YEŞİL MAFYA +18

29.

Küçük bir not: Yurtdışına taşındığım için bir iki hafta bölümlerde aksama ve duzensizlik olabilir. Yeni bölüm bildirimleri için beni takip edin.

Yorum ve oy atmayı unutmayın.

Boş bir odanın içinde bir sandalyede ellerim arkadan bağlanmıştı. Ne kadar çekiştirirsem çekiştireyim bir türlü çözemiyordum.

Bağırmak istiyordum ama neye fayda sağlayacaktı.

Gerçek anlamda altıma sıçıyordum.

Korkudan adranalinden kıpırdamadan duramıyordum.

Doruğun tehlikeli bir mafya olduğunu daha da iyi görmüş olmuştum.

Berk i vurduğunda gerçek yüzünü göstermeye başlamıştı.

Neden ? Neden kaçırmıştı beni ?

Berkle aramda bir şey kalmamıştı.

O gün boşuna mı onu reddetmiştim ?

Ne olursa olsun. Onu istemiyordum. O zaman onu istememiştim. Berk e veda etmek istemiştim ve benı zorla sevdirmeye hakkı yoktu.

Şuan ondan ve Buraktan nefret ediyordum.

Kapı açıldı.

Doruk yanıma geldi ve önümde diz çöktü.

-Beni böyle mi geri kazanacaksın ? Diye sordum.

Gözlerimin içine baktı. 

Elleri sandelyenin arkasaına gitti ve beni çözmeye başladı.

Aynı zamanda yüzü bana çok yakındı ve sarılıyor gibi gözüküyordu.

-Seni geri kazanmak için değil. Banuyu geri kazanmak için.dedi.

Bir kıkırdama duyuldu kapıda.

Bakışlarımı oraya çevirdim. 

Banu kapıda duruyordu.

Doruk beni geri kazanmak istediği için bana hastalıklı bir şekilde aşık olduğu için kaçırmamıştı.

Doruk Banuya kendini ispatlamak için beni kaçırmıştı.

Beni kendisinin sadakatinin Banuya ait olduğunu ispatlamak için kullanmıştı.

Beni kullanmıştı...

Gözlerim Doruğu buldu.

Anlayamadığım karmaşık duygularla bana bakıyordu.

-Ölümünü izlemek bana çok zevk verecek. dedi Banu.

Doruk ipi çözerken bir elini bacağıma koydu.

İpi ordan geçirdi ve çözmeye devam etti.

Yüzüme kan hucüm etti.

Beni öldüreceklerdi.

Beni gerçekten de öldüreceklerdi.

-Burak buna asla izin vermez. diye bağırdım.

O da buralarda olmalıydı.

Beni öldürmelerine izin vermezdi.

O benim arkadaşımdı.

Birlikte bir yatağı paylaşmıştık uzunca bir süre.

Kapıda bu sefer Burak belirdi.

Başı yere bakıyordu.

-Eğer sen ölürsen Burağın seninle evlenmesine gerek kalmayacak. dedi banu.

Şaşkınlıkla Burağa baktım.

-Özür dilerim. Babam ya o kızla evlenirsin ya da o kız ölür de o zaman istediğinle evlenirsin dedi. 

dedi Burak.

Beni gerçekten öldüreceklerdi.

Doruk beni tamamiylşe çözdü ve kolumdan tutarak sandelyeden kaldırdı.

-Banu buraya gel. dedi Doruk.

Banu önüme geldi.

Doruk beni yere oturtturdu.

Doruk saatine baktı.

-Şimdi önce Banunun ayaklarını öpeceksin. Ondan sonra da burda öleceksin.dedi.

Belinden silahını çıkardı ve kafama dayadı.

Namlunun bakısını kafamda hissediyordum.

Korkudan titremeye başladım.

Berk i ve onunla geçirdiğimiz Yunanistan tatilimizi düşündüm.

Bir sene boyunca paramızı biriktirip yunana adalarına gitmiş orda kamp kurmuş ve çadırda günlerce sevişmiştik. Sahilde denize girmiştik. Duş alamamıştık ve deniz suyuyla yıkanmıştık hep. Akşamın birinde başka bir kampcı gelmiş ve bizimle özel sigarasından paylaşmıştı. Bizimde kafamız güzel olmuş ve hayatın anlamından konuşmaya  başlamıştık.

Ölümden çok korktuğumu çünkü boşluğa karışmanın yok olmanın nasıl olcağını hiç bilmediğimden bahsetmiştim. Şimdi yokluğa hiç olmadığından daha da yakındım.

Doruk kafamı silahla dürttü.

Saatine baktı.

Neden saatine bakıp duruyordu ki ?

-Ayaklarımı öp seni köylü. Dedi banu.

Ölecektim.

Öyle ya da böyle ölecektim.

-Öpmeyeceğim. dedim.

-Öpmeyecekse vur şunu başından.dedi Banu.

-Hayır. Ayaklarını öpecek. diye tısladı Doruk. Gözü yine saatine kaydı.

-Vur şunu. Şu kızı ölü görmekten daha çok istediğim bir şey yok. Cesedinin yarıp içini çöplerle doldurucam. Öpmesi umrumda bilde değil.

-Seni seviyorum Berk. diye fısıldadım ve gözlerimi kapattım.