Her Şeyin Başlangıcı-1

5 0 0
                                    

Güneşli bir günün sabahıydı. Hava açıktı. Uzun zamandır evde kapalı bir şekilde kalıp kankalarımla dedikodu yapmanın verdiği monotonlukla birlikte oturuyordum. Tabi piştiğim de söylenebilir. Birden kankam aklına nerden estiğini bilmediğim fakat bir o kadar da değişik olan bir fikir söyledi:

- Piknik mi yapsak?

Evet, bunu söyleyen Eda'dan başkası değildi. Biricik kankamın başına güneş geçmiş olmalı. Yoksa bu sıcakta ne pikniği canım?!

- Evet, harika bir fikir! Hadi Ela sen tabakları hazırla.

Bir dakika bir dakika. Bu da mı bu fikri mantıklı buldu yani!

- Pardon ama bu sıcakta neyin kafasını yaşıyorsunuz siz! Yemek yerine biz pişeriz bu sıcakta canım! Allah gökten beyin dağıtırken şemsiye çekip de nasiplenmeyen tek kişiler siz olabilirsiniz yemin ediyorum!

- Üff kanka gölgelik bir alan buluruz işte. Hem dedikodular da bitti. Dönüp dolaşıp aynı dedikoduyu dinlemeyi piknik yapmaya tercih mi ediyorsun yoksa?!

- Üf tamam be! Size de karşı gelinmiyor ha!

Bu kızları cidden anlamıyorum. Hani bu sıcakta ne diye piknik yapmak istiyorlar ki! Gerçi birazcık haklılık payları da yok değil. Çünkü bu monoton hayattan kim olsa bıkardı. Hem değişiklik olur. O zaman ben en iyisi tabakları hazırlayayım.

- E siz yapadurun ben de yatayım en iyisi.

- Diye söylendi burada ben varken sözü geçmeyen Matmazel Lazy...

Günlük kanka atışmamız bu. Takılmayın. Aksine bizim yaptığımız her şeyde bir sebep arayanlar delirir.

Tabakları almak amacıyla dolaba yöneldim ve sırasıyla tabakları dörder dörder almaya başladım. O sırada Eda ise meyveleri hazırlıyordu ve benim Matmazel Lazy'm Nisa ise yatarak bir halt yapamayacağını anlamış bir şekilde sepetimizi düzenliyordu. Ben ise hiçbir zaman yerinde sabit bir şekilde duramayan ve tam bir dans delisi biri olarak şarkı söylüyordum. Kankalarım ve beni tanıyan herkes benim dans delisi biri olduğumu bilirlerdi.

'' Cause You Can Be The Beauty And I Could Be The Monster! ''

Ben böyle şarkı söyleyerek şarkı sözlerine eşlik ederken kankalarım ise bu halime gülüyorlardı. Dans edip şarkı söylemeyi seviyor olmam onları hem mutlu edip hem de gülümsemelerine neden oluyordu. Bir yandan işlerimi hallederken bir yandan da dans edip şarkı söylememi bitirdiğimde işlerim de bitmişti. Nisa tabakları ve hazırladıklarımızı sepete yerleştirirken biz ise voleybol oynayabilmek için top bulmaya çalışıyorduk.

- Ela bu top nasıl?

- Bu hentbol topu kanka. Oynarken bileklerimizi kırmak istemiyorsak bunu tercih etmemiz açıkçası çok da doğru olmaz.

- Ya bu?

- O futbol topu ve biz voleybol oynayacağız.

- Ya şu elimdeki?

- O da basketbol topu Eda! Allah'ım Yarabbim! Senin toplar hakkındaki bilgin neden koca bir '' sıfır '' acaba?!

- Hah! Sonunda buldum.

- Eda.

- Efendim.

- Edacım.

- Efendim.

- Güzel kankam.

- Yaw efendim.

- O elinde tuttuğun raket Eda.

- Haa... Pardon.

- Allah'ım resmen sınanıyorum ya! Gidip dünyada trilyarlarca insan varken ben nasıl seni buldum ya!

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 10 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Şeytanın ÖlümüWhere stories live. Discover now