BÖLÜM 13: Ayaza İtiraf

Start from the beginning
                                    

"Yavşak mısın sen oğlum? Şimdi burdan bi' dokunacağım sana!" diyerek elimin tersini göstermiştim. Ama o beni hiç siklemişe benzemiyordu açıkcası.

Hâlâ havada olan eline gözlerimi devirdikten sonra elini geri çekerek "Tamam Minimal, sinirlenme hemen." demiş ve sonra çayından bir yudum almıştı.

O sırada yanımızdan pamuk şeker satan bir amca geçmişti. Canımın çektiğinden değilde mavi ve pembe rengi görünce daha fazla dayanamadan bakmaya başlamıştım.

Herhalde Ayaz bunu farketmiş olacak ki oturduğu tabureden kalkarak amcanın yanına gitmiş ve iki tane pembe pamuk şeker alarak masaya geri dönmüştü.

"İkisininde pembe olmasını neye borçluyuz?"

"Sana!"

"Derken?"

"Bence pembe seni temsil ediyor."

"Nasıl yani?"

Saf, bebeksi ve güzel. Senin gibi"

Yüzümdeki gülümseme bi' anda solarken sıkıntılı bir nefes vermiş ve "Beni siyahtan başka bir rengin temsil ettiğini sanmıyorum!" demiştim.

Bu ani ruh değişimlerim Ayaza tuhaf gelmiş olacak ki kaşlarını çatarak beni izlediğini görmüştüm. Daha sonra ise burun kemerini sıkmış ardından "Bana yolda 'Arkamdan gelme, ayaklarında kirler birikir!' demiştin. Ne demek istedin orda?"

Elimdeki bardağı dolgun ve pembe glosslu dudağıma yaklaştırarak bir yudum almış ve çayın içimi ısıtmasına izin vermiştim. Çok garip bir şekilde karşımda oturan sadece adını bildiğim, bana bu denli yabancı olan bu yakışıklıya detay vermeden hayatımı anlatmak geçmişti içimden. Belki de tanımadığım birinden hayatımla ilgili fikir alırsam bazı şeyleri -Ateşi- daha çabuk yoluna koyardım diye düşündüm.

İçime derin bir nefes çekerek bir kez daha emin olmak istedim kararımdan.
Evet, kesinlikle bu çocuğa kendimi anlatacaktım.

"Sana bir şeyler anlatırsam beni dinler misin?"

"Her zaman!"

"Ama sonunda bu masadan kalkıp gideceğine adım kadar eminim. Hazır ol bence duyacaklarına."

"O kadar mı kötü?"

"O kadar kötü."

"Bence sen yinede bu kadar emin olma. Her kes hata yapar."

"Benim yaptığım şey hata değil."

"Ne o zaman?"

Gözlerimi denize dikerek dudaklarımı aralamış ve anlatacaklarımı ilk önce beynimde tartdıktan sonra derin bir nefes vermiş ve lafa koyulmuştum.

"Ben dışarıdan göründüğü gibi pembe değilim Ayaz.
Hiç bir zaman olmadım.
Hani dedin ya safsın bebeksisin.
Bana yakıştırılacak en son sıfatlar bile değil bunlar biliyor musun?"

"Niye?"

"Ben yıllardır evli bir adama aşığım." cümlem ağzımdan çıkar çıkmaz Ayazın tepkisini görmek için yüzümü ona çevirmiş ve bozulmuş yüz ifadesiyle karşılaşmıştım.

Tamda tahmin ettiğim gibi!

Yüzünü işaret ederek alay kokan sesimle "Demiştim işte gideceksin diye. Daha ilk cümlemden yüzünün geldiği hale bak."

Sözlerimden sonra kendini toparlamış ve çökük olan geniş omuzlarını tekrar dikleştirmişti. Daha sonra boğazını temizlemiş ve "Evli bir adama aşık olman seni kötü biri yapmaz." demişti.

"Peki ya evli olduğu halde onunla konuşmam yapmaz mı?"

Sözlerim karşısında dumura uğramış ve bir kaç kez dudaklarını oynatmıştı. Sanki cümle kurmak için doğru kelimeleri arıyormuşta bulamıyormuş gibi.

Sessizliğini farkedince gözlerimi yine denize çevirmiş ve "Gördün mü rezilliğim karşısında seninde söyleyecek sözün yok." demiştim.

"Çok mu seviyorsun onu?"

"Bilmiyorum."

"Ne zamandır konuşuyorsunuz?"

"Bir kaç haftadır. Ve kendimi inanılmaz bir şekilde kötü hissediyorum. Kurtulmak istiyorum ama olmuyor. Yapamıyorum, söz geçiremiyorum kendime."

Sakın ağlama Meva.

Ama gözlerim çoktan dolmamışmıydı zaten?

Başımı yukarı kaldırarak dolan gözlerimi gökyüzüne dikmiş ve kendimi sıkarak ağlamamı önlemek istemiştim ama gözlerimden yaşlar çoktan süzülmeye başlamıştı bile.

Sikeyim! Başkalarının yanında ağlamaktan nefret ederdim!

Ağladığımı görünce ellerini dağınık saçlarına geçirmiş daha sonra ise hafif çıkmış sakallarını sıvazlayarak "Bilinçli yaptığın için mi hata değil demiştin?"

"Evet." Onun konuşmasına izin vermeden yine söze ben başlamış ve "Canım çok yanıyor, Allah kahretsin. Kurtulmayı çok denedim. Ama duygularım bir lanetmiş gibi hiç bırakmadı peşimi." demiştim.

"Onu elde ettiysen niye yanıyor canın? Neden mutlu değilsin peki?"

"Bazen konuşmak bile istemiyorum. Yanlış olduğu için herhalde."

"Hayır, Meva. Yanlış olduğu için değil, onu sevmedğin için böyle hissediyorsun."

"Anlamadım, ne demek istiyorsun?"

"Bak şimdi, sen onu sevmiyorsun. Sadece onu takıntı haline getirmişsin. Kafanda onu ulaşılmaz biri olarak kodlamışsın, bu yüzdende ona sahip olman için beynin sürekli seni öyle yönlendirmiş. Yani sen onun sevgisini değil, ona sahip olmak nasıl bir duygu onu tatmak istemişsin. Bu yüzden şimdi kendini kötü hissediyorsun. Ama hissetme, geçmişte ne yaşadın bilmiyorum ama ona kapılmanı sağlayacak şeyler yaşadığın belli. Sadece uzaklaşmana bak, emin ol bir kaç ay sonra ismini bile hatırlamazsın."

"Peki ya hep etrafımdaysa?"

"Görmezden gel, kendi hayatına odaklan. En basitini söylüyorum başka birilerini tanı başka şeylerle ilgilen. Kafanda onun kapladığı yeri başka şeylerle doldur ki ona alan kalmasın."

"Onu sevmediğimden emin misin?"

"Eminim, hoşlanmış olabilirsin ama asla sevmemişsin."

"Psikolog musun?

"Daha değil, bir senem var."

"Teşekkür ederim"

"Ne için?"

"Her şey için"

"Ben bir şey yapmadım , sadece farkında olmadığın gerçekleri söyledim."

Sustum.

Sustu.

Daha fazla dayanamayarak etraftaki kasvetli havayı dağıtmak için pembe pamuk şekerimi açmış ve bir parça kopararak Ayaza uzatmıştım.

Almadığını görünce "Hadi alsana! Karizmanı zedelemez merak etme!" demiş ve uzanarak dudaklarına doğru bastırmıştım. Ayaz benden önce davranarak bileğimi yakalamış ve elimi geri çekmemi engellemişti. Benim parmaklarımda olan pamuk şekerli midesine indirmiş daha sonra ise parmağımda kalan sulu kısımlarını almak için parmaklarımı bir bir emip şekerleri yalamıştı. Gözlerim bu davranışıdan ötrü şokla açılırken iri elinde kaybolmuş bileğimi kendime çekerek ondan kurtarmayı başarmıştım.

"Aslında böyle hareketler yapmasan çok düzgün çocuksun biliyor musun?" demiştim alaylı sesimle.

Hemen kaşlarını çatmış deniz mavisi gözlerine suçluluk duygusu eklemiş ve "Rahatsız ettiysem özür dilerim." demişti.

Aklıma gelen sinsi planımla "Seni bir şartla affederim" demiştim.

İMKANSIZ +18 ( yarı texting) Where stories live. Discover now