40. NEFRETİN KIRILMA NOKTASI

En başından başla
                                    

"Biliyorum... Ama kendimi durduramıyorum." Mırıldanmamla çenemde duran parmaklarını tenimde kaydırarak yüzümü kavradı.

"Onunla aramızdaki görünmez engelleri daha yeni aşmışken gitmesini istemiyorum. Korkuyorum Algan."

Sözlerimle kaşları hafifçe çatılırken, bu defa beni anlamak ister gibiydi bakışları. Yutkunarak devam ettim. "Ya yine değişmezsem? Ya yine ona gülmeyen, onu üzen biri olursam?.."

"Bunun hiçbir zaman olmayacağını biliyorsun." Aniden yanıtladığında, bu hissime dahi tahammülü yokmuş gibi kaşları arasındaki çukur daha da derinleşti.

"Ben kızımıza iyi bir anne olamayaca-"

"Hera." Sözümü yarıda keserek sessizleşmemi sağladığında, başını hafifçe iki yana salladı beni reddetmek istercesine.

"Yapma. Lütfen şunu yapma artık... Pera buraya geldiğinden beri mahvettin kendini. Onu kabullenmen zor olduğu için kendini bu kadar yıpratamazsın. Yaşadığın hiçbir şey normal değildi. Hiçbir şey, kolay değildi."

"Ama-"

"Aması yok." Başını yeniden iki yana salladı. "Aması falan yok güzelim. Ben kızımızı kabullendim evet, çünkü yıllardır bunun hayalini kurduğumu sana söyledim. Böyle bir şey bana tuhaf gelmedi çünkü seni bu kadar severken aksi zaten yok bizim için." Tek kaşını yukarı doğru kaldırdığında, diğer elinin parmakları benim aksime oldukça dikkatli ve nazik hareketlerle yenisi akan yaşlarımı sildi.

"Yaşadıklarımız aynı diye verdiğimiz tepkilerde aynı olacak değil. Benim hayatım bu. Benim dünyamda olan her şey normaldi. Verebileceğim daha fazla tepki olamayacağını sende biliyorsun."

Sözleri sertçe yutkunmama neden olurken, idrak ettiğim gerçekle gözlerimi yeniden ondan kaçıracaktım ki bunu istemediğini açıkça belli ederek parmaklarının yüzümdeki baskısını hafifçe arttırdı.

"Benim hislerimin bir tek sana sınırı yok. Bir tek sana ölçüm yok. Bunu biliyorsun." Düşen ses tonuyla, başını yana doğru eğerek anlamamı ister gibi gözlerime baktığında; gözlerimi kapatıp açtım.

"Duygularım yalnızca sana körelmedi benim. Bu hiç kimsenin değiştiremeyeceği tek gerçek işte."

Hafifçe burnumu çekerek bozmadığım sessizliğimle başımı salladım. Kısa süren sessizliğin ardından dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Art arda kapatıp açtığım bakışlarımla onun ruh halinin değişimini izlerken, başımı ne oldu der gibi bir tavırla iki yana sallamam üzerine bu defa sırıtışını gizlemek ister gibi dudaklarını büktü ve omzunu silkti çok mühim bir şey değilmişçesine.

"Madem kızımızdan bu kadar ayrı kalmak istemiyorsun, tek çaremiz var o halde."

Onun yüzünün aksine büründüğüm ciddiyet ve merakla bir kez daha burnumu çekerek dikleştim durduğum yerde. "Ne ki?"

Merak dolu tınımla tek kaşını yukarı doğru kaldırdı ve sır veriyormuş gibi yüzünü bana doğru eğdi biraz daha. "Elimizi çabuk tutmak sevgilim."

Aramızda birkaç saniye sessizlik oldu ilk önce. Anlamamı bekler gibi yüzüme bakmaya devam ederken, imasını henüz yeni idrak eden zihnim ani bir hızla içinde bulunduğum duygusallıktan sıyrılmama neden oldu.

Aceleyle ellerini yüzümden çekerek kaşlarımı çattığımda, eğlenir ifadesiyle sesli şekilde güldü. "Bırak! İyice utanmaz oldun sen. Çekil şuradan, ben ne diyorum senin aklın fikrin nerede?"

ZAMANSIZ SEVGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin