanına yürürken. Halbuki bu sabah ilişkilerinin mühim bir ivme kazandığı özel bir sabah sayılırdı. Fakat günün devamı sabahın tüm izlerini örtmeyi başarmıştı. Nihayetinde ulaşabilmişlerdi arabanın olduğu kısma. Toprak alana basmamaya özen göstererek kenarından geçmişlerdi. Fakat daha kapılarını açıp yerlerine oturmadan genç adam bir an gözlerinin kararmasıyla arabanın   kapısına tutunuvermişti. Kendini çok sıkmanın, duygularını dışa yansıtmadan yaşamanın ve öğrendiklerini sükunetle sindirmeye çalışmanın sonucu olmalıydı bu durum. Nergis ise sevdiği adamın vaziyetini fark etmiş, kendi tarafına geçmek yerine topuklularının üzerinde pıtı pıtı koşarak yanına gelmişti. Kibarca tutunmuştu kalın koluna zarif parmakları.

-İyi misin? Ben kullanayım mı?'

Karısının dediğiyle elini alnına götürüp iki kaşının ortasını hafifçe ovalamış, sonrada ağır hissettiği gözkapaklarını zorlukla kaldırıp kanlanmış koyu mavilerini genç kadına çevirmişti. İlk kez böyle birşey geliyordu başına. Kendini her an düşüp bayılacakmış kadar kötü hissediyordu. Kulakları nabız atış sesiyle dolarken kısaca yutkunmuş, başını olumlu manada sallayıp cebinden çıkardığı anahtarı küçük avuçlara bırakmıştı.

Kocasının yan koltuğa geçmesiyle oturmuştu şoför mahaline Nergis. Endişe dolu bakışları onun üzerinde dolaşırken emniyet kemerini takmış, erkekler her ne kadar sinir olsalar da daha rahat kullanabilmek için dikiz aynasını ve koltuğun duruşunu kendine göre ayarlamıştı. Galiba ilk kez bu kadar pahalı ve yüksek bir araba kullanacaktı. Allah vere de sağa sola sürtmeden, bir sıkıntı çıkmadan şu adamı evine götürebilseydi. Yoksa karizması fena çizilecekti.

Neyse ki öyle de olmuş, yol gayet rahat ve sakin geçmişti. Trafiğin olmamasını ise tamamiyle ettiği dualara bağlamıştı. Yoksa bu saatte İstanbul caddelerinin birer kördüğüm olması gerekirdi. Nihayetinde Eşref Haşim'in evine gelmişlerdi. Arabadan hızlıca inmiş, gidip tereddütsüzce kocasının koluna girmişti. Bu zamana kadar kendini ne kadar tuttuysa ve duygularını ne kadar sakladıysa acısı yavaş yavaş çıkmaya başlamıştı işte. Eşref ise sevdiği kadından gelen bu sessiz desteği memnuniyetle kabul etmişti.

Aynı sükunetle içeri girmişler, genç adam kendini alt kattaki salonun köşe koltuğuna mecalsizce bırakırken Nergis hemen geliyorum diyerek geçmişti mutfağa. Anteplilerin misafir geldiği gecede eşyaların yerini az çok öğrenmişti. O yüzden aradıklarını bulmakta çok zorlanmamıştı. Lakin kendini bir miktar tuhaf hissettiği de yadsınamaz bir gerçekti. Sanki gerçekten evli bir çifttiler ve kocası içeride dinlenirken o içecek birşeyler hazırlıyordu. Burası ise onun mutfağıydı... Onun evi... Bir an duraksayarak daldığı düşüncelerden üf saçmalama be sus diye kendi kendini tersleyerek çıkmış, sonrada demlendiğine kanaat getirdiği bitki çayı dolu cam fincanları tepsiye koyduğu tabaklarının üzerine oturtmuştu. Ağır adımlarla dönmüştü salona. O içeri girdiğinde ise Eşref az evvel yaptığı bir aramayı sonlandırmaktaydı. Tepsiyi orta sehpaya koyup ilişmişti yamacına.

NERGʼİS KOKUSU 👠 (Töre&Adalet Serisi)Where stories live. Discover now