20.Bölüm{Ağalık }

Začít od začátku
                                    

Genç adam, önce irkilsede daha sonra bir taneciği,gözünün nuru olduğunu anlayınca ellerinden tutup kendine çevirmişti. Ve gögüsüne çekerek sımsıkı sarılmıştı.

Önce genç kadın atıldı söze,
" Ağir'im ne oldu? Söyle seni kim bu kadar sinirlendirdi. "demişti.

" Hüküm verildi Dila. Bizim adımıza hüküm verildi yavrum. "demişti genç adam sesi titreyerek.

Genç kadın , korku ile Ağir'den kendini çekmek istemişti ama Ağir buna izin vermemişti.

" Ağir söyle ne hükmü, ne oluyor? "
diyebilmişti genç kadın.

"Eğer bir çocugumuz olmazsa, Maral ile evliliğimze hüküm verildi. Ama ben itiraz ettim. Sakın Dila'm sakın ağlama yavrum. Ben seni çocuk için değil ben seni sevdiğim için evlendim. Ve yaşadıgım sürece hep senin adın düşecek bu dilimden. Varsın ağa Berzan olsun be gülüm. " demişti genç adam. Hala karısına bir an olsun sarılmayı bırakmadan.

Onları kapının aralığından izleyen, Asu'dan habersizdiler. Genç kadın hemen kocası Berzan'ın yanına giderek olan biteni anlatmıştı. Herşeyi ögrenen genç adam, hemen babasının yanına indi.
.
.
.

Avluda Azat ağa ve diğer illerin aşiret ağaları vardı. Berzan tüm heybeti ile dikildi babasının karşısına.

"Bav, duyduklarım doğru mu? " demişti ama babası yerine amcası hemen söze atılarak,

"Doğrudur yiğenim ama sana düşmez. Hadi sen gidip oğullarınla ilgilen" demesi ile Asla istifini bozmadan genç adam,

"Asıl sana düşmez!!! Bav ben sana sordum ama senin yerine can atıp söze atlayanlar var. Diyesin hele bunlar doğru mu? " demişti öfkeden içi içini yemekte olan genç adam.

"Doğrudur oğlum. Bilirsin, ağalık önceden beridir Agir'e kesilmişti. Şimdi ağalığı almaya az kaldı ama ortada bir çocuk yoktur. Elimden bir-
diyemeden babasının sözünü bıçak gibi kesen Berzan direk olarak

" Vardır bav. "demişti.
Berzan'ın bu cümlesinden sonra, hem amcası hem tüm konuklar olmak üzere bunlara eşitlik eden
Dila ve Ağir'de peşin sıra avluya inmişti.

" De hele Berzan'ım nedir? "dedi van Aşireti'nin ağası olan Sirwan ağa.

" Herkes duysun. Ben Berzan Karahan
Abim Ağir Karahan'ın elinden ağalıgı alıyorum. Azat ağa söyle bana, ağalığı bana verirmisin? Hem evliyim hem de iki tane oğlum var. Tüm şirket yönetimi abim tarafından bana devredildi bunlar yeterli değil mi? Hem sana hemde diğer Aşiret reislerine sorarım "
dedi ve sözü babasına bıraktı genç adam. O sırada Asu, Dila'nın yanına gelerek elini tutu. Dila önce şaşırsada anlamıştı sırf kuma olayı olmasın diye Berzan ve Asu'nun planı olduğunu.
Asu yine yapmıştı kardeşliğini. Dila ve Asu orda birbirlerine sımsıkı sarılarak birbirlerine bir nev-i teşekkür etmişlerdi. Tabi gururla kardeşini seyreden Ağir'de hesaba katarsak. Arkalarında hasedinden çatır çatlayan Maral hariç tabi.

"Berzan de git işine. Hem biz sözü kestik burdan dönmek olmaz" diyerek yiğenini azarlamıştı resmen.

Ama Mahne xanım, söze atlayarak

"Botan sen çok oluyorsun. Karşında kide benim oğlum ağa olacakta benim oğlum. Söz sana düşmez. Oğlum Berzan, babasına soru sordu, sana değil" demişti hiç çekinmeden.

Botan ağa tek kelime etmemişti. Biliyordu sonu kötü olurdu. Yıllar önce çok dayak yemişti abisinden. Mahne yengesine ağır laflar konuşmasından dolayı. Yılların korkusu hala içindeydi yaşlı adamın.

"Tamam madem öyle. Ağalar buraya kadar geldiniz. Ayaklarınıza sağlık, ama sizinde huzurunuzda oğlum Ağir'i ağalıktan alırım. Onun yerine ikinci oğlum Berzan Karahan'ı getirmek isterim. Bu böyle biline"
demesi ile Botan ağa ortada kara kara düşünmeye başlamıştı.

Diğer ağalar, kendi aralarında düşünüp taşınmışlardı. Belli bir münakaşadan sonra, Kırımlı'ların ağası Mahmut ağa.

"Azat ağa dediğin kabulümüzdür. Artık Ağir değil, Berzan ağalığa kabul edilmiştir. Hayırlı uğurlu olsun. Bu saatten sonra oğlun Berzan Ağadır. " demişti.

Mahne xanım ise gururla"Sende kızını al Urfa'ya geri dön Botan artık söz möz kalmadı ortada" dedi otoriter bir ses tonuyla.

Kimseden ses çıkmadı,çünkü bilirlerdi, mahne xanım'ın Azat ağanın ismine ihtiyacı yoktu.

3 saatin sonunda yavaş yavaş konakta kimse kalmamıştı. Herkes konaklarına dönmek için yola çıkmışlardı. Maral 'da babası ile Urfa'ya dönmek zorunda kalmıştı.

Yaptıgı şeytanlıklar babalı kızlı ayaklarına dolandı diyelim.

.
.
.
.
.
KIRIMLI KONAĞI...

"Hadi yavrum saat kaç oldu, biran önce gidelim"demişti kapı önünde karısını bekleyen genç adam.

Kocasının bu sözlerine karşi "Tamam tamam patlama. Anca bitti işim. Hadi gidelim" dedi umursamaz bir tavurla.

"Kızma yavrum"dedi jiar karısına yaklaşıp öpecektiki

"Ayy!!" diyerek kocasını itterek odaya tekrar girmek istemişti.

"Ne oldu bir yerinmi ağrıyor. Boşver gitmeyelim" endişe ile söylediği sözler işe yaramamıştı.

"Ya çekil be adam önümden, yazmamı unuttum" demiş kocasını itterek artık nihayet içeri girmişti kadın.

"Saçlarina örtsen ne örtmesen ne fark eder ki zaten yarısına tuturuyorsun hiç anlamıyorum vallaha siz kadınları"

"Anlama zaten, odun"
Genç kadın, yazmasını özenle takıp tam çıkmak için arkasını döndüğünde "Hadi gidelim ne bakıyorsun ölü görmüş gibi" demişti kızgınlıkla bakan kocasına.

"Takma onu çıkar. SANA ÇİKAR DEDİM"

Devam edecek..

Yıldızı yakmayı unutmayın ballarım❤


Geçmişin Günahı // BERDEL(+18) Kde žijí příběhy. Začni objevovat